Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Eylül 12, 2020
Çocuk-erkil aileler ve çocukları

Kayhan 10 yaşındaydı ve felâketti. Önce kendisini dışarıya davet ettim. Ailesiyle görüştükten sonra görüşeceğimi bildirdim. Mümkün değil çıkmadı. Söz de dinlemiyordu. Aile de durumunu kabullendi.

Şöyle bir aile düşünün: Erkek de kadın da daha önce evlilik yapmış, ama yürütemediklerinden eşlerinden ayrılmışlardı. Yıllar sonra kader onları bir araya getirmiş ve evlenmişlerdi. İşte bu evlilikten Kayhan olmuştu. Üstelik tek çocuk olarak.

Ailenin yakındığı hususlara gelince. Neler yoktu ki? Bazılarını sayalım:

*Agresifti, hırçındı. Hatta anneye vuruyordu.

*Çabuk öfkeleniyordu, sinirliydi.

*Okula ilgisizdi. Ders çalışmak istemiyor, vaktini bilgisayarda oyunlarla geçirmeyi tercih ediyordu. Ders başarısı berbattı.

*Arkadaşlık kuramıyordu. Sınıftakilerle geçimsizdi.

*Uyku süzeni berbattı. Gece ile gündüz karışmıştı. Geç vakte kadar bilgisayar ve televizyon karşısındaydı.

*Fazla yiyordu. Aşırı iştahlıydı. Pizza, hamburger, çerez, cips, patates kızartması, kola gibi gıdalara yönelmişti. Sağlıklı yiyecek ve içeceklere ilgi duymuyordu. Bu yüzden oldukça kiloluydu.

*Hep amaçsız geziniyordu. Mutlu gibi görünürken aniden mutsuzlaşabiliyordu.

*Her yapmak istediğini yapsın, istediği şeyler alınsın istiyordu. Eğer dedikleri yapılmazsa ortalığı ayağa kaldırıyor, şiddetli ağlama nöbetlerine giriyordu. Anne-babası çaresiz kabul etmek zorunda kalıyorlardı. Ailesine, "Bırakın ağlasın, alıştırmayın onu. Hayır demesini bilin" dediğimde anne-baba başlarını öne eğmişler ve şunları söylemişlerdi:

"O zaman daha felâket oluyor, ortalığı ya kırıp geçiriyor ve eşya kırıyor veya başını duvara şiddetli bir şekilde vuruyor. Mecbur oluyoruz yapmaya."

Tabi Kayhan anne-babasına boyun eğdirmenin zaferini kutluyor, gözleri hazdan parlıyordu. Alınan oyuncak veya başka eşyaya gelince birkaç gün sonra onun da hevesini alıyor ve bir köşeye atıyordu genellikle…

Kısacası Kayhan ailesini çocuk-erkil bir aile durumuna getirmişti. Anne-babasının geç yaşlarında dünyaya gelmiş, tek çocuk olarak büyümüştü. Anne-baba ona oldukça hoşgörülü ve el bebek gül bebek bakmışlardı. Her istediği olmuş, hayır denmemişti. Hayır dendiğinde ise saydığımız yollarla istediğini elde etmişti.

ÇOCUK-ERKİL AİLENİN ÖZELLİKLERİ

Daha önceleri toplumlarda ataerkil dediğimiz babanın veya büyük babanın hâkim olduğu aile tipi yaygındı. Son zamanlarda bu kadınların söz sahibi olduğu anaerkil aileye çevrildi. Şimdilerde ise çocukların etkili ve sözlerinin geçerli olduğu çocuk-erkil aileler giderek artmaktadır. Aynı Kayhan'ın ailesinde olduğu aile tipidir bu.

*Bu ailelerde çocuğun her istediği yapılır, zaman geçirme çocuğa ve onun isteğine göre ayarlanır. Tatiller yine öyledir.

*Bu aileler genelde çocuğun her dediğini yapar, ona herhangi bir sınır koymazlar. Yetki kontrolsüz bir şekilde çocuğa sunulur. Giderek çocuk doyumsuz hale gelir. Artık her konuda (seyahat, televizyon izleme, dışarı çıkma, yemek gibi) çocuğun istediği olur. Kısacası evin söz sahibi ve reisi çocuktur. Ailenin bütün işleyişi çocuğa göre düzenlenir.

*Çocuk büyüdükçe istedikleri de artar. Televizyondan, çevreden ne görürse en iyisini, en güzelini ister. İstekleri bir türlü bitmez. Sonu gelmez.

*«Bizim çektiğimiz sıkıntıları çekmesin» denir, her istediği yapılır. Gerektiğinden daha fazla lükse ve konfora boğulur.

BU ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ

*Sorumluluk duygusundan yoksun olarak yetişirler.

*Dış hayatta hayal kırıklıkları yaşarlar.

*Paylaşıma kapalı, bencil, sürekli ilgi bekleyen, uyumsuz, mızıkçı olurlar.

*Doyumsuzdurlar. Hiçbir şeyden tatmin olmazlar.

*Evliliklerini devam ettirmede zorlanırlar. Sürekli iş değiştirirler.

*Anne-babalarına hükmeder, az saygı gösterirler.

*Bencil ve şımarıktırlar, sürekli ilgi beklerler.

*Eleştiriye açık değildirler.

*Başkaldırıcı ve isyankâr olurlar. Toplumdışı davranışlar göstermeye yatkındırlar.

*Kurallara uymazlar. Okula ve arkadaşlarına uyumları zayıftır.

*Her arzularını elde etmek isterler. Elde ettiklerinde de kıymetini bilmez, çabuk bıkarlar. Doyumsuzdurlar.

*Zararlı alışkanlıklara kapılmaya meyilli olurlar.

Aşırı hoşgörülü tutum ile yetiştirilen çocuklar, bir süre sonra anne babasını denetim altına alır ve onları tehdit eder. Dedikleri olmayınca da tehditlerini uygular. Benmerkezcidirler. Eleştiriye açık olmadıkları için kendilerini geliştiremezler. Sosyal iletişimde gecikmeler yaşanabilir. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorluk çekebilir. Her istediğini elde ettikleri için belli bir süre sonra doyumsuzluk yaşamaya başlarlar.

AİLELER NİÇİN ÇOCUK-ERKİL AİLE HALİNE GELİR?

*Geleneksel ailelerden çekirdek aileye geçiş. Böyle olunca çocukların üzerine aşırı düşülebilmektedir.

*Çocuk sayısının azalması ile de daha bir çocukların dediği yapılır olmaktadır.

*Geç evlenme ve geç yaşlarda çocuk sahibi olma. Vakamızda da durum böyledir.

*Boşanma sonucu parçalanmış ailelerde üzerine aşırı düşülme (ebeveyn vefatında böyle değil).

*Tedavi sonucu olan çocuk sayısında artma. Aile uzun yıllar çocukları olmayınca tüp bebek veya başka bir yöntemle, zor elde ettikleri çocuklarının üzerine yine gereğinden fazla ihtimam gösterebilmektedir.

*Bir başka sebep de büyük çocukları olan ailenin yıllar sonra yeni bir bebekleri olmasıdır. Sonradan gelen bu evlat aşırı üzerine düşülerek büyütülebilmektedir.

*Ebeveynlerin "Biz görmedik, bari onlar yaşasın" yaklaşımının çocuklara zarar veriyor. Günümüzde çocuk-erkil aileler bu ve benzeri şekilde ortaya çıkıyor. Bu aileler ise "Çocukların isteklerine kolayca boyun eğerler, kural koymazlar ve fazlaca özgürlük tanırlar" diye tanımlanıyor.

*Çocuğun geçmişinde ciddi sağlık sorunu varsa.

*Tek ebeveynli aileler

*Çocuğun evlatlık olduğu veya çok geç olduğu aileler

*Çocuk büyütülürken aşırı hoşgörülü ise

*Yaşayarak öğrensin zihniyeti varsa

*Anne-baba bağımlı kişilik yapısına sahipse

ÇOCUK-ERKİL AİLEDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI?

*Ailede belli sınırlar ve kurallar olmalıdır. Bu kuralara anne-baba da uymalıdır. Ancak kurallar keyfi olmamalıdır.

*Çocuğa kaldırabileceği küçük sorumluluklar verilmeli, hallettiğinde memnuniyetimizi iletmeliyiz.

*Ailede eşler arasında karşılıklı saygı ve sevgi olmalıdır.

*Çocuklar arasında cinsiyet, yaş ve karakter ayırımı yapılmamalıdır.

*Sonradan olan çocuklara ayrıcalıklı davranmamalıdır.

*Hayır demesini bilmelidir. Çocuğumuza karşı kendimizi suçlu hissettiğimizde, acelemiz olduğunda veya çok baskı ile büyüttüğümüzü düşündüğümüzde her isteklerini kabul etmeye yatkın oluruz. Çocuğu bazen engelleme, anlık sevinç ve hazlardan (oyun isteği gibi) vazgeçebilmeyi, vazgeçmek gerektiğini ona öğretir. Bu da çocuğun psikolojik ve duygusal gelişiminde önemli bir deneyimdir.

*İstediği şey uygunsa yapalım, ama uygunsuz isteklerine karşı «hayır» diyelim.

*Bakışlarımızı gözlerine dikerek otoriter bir ses tonuyla bunun olmayacağını ona söyleyelim. Ve yaptığımızdan da suçluluk duymayalım.

*Çünkü böylelikle kişilik sahibi, sorumlu ve becerikli biri olması sağlanır.

*Bütün isteklerini kabul edersek, her istediğini yapabileceği bir dünyada yaşadığını zanneder. Hâlbuki gerçekler böyle değildir. Hayatta bazı sınırlar vardır.

*Sonra bilelim ki çocuğumuzu nesneler, oyuncaklar, eşyalar, yiyecek ve içecekler değil; onlara ayıracağımız zaman ve enerji mutlu edecektir.

*Anne- baba tutarlı olmalı. Çocuğun eğitiminde aralarında görüş birliği bulunmalıdır.

*Aile büyükleri çocuk eğitimine müdahale etmemelidir. Elbette büyük anne ve baba torunlarını severler, düşkün olurlar. Ancak anne-babanın verdiği disipline karışmaları doğru değildir.

SONUÇ OLARAK

Çocuk-erkil aile görüldüğü gibi çocuğun kişiliğini bozan, hayatta başarılı olmasını engelleyen bir yanlış eğitim biçimidir. Üstelik giderek yaygınlaşmaktadır. Aman dikkat…

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN