Arama

Mustafa Özcan
Ekim 30, 2023
Yıkılmakta olan üçüncü mabet

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail'e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü mabet ismini veriyorlar. Oysaki üçüncü mabet henüz ete kemiğe bürünmüş değil. Belki daha teşekkül devresinde bulunmaktadır. Belki o aşamadan da geridedir. Kısaca kurulmadan yıkılan bir mabetten söz ediyoruz. Üçüncü mabedin kurulması için Mescid-i Aksa'nın enkazını kaldırmak gerekiyor. Bu manevi anlamda İslam dünyasının düzenini yıkmakla eşdeğerdir. Yahudiler de 1967 yılından itibaren bunun için çabalıyorlar. Bununla birlikte daha üçüncü mabet kurulmadan onun yerini temsil eden İsrail yıkılma emareleri göstermeye başlamıştır. İçten ve dıştan çatırdıyor. Bunu nübüat/kehanetlere bağlayanlar da var. İstikra veya tüme varım yöntemi üzerinden İsrail halkının daha önce kurduğu devletleri nazara vererek bir mukayese imkanı yakalamak istiyorlar. Hazreti Davut ile Süleyman Devleti ile Haşmonayim Hanedanlığı da kuruluşundan 80 yıl sonra yıkılmış ve yerle bir olmuştur. İsrail bu yolda üçüncü basamaktır ya da deneyimdir. Hazreti Davut ile Süleyman Aleyhisselam'ın kurduğu devlet kendilerinden sonra çocukları döneminde ikiye ayrılmış ve çok geçmeden de yerle yeksan olmuştur.

Tevrat'ta, Hz. Süleyman'ın vefatından sonra yerine oğlu Rehaoboam'ın geçtiği ve ülkeyi 17 yıl yönettiği beyan edilmektedir. Yahuda ve Bünyamin soyundan gelenler Hz. Süleyman'ın yolundan gitmiş; diğerleri de Efrayim sülalesinden gelen birisini kendilerine kral seçerek ikinci bir devlet kurmuştur. Böylece bu devletlerden birine Yahuda, diğerine de İsrail denilmiştir. Yahuda'nın başkenti Kudüs; İsrail'in de önce Nablus, daha sonra da Sabastiye (Samiriye) olmuştur.

Haşmonayim Hanedanı MÖ 140-MÖ 37 yılları arasında yaşayan bağımsız bir Yahudi devletidir. Kısaca Yahudiler tarih aynasına bakarak geleceklerini tayin etmeye ve keşfetmeye çalışmaktadır. Ama iç açıcı bir tablo ile karşılaştıkları söylenemez.

İzzettin Kassam Tugayları sözcüleri de Yahudilerin de referans verdikleri gelecekle ilgili kehanetlere temas etmektedir. Bu cümleden olmak üzere İsrail efsanesinin tükenmekte olduğuna parmak basıyorlar. Sözgelimi sözcülerden Ebu Ubeyde İsrail'in yenilmezlik efsanesinin sona erdiğini yine Merkava tanklarının ve Mossad istihbarat teşkilatının ve haber alma efsanelerinin çöktüğüne parmak basmıştır. Genişleyen yama alanı nedeniyle İsrail kendi söküğünü dikmekten aciz kalmıştır. İsrail'i saran harikuladelikler sıradanlaşmıştır.

Sekizinci 10 yıl laneti

İsrail eski güvenlik bakanlarından ve başbakanlardan Ehud Olmert İsrail'in geleceğiyle alakalı olarak 2022 yılında bir uyarı makalesi kaleme almıştır. Yediot Aharonot gazetesinde yayınlanan ilgili makalesinde belki de İsrail'in 80'inci kuruluş yıldönümünü göremeyeceğini ifade etmiştir. Geçmişte kurulan Yahudi devletlerinin ömrünün iki istisna dışında 80 yılı varamadığını ya da geçmediğini hatırlatmıştır. Bu iki istisnai dönemden birisinin Hazreti Davut ve Süleyman devleti ile diğerinin de Haşmonayim Hanedanlığı olduğunu kaydetmiştir. Bununla birlikte bu iki devletin de 80'li yıllarından itibaren çöküşe geçtiğini ifade etmiştir. Ehud Barak İsrail'in bu yönde üçüncü tecrübeyi yaşamakta olduğunu ve son on yıl içinde ya da sekizinci on yıl içinde olduklarını hatırlatmıştır. Sekizinci on yılda başlarına bir felaket gelmesinden ve israil'in tarihe karışmasından korktuğunu da ifade etmiştir. 80 yıl sendromunun sadece kendilerine has bir durum olmadığını SSCB'nin 80 yıl içinde çöktüğünü de hatırlatmıştır.

İbni Haldun'un devletlerle ilgili devrelerden bahsetmesi gibi Ehud Barak da aynı şekilde İtalyan devletinin faşizmle 80 yıl sonra tanıştığını da kaydetmiştir. Almanya da devlet olarak 80 yaşında Nazizme dönüşmüştür.

İsrail'in geleceğiyle ve mevkiiyle alakalı olarak da şunları söylemektedir: " İsrail çok zor bir coğrafyada var olma savaşı vermektedir. Burada zayıflara merhamet yoktur. Hiçbir tehdit küçük görülemez." Sonuçta bu paranoyakça bir yaklaşımdır ve İsrail'i bitiren de bu yaklaşımdır.

İsrail Devleti bugün geçmişte yaşayan ve yıkılan Yahudi devletlerinin arazlarını göstermektedir. Söz gelimi Haşmonayim Hanedanı yıkılmadan evvel iç çekişme ve kutuplaşma nöbetine yakalanmıştır. Onların bazı kanatları Suriye'de Roma'ya bağlı Pompeyus'a ziyarete gidiyorlardı. Siyaseten onlara tabi oluyorlardı. Bu yüzden atalarının bağımsız yolunu terk ettiler. Haşmonayim Hanedanlığının parçalanmasını talep ettiler. Bu kanat İkinci Mabedin yıkılışına kadar Roma'ya tabi oldu ve bağımsızlığını kaybetti. Şimdi de İsrail çağın azgın Ad kavmi ve Roma'sı olan ABD'ye tabi olmuyor mu?

Kıssadan hisse: Tarih ışığında ve günümüzde benzer ya da aynı hadiselerin yaşandığına parmak basan kesimler var. Bunlardan birisi Haaretz yazarlarından Ari Shavit'tir. Üçüncü Tapınak adlı kitabında İsrail'de Yahudilerin birbirlerinin düşmanı haline geldiklerine parmak basmaktadır. Bu hüküm Kur'an hükmüyle tıpatıp aynıdır: Be'suhum beynehum şedit yani aralarındaki çekişme yamandır. Ari Shavit en büyük tehdidin kimlik erimesi ve kaynaşma yerine yabancılaşma olduğunu ifade etmektedir. Güvenlik sorunlarının üstesinden gelinmesi mümkündür ama kimlik aşınması öldürücüdür ve tedavisi yoktur. Shavit'e göre, İsrail bir iç çözülme halinden geçmektedir. Bundan sonra şu uyarı da bulunmaktadır: İsrail'in başka bir şansı daha olmayacaktır. Bu son şansıdır. Dördüncü mabet kurulmayacaktır. İsrail Devleti Yahudilerin son şansıdır. Shavit'e göre İsrail beşer eliyle gerçekleştirilmiş bir mucizedir lakin son sıralarda yanlış giden bir şey vardır. Pusulasını şaşırmıştır. İsrail için yanlış giden bir şey görmeyenler Bernard Lewis gibi İslam dünyasında yanlış giden pek çok şey görebilmektedirler (1). Elin yanlışını aramak ve bulmak kolaydır. Kendi yanlışını bulmak da kolaydır ama düzeltmek bedel ister. Aliya İzzetbegoviç'in dediği gibi önemli olan öz eleştiri kültürüne sahip olabilmektir. Eğer yanlışlar geri dönülmeyecek kadar ufku kaplamışsa, sarmışsa öz eleştiri kültürü ikame etmek imkansız hale gelir. İkame edilse bile dönülmez akşamların ufkunda bir yararı olmayacaktır.

Ari Sphavit'e göre İsrail son nefesini vermektedir. Haaretz gazetesi diğer yazarı Rogel Alfar da yanlışlarıyla İsrail'in kendi ölüm tutanağına imza attığını yazmıştır (2).

1-Ne Yanlış Gitti? Ortadoğu'da İslam ile Modernitenin çatışması. Bernard Lewis tarafından 2002 yılında yayınlanan kitap !
2- https://assabeel.net/news/2023/10/29/ Ma lanetu el akd es samin

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN