Suriye ile bölge üzerine yeni çekişme
Baba-oğul Esat'ların tarihçisi olarak bilinen İngiliz gazeteci Patrick Seale 'Suriye Üzerine Mücadele: 1945-1958' kitabıyla meşhur olmuştur. Ardından Esat hanedanlığı tarihçisi olmuştur. Onların tarihçesini kaleme almıştır. Onlar üzerine yoğunlaşmış içeriden Esat'ların hikayesini yazmıştır. Baas içinde ve kendi içlerindeki mücadeleyi yansıtmıştır. Asad of Syria, Asad: The Struggle for the Middle East gibi kitaplar Suriye konusunda başvuru kitapları olmuştur. Kitaplarında baba ve oğul Esat yanlısı bir bakış açısını yansıtmış, esas almıştır. Hayatta iken Suudi basınının gedikli yazarlarından birisi olmuştur. El Mecelle'nin dışında el Hayat gazetesinde de uzun yıllar makaleler yazmıştır. 2011 yılından sonra gelişen Suriye olaylarını ele alırken veya kaleme alırken satır aralarında Beşşar Esat'ı desteklemiştir. Oysa şimdi ülkesi, vatandaşı olan Esma Harras'ı bile buyur etmekten kaçınmaktadır.
Esat'lar sonrasında da Suriye üzerinde ve bölge üzerinde yenilenen bir çekişme ve mücadeleye tanık oluyoruz. Bu mücadelenin ana ekseni ve karşıt tarafları görüldüğü kadarıyla Türkiye ile İsrail odaklıdır. İran'ın aradan çekilmesiyle veya bertaraf edilmesiyle birlikte geride iki Orta Doğu vizyonu kalmıştır. Birincisi Türkiye eksenli, ikincisi de İsrail eksenli bölge vizyonu. Araplar ve Batı burada ikincil bir role sahiptir veya yardımcı pozisyondadır. Bu iki yeni Suriye ve Orta Doğu vizyonu arasında kıyasıya bir çekişme var. Türk istihbaratı Şam'ın fethinden önce Milli Suriye Ordusu bileşenleri ile HTŞ arasında yumuşama iklimi sağlamıştı. Bu da Şam'ın alınmasını kolaylaştırmıştır. 13 yıl süren fraksiyon didişmesi Esat rejimi karşısındaki başarısızlığın temel nedenlerinden birisi olmuştur. Ona vakit kazandırmıştır. Muhaliflerin dağınıklığı enerjilerini tüketmiştir. Bu dağınıklık giderilince fethin önü açılmıştır.
Netanyahu'nun yeni Ortadoğu vizyonu ise -özellikle Suriye'nin Esat ailesinden alınmasından sonra- Türkiye'yi geriletmek ve Suriye'nin kantonlara bölünmesi biçiminde ortaya çıkıyor. Şimdi Şam hattı boyunca İsrail ile Türkiye arasında gizli ve açık bir çekişme vardır. Mısırlı yazar Cemal Sultan sosyal medya hesabından Türkiye'nin yeni Suriye için yürüttüğü mücadeleyi şöyle aktarıyor: Türkiye şu anda Suriye'de beşgen bir komployla karşı karşıya. Son derece hızlı, doğru, hassas ve tehlikeli bir istihbarat savaşı yürütüyor: Amerikalı, Avrupalı, İsrail, İran ve BAE'den oluşan beşlinin çabalarını boşa çıkarmaya çalışıyor. Bir taraftan da Suriye'yi bölme ve güneyde ve kuzeydoğuda mini devletler aracılığıyla İsrail'in derinliği oluşturma planları yapılıyor.
Bernard Lewis veya Ralph Peters gibi bölme planlayıcılarının planlarını raftan indiriyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi Suriye'yi devletçiklere ve kantonlara bölmek istiyorlar. Esat'ın kaldığı yerden devam ediyor ve 'ya benimsin ya da topraksın' siyaseti izliyorlar. Suriye üzerinden Türkiye'nin İsrail ile komşu olması yerine İsrail'in uzun vadeli çıkarlarına hizmet edecek Suriye'yi bölme planına devreye sokmak istiyorlar. Nitekim Netanyahu şunları söylemiştir: "Sınırımız dışında Suriye'de olan herkese elimizi uzatıyoruz. Dürzilere, Kürtlere ve Hıristiyanlara!" Bu ifadeler Şam'ı ziyaret eden Fransız Bakan Jean-Noël Barrot'un konuşmasının akislerinden ve bir kopyasından ibaret görünüyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar da meramlarını şöyle anlatmıştır: "İsrail'in çıkarları, Suriye'nin geleceğine federal bir çatı ve yapı olarak bakmaktan geçiyor. Şuan bile hem Dürzi bölgesi (Suveyda) hem de Kürt bölgesi bir nevi özerklik ile taçlanmış görünüyor..." İsrail Dışişleri Bakanı Saar'ın, Rojava Özerk Yönetim Dış İlişkiler Komitesi Eşbaşkanı İlham Ahmed'le telefonda görüştüğü de kayda geçti. Görüşmede Saar'ın "Kürtlerin endişelerini her platformda gündeme getiriyoruz" dediği belirtildi. İsrailli askeri uzman Rami Simni "ynetnews" adlı yayın organında yazdığı makalede şöyle demektedir: "Suriye'nin bölünmesi bölgede İsrail'in nüfuzunu ve etkisini genişletir ve özellikle Türkiye ile İran'dan gelecek tehlikeleri bertaraf eder…" Ona göre Suriye suni bir ülkedir ve San Romeo anlaşmasından beri böyledir. Elbette bu vasfın daha ziyade İsrail'e intibak ettiğini unutuyorlar. Kuruluş yıllarında ırk ve mezhebi özelliklere göre Suriye'nin beş parçaya bölünmesi tasarlanmıştır. Buna rağmen bilahare Suriye merkezi bir yönetim altında birleşmiştir. Şimdi bu çevreler ilk yanlışın düzeltilmesi vakti geldiğine inanıyorlar. Suriye'nin parçalanması beş stratejik hedefe dayandırılıyor. Bunlardan birisi de Türkiye'yi zayıflatmak ve yalnızlığa mahkum etmektir.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.