Joe Biden 46'ncı başkan olarak yemin edip görevine başladı. ABD yemin töreniyle sancılı dönemi aştı mı yoksa henüz sancılı dönemin başında mı? Keskin sirke küpüne zarar misali haşin güç olarak kaldıkça ABD hem dünyaya zarar verecek hem de kendi ipini kendi çekecek. Ahmet Varol beyin dediği gibi çökertirken çöken bir imparatorluğa tanık oluyoruz. 1945 yılından beri yükselen ABD, 1945 ile 1990 arasında gelişerek serpildi ve uçsuz bucaksız bir genişliğe ulaştı. Gerçekten de üzerinde güneş batmayan İngiliz imparatorluğunun yerini aldı. Lakin bu süreç 1990 yılına kadar sürdü. 1990 yılında baba Bush'un iktidarıyla birlikte tek kutuplu güç haline geldi. SSCB çöktü, ABD tavan yaptı. Ardından girdiği savaşlarla keskin bir düşüş trendine yuvarlandı. Türbülansa girdi. Artık devletlerle değil medeniyetlerle uğraşmaya başlamıştı. Petrol yağması iştahı ve Yahudilerin kışkırtması üzerine 1990 yılından itibaren İslam ülkelerinin üzerine çullandı ve işgale yeltendi. 1990-1991 yılında kalleşçe bir şekilde Irak'a ağır bir darbe indirdi. 2003 yılında yarım kalmış misyonunu işgalle taçlandırdı. 11 Eylül ile birlikte esasında Arap dünyasını ve bazı İslam ülkelerini İsrail ile birlikte BOP çatısı altında toplamak istedi. Afganistan ve Irak'ta direniş odak ve üslerinden aldığı darbelerle bu planını daha öteye götüremedi. Tıkandı. 2008 itibarıyla ekonomik bir buhrana yuvarlandı.
Kanadalı yazar Wade Davis, Rolling Stone dergisinde kaleme aldığı 'The Unravelling of America' başlıklı makalesinde ABD'nin Trump döneminde değil 1990 yılından itibaren dağılma, çöküş aşamasına girdiğini ve 30 yıldır çöküş halini yaşadığını belirtiyor (https://www.rollingstone.com/ politics/political-commentary/covid-19-end-of-american-era-wade-davis-1038206/) Çözülen ABD başlıklı makalesinde Şeyh Ahmet Yasin'in İsrail ile ilgili öngördüğü son gibi bir son öngörüyor. Amerikan İmparatorluğunun çöküşe geçtiğini somutlaştıran olay ise korona virüsüyle mücadeledeki başarısızlığı olmuştur. Korona virüsü Amerikan imparatorluğunun çıplak olduğunu ortaya koymuştur. Koronavirüsü adeta Süleyman'ın asasını kemiren ağaç kurdu gibi oldu ve ABD'nin zaaf noktalarını ortaya serdi. Böylece Amerikan imparatorluğunun sonu göründü.
Hiçbir imparatorluk ilelebet yaşamak, ebediyen var olmak için doğmamıştır. İbni Halduncu teze göre her canlı organizma gibi ölmek için doğar. Davis'e göre 15'inci yüzyıl katıksız Portekiz yüzyılı idi. 16'ıncıyüzyıl ise İspanyol yüzyılı olmuştur. Ardından 17'nci yüzyıl Alman yüzyılı olarak tarihe geçmiştir. 18'inci yüzyıl ise Fransa yüzyıldır. 19'uncu yüzyıl İngiltere yüzyılı olmuş ve 1935 yılına kadar devam etmiştir. İngiliz yüzyılını Amerika Birleşik Devletleri devralmış ve günümüze kadar sürmüştür. Davis'e göre Trump Amerikan krizinin nedeni değil sonucudur. İsrail ile birlikte kendini demokrasi vahası gören ABD, demokrasisini güç ve yalanlarla tüketmiştir. (https://www.commondreams.org/ views/2021/01/18/force-and-fraud-end-us-democracy-doctrine) İsrail ise ayrımcı bir rejimi demokrasi adı altında yutturmakta, dünyaya pazarlamaktadır. Netanyahu ile birlikte Yahudiler nezdinde de İsrail'in demokratlığı şüpheli hale gelmiştir. Amerikan sisteminin en zayıf noktalarından birisi sağlık sistemidir. Obama geniş kesimler adına iyileştirmek istemiş lakin başarılı olamamıştır. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ABD dünya nüfusunun yüzde 6'sına mukabil üretiminin yarısını temin ediyordu. O tarihten beri mütemadiyen ülkenin ekonomik dengeleri bozulmuştur. Nüfusunun yüzde 1'i, 30 trilyon dolarlık serveti kontrol etmektedir. Geri kalanı ise borç batağında yüzmektedir. ABD'nin kamusal borçları kadar zenginlerin serveti var. Amerikan kapitalizminin altın günlerinde herkes refahtan payını alabiliyordu. Evi arabası ve işi bulunuyordu. Şimdi ise ortalama bir Amerikalı bu imkanlardan mahrum ve refahın yerinde yeller esiyor.
Davis'e göre işin ürkütücü yanı, sıradan ve ortalama bir Amerikalı ülkesinde ve dünyada neler olup bittiğini, döndüğünü bilmiyor, farkında bile değil. Çin emin adımlarla ABD'yi yakalamak üzere ve dünya üretiminin yüzde 17'sini sağlıyor. ABD saçma sapan savaşlarla meşgul olurken Çin onun boşluğunda üretimde ön sıralara yerleşmiştir. Bush ve Bush'lar döneminde İslam dünyasına açtığı saldırılar üzerinden Rusya ve Çin'in gelecekteki tahtını sallayayım derken hazırını tüketti. Çin bu sayede neredeyse arayı kapatmış ve askeri olarak da hatırı sayılır bir güç haline gelmiştir. 1990'lı yıllarda ABD'ye kafa tutmaktan kaçınırken şimdi askeri düelloya da hazır olduğu mesajını vermektedir. Zayıf zamanında Uygurlara destek vermeyen. sahip çıkmayan hatta 11 Eylül ile birlikte Çin'in işini kolaylaştıran ABD şimdi Çin karşısında adeta onları yem olarak kullanmak niyetinde. Keşke samimi olsaydı belki de beraberce yol kat edebilirdik. ABD korona belasında bile Çin'e muhtaç hale gelmiştir. Oradan gelecek tedarik ve araç gereçlere bel bağlamıştır.
Davis'in kendisini bu çıkarımlarından, vardığı sonuçlardan dolayı eleştirenlere bir çift sözü var: Bana değil aynaya baksınlar! ABD önce kendini, ardından da dünyayı alternatifi olan Çin'den kurtarsın. Keskin sirke küpüne zarar misali ne olursa olsun Amerikan kapitalizmi yaşamayı hak etmiyor ve bu nedenle önünde sayılı günleri var.
Çin veya Rusya'ya gelince; Rusya eskimiş ve pörsümüş bir güç. Çin'in üstesinden gelebilmek için ise dünyanın ABD'den fazlasına ihtiyacı var.
Mustafa Özcan