09/09/1926 doğumlu olan Yusuf Karadavi 09/09/2017 tarihinde bir yaşına daha girerek 91'ini devirdi. Allah uzun ömürler versin. Belki de günümüzde fıkıh sahası ile davet sahasını birleştirme becerisini gösteren ender alimlerimizden birisidir. 20 ve 21'inci yüzyılın medarı iftiharı isimler arasındadır. Bir diğeri 21'inci yüzyılın eşiğinde vefat eden Ebu' Hasan en Nedevi idi. Karadavi'nin büyüklüğü iki husustan ileri geliyor. Bunlardan birisi, velut bir yazar olması; her sahada onlarca eser kaleme alması ve yazılarıyla ve görüşleriyle İslami uyanışa önderlik etmesi (irşat etmesi) ve istikamet vermesidir. İkinci özelliği ise dengeli bir şahsiyet ve fikir adamı olmasıdır. İfrat ve tefrit arasında orta bir çizgiyi tutturması, takip etmesidir. Bu açıdan da ifrat ve tefrit ehli arasında sevmeyenleri, çekemeyenleri boldur. Meyveli ağaç taşlanır. Çekemeyenleri sürekli olarak kendilerine göre onu aşırı olarak göstermek isteyenlerdir. Halbuki fıkhi ve fikri sahada, konularda onu esnek hatta tefrit ehli addedenler, sayanlar eksik değildir. Hoca azimetler kadar ruhsatların da işletilmesine taraftardır. Elbette hiç kimse hatadan münezzeh ve pak değildir. Bununla birlikte onu çekemeyenler habbeyi kubbe yapmayı severler ve bunlar genellikle yerel istişrak çizgisinin şakirtleri ve uzantılarıdır. Bunlardan birisi olan Şam asıllı yerli oryantalist Bessam Tıbi bir değerlendirmesinde Karadavi'nin Humeyni'den daha tehlikeli olduğunu söylemiştir. Bu cümle başlı başına tahlili hak eden bir cümledir. Neden? Humeyni'nin siyasi eylemlerinin tesiri ve etkisi Şii havzaları aşsa ve zor bela Sünni dünyanın kıyılarına vursa hatta merkezine kadar ulaşsa, uzansa da sonuçta tamamen dar bir mezhebi havzanın duvarlarının dışına çıkamıyordu. Karadavi ise İslam dünyasının enine boyuna; geneline hitap ediyordu. Bessam Tıbi bu bilinçle konuşmuştur. Gerçekten de Mübarek'in devrilmesinden sonra Karadavi ülkesine dönerek Tahrir Meydanında halkıyla kucaklamış ve Arap Baharının en azından İslamcılar açısından manevi rehberi haline gelmişti. Bessam Tıbi'nin bahsettiği tehlike -varsa- bu olmalıdır.
*
Bessam Tıbi yine de kendi zaviyesinden görüşlerinde haklı olmalıdır. Zira Arap Baharına karşı; Karadavi çizgisine karşı Humeyni çizgisiyle buluştu, bütünleşti. Tıbi kendi ifadesiyle daha tehlikelisine karşı Humeyni'nin ehven çizgisinde ve safında yer almıştır. Bessam Tıbi'nin yerel kopyalarından veya müsveddelerinden biri olan Birgün gazetesi de nereden kazanmışsa Karadavi takıntısı, hassasiyeti iktisap etmiş. Onu IŞİD ile birlikte anmaktan geri durmuyor! 'TÜGVA Karadavi'yi okutacak' başlıklı haberinde (07.09.2017 08:51 EĞİTİM) şu hüküm cümleleri yer alıyor: "TÜGVA'nın "Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu meseleleri araştıran, üzerinde düşünen ve çözüm üreten, ürettiği çözümleri yazıp anlatabilen fikir adamı yetiştirmek" iddiasıyla açtığı "Fikir Akademisi"nde terör örgütü IŞİD'in eylemlerine destek verdiği gerekçesiyle ABD ve Avrupa ülkelerinin yanı sıra çok sayıda Arap ülkesinin de "terör listesi"ne aldığı Yusuf Karadavi'nin ve Nur Cemaati'nin kurucusu Said Nursi'nin kitapları okutulacak."
Ona bakarsanız soykırıma veya katliama maruz kalan Arakan Müslümanları da teröristler olarak yaftalanıyor ve suçlanıyorlar. Baktığınız yere göre hüküm değişiyor. Karadavi tekfir ve tekfirciliğe karşı siper olmuş mutedil şahsiyetlerden birisidir. IŞİD daha doğmadan önce bu yönde uyarıcı kitaplar kaleme almış bir fikir adamıdır. Zahiretü'l Guluvvi fi't Tekfir/ Tekfirde aşırılık gibi kitaplar bu gayretinin ve ılımlı kişiliğinin mahsulüdür.
*
Evet Birgün gazetesinin de belirttiği gibi bazı ülkeler Karadavi'nin kitaplarını yasaklıyorlar. Daha Fransa 1980'li yıllarda 'İslam'da Haram ve Helal' kitabını yasaklamıştır. Bu yasak modanın ve aydınlanmanın başkenti Paris'in değil, Karadavi'nin lehine bir durumdur. Yasaklayan Paris yasaklanan Karadavi'dir. Ona bakarsınız Sarkozy Batılı mahfillerde bile ılımlı olarak anılan Hasan el Benna'nın torunu Tarık Ramazan'ı bile ülkesinde istenmeyen adam ilan etmiştir. Demek ki Birgün gibi gazeteler Batı'dan gelen bu yönde haksız kararlara da şapka çıkartıyorlar. Karadavi'nin dışlanması Can Dündar gibilerinin ise himaye görmesi besbelli hoşlarına gitmektedir. Birgün Karadavi'nin Arap ülkelerinde de terör listesine alındığını ifade etmekte ama nedense bunların isimlerini kayda geçirmemektedir! Acaba birlikte anılmak istemiyor ve aynı karede görünmek istemiyor mu?
Karadavi'yi terörist gösteren ülkeler arasında tekmili birden Katar'a boykot uygulayan ülkeler de var. Bunlar Aydınlanma Başkenti Paris ile birlikte Karadavi'nin kitaplarını da yasaklıyorlar (https://arabic.sputniknews.com/arab_world/201706121024543961/). Onun ötesinde Sisi rejimi Bediüzzaman Said Nursi'nin kitaplarına yönelik muamelesini Karadavi'nin kitaplarına da göstermiş ve bu isimlerin kitaplarını ortalıkta ve meydanlarda ateşe vermiş veya verdirmiştir. En azından böyle bir furyaya yol açmıştır. Vaktiyle, Engizisyon Mahkemelerinin yaptığı gibi.
Karadavi'nin birçok ülkeye girişi yasak. Muhammed Ureyfi gibi Suudi Arabistan rejimine sadık davetçilere karşı da benzeri uygulamalar yapılıyor. Sisi rejimi kin ve intikam dürtülerine Interpol'u da ayartmak, alet etmek istemiş ve Ahmet Mansur ve Karadavi gibi 'hasımlarını' arananlar listesinde göstermiş ve hakkında yakalama emri çıkartmıştır. Daha sonra bu yanlıştan dönülmüştür. Karadavi'nin doğum gününde Interpol, Karadavi için 'yakalama emrini' gereksizliğine binaen askıya almış, gündeminden düşürmüştür. Gerçekte Interpol darbeci Sisi ile uğraşmalıydı. Heyhat! Şaron'la Esat'la uğraşmadıkları gibi Sisi ile de uğraşmayacaklardır. Tarihi kazananlar yazdığı gibi adaleti de güçlüler tayin ediyor! Ama bu hükümler vicdanlara işlemez.
Birgün gibi gazeteler taktıkları ideolojik maskeyi çıkartabilirlerse belki bir gün gerçeklere agah olabilirler. Bunun için de niyet ve gayret gerekir.
Düşmanları bol olsa da hatasıyla sevabıyla Karadavi, 21'inci yüzyılın aşılmaz değerlerinden biridir ve öyle kalacaktır. Düşmanları istemese de.