Madde—dirim mecrâından akan canlılar evriminin döküldüğü yer, beşer denizidir. Şu var ki evrim beşerde sonlanmaz. Tersine bununla yeni bir safha başlar. Beşer insanlaşır. Bu da insan ülküsü, 'hâlis insan' anlamını taşır; üstüninsanda[i] son aşamasına ulaşır: Arî[ii] ırk—— Germen kavmi—— Alman milleti. Ülküsel (Fr ideal) örnekler nasıl ve kim olmalı? 'Üstüninsan kavmi'ni temsil eden akıllı, becerikli, ince duygulu, sanatcı, yapıcı, kurucu, güvenilir, şerefli, itaatkâr; erkeği mükemmel savaşan; kadını sâdık, namuslu, müşfik; boylu poslu, uzun bacaklı, ak tenli, orantılı ve bakışımlı[iii] vucut ölçülerine sâhip, sarışın, yuvarlak renkli gözlü, uzunkafataslı; yüz ve bedence, gerek kadın gerekse erkek, Yunan tanrı heykellerini andırır göz kamaştırıcı güzel insan olmalıdırlar. Millî toplumculuk uyarınca, ırk—kavim özelliklerini nesiller boyu taşıyan kan, günümüz canlılar biliminin diline tercüme edersek, genetik, insanı gerek toplum gerekse birey olarak maddî, manevî, fikrî cihetlerden topyekûn belirleyen biricik etken biçimde temâyüz etmektedir. Kan, yânî genetik, kaderin yerini almıyormu? İster kader, ister bilimsel zorunluluk densin, sonuc aynı: Artık, rastlantıya, talihe, giderek, irâdeye yer yok. İnsanın kaderi kısmeti içine doğduğu ırkın dercettiği kör mekanik zorunlulukla belirlenir. "Bundan kopup kurtulmanın yolu yordamı yok. Irk belirlenimine ters düşen yollara yönelmek, kısaca, sapıklık olup bunun başında, üstün ırka mensûp kişinin, düşük olandan biriyle evlenmesi gelir: 'Irk aybı' (Alm Rassenschande). Almanın, öyleki herhangi aktenli kuzeylinin, zenciyle sevişmesi buna örnektir. Dahası: Almanın, Yahudiyle izdivâcı, aybın da ötesi, 'ırk ihâneti'dir (Alm Rassenverrat):[iv] Alman milleti ırk koruma kanununa (Alm Rassenschutzgesetz) tâbi kılınmalıdır. Mezkûr kanunun çiğnenmesinin cezaî müeyyidesiyse, eskiden olduğu üzre, asılarak idam, olmalı."
Millî toplumculuk iktidara geldikten sonra peş peşe ilân olunan ırk kanunları uyarınca, tam teşekküllü Alman vatandaşlığıçin gerisin geriye 1800e değin atalar arasında Yahudinin bulunmadığının tevsiki zorunlu kılınmıştır. Böylelerine saf Arî asıllı olduklarını gösteren 'atasoy cüzdanı' (Alm Ahnenpass)w verilmiştir.
"Kuzeyli saf ırk düşüncesine temellenmiş bu yeni zihniyet, bahsi geçen câmiaya mensûb olanlar veya en azından beden biçimi bakımından bunlara benzeyenlerle ilgili bulunanları kapsar. Tersine, Yahudiler ile yabancı ırktan olanlar, millî toplumcu zihin yapısı ile ülküsüne aykırı düşerler."[v]
- Bilimlerin şahı klasik mekanik, ölçme biçmeğe, verileriyse biçimsel dille, yânî matematik aracılığıyla ifâdeye teşne olduğundan, bu kabîl tutum olağanüstü itibâr görür olmuş, millî toplumcu ideolojinin ırköğretisi de modaya uygun tavır sergilemeğe özen göstermiştir. Bu cümleden olmak üzre, Arî ırkın Germen kavmine mensûp bireyin kafatas ölçüsü (Fr index cephalique) gövde — bacak orantısı v.b. hesaplanır. Beden özelliklerinin yanısıra manevî, fikrî, ahlâkî, maddî ile bedenî çerçeveye uymayanlar dışlanmış; kimisi ortadan kaldırılmıştır. İmdi ırkcılık ile soykırım, millî toplumcu ideolojinin öğreti uzuvlarıdır. İkisiyle de mezkûr ideolojinin dışında karşılaşılmaz. Tıpkı sermâye birikiminin, serbest rekâbetin, sömürgecilik (Fr colonialisme) ile imperyalismin, sermâyeci ideolojinin ayrılmaz parçaları olmaları gibi.
- Faşismin muhâfazakâr din ağırlıklı kültür milliyetciliğinden farklı olarak millî toplumculuk, kan simgesiyle özetlenebilecek, ırk esâslı kavimciliğe odaklanmıştır. Bu bildirdiklerimizin delilini bahis konusu ideolojinin baş mimarı ve uygulayıcısı Adolf Hitlerin görüşlerinde buluyoruz. Almanların Gotik harflı millî yazısını yasaklayarak Latini ikâme etmiş; dile sızmış, başta Fransızca olmak üzre, ecnebi sözlerden Almancayı arındırma çabalarını[vi] kınamıştır.
Almanların atası sayılan Tötonların (L Teutonl veya Germant) medeniyetce Yunanlılar ve Romalılarla yarışacak kıvamda olduklarını kanıtlamak amacıyla Heinrich Luitpold Himmler'in Almanyada kazı etkinliğini başlatmasını Hitler, müstehzî tebessüm ve "hayırlı uğurlu olsun; fazla bir şey bulabileceğini sanmıyorum" sözleriyle karşılamıştır. Medeniyet itibârıyla Yunan ile Romanın takdirkârı; İtalyanlara, ülkeleri ile kültürlerine hayrandı. İbranîler, ve daha düşük derecede olmak üzre, Islavlar ile Çingeneler dışında öbür kavimlere belirgin olumsuz duygular ile niyetler beslememiş, Almanyanın doğusunda kalan Islav coğrafyasının dışında sömürge edinmeği tasarlamamış, bu kanâatı savunanlarıysa onamamıştır.[vii] Derdi günü, öteki ırkların yahut kavimlerin Kuzeylilerle, demekki Germenlerle karışmaması! Uluğladığı bilcümle değerlerin, üstün vasıflı eserlerin üreticisi olarak kabul ettiği söz konusu kavmin kan terkibinin saflığını, her ne bahasına olursa olsun, muhâfaza etmek onu mesteden kahredici bir saplantıydı. O, bununla bir dirim efsânesi (Fr mythe biotique) yarattı. Bahsi geçen saplantının yanısıra, yaşamalanı (Alm Lebensraum) açmak üzre Almanyanın doğusunda Leh, Rus, Ukranyalı gibi, ırkca düşük addettiği Islav milletlerini yerlerinden sürmeği veya katletmeği kafasına koymuştu.[viii]
(Ş. Teoman Duralı'nın, Dergah Yayınları'nca yayınlanan 'Hayatın Anatomisi – Canlılar Bilimi Felsefesi – Evrim ve Ötesi' isimli kitabından alıntılanmıştır.)
Ş. Teoman Duralı
[i] —Dıkkat: Friedrich Nietzsche'nin übermenschi (üstüninsan) millî toplumculukta Herrenvolka (üstün millet yahut kavim) dönüşür.
[ii] İngiliz bilgini Thomas Young'ın 1813te adlandırdığı, Alman dilbilimcisi Franz Bopp'un ise teorisini geliştirdiği Hint-Avrupa çok geniş bir sahaya yayılmış ve uzak akraba —günümüzde 439 adet— diller öbeğinin Ondokuzuncu yüzyıl sonlarında beşerbilimdeki (Fr anthropologie) karşılığı Arî olmuştur. Adı geçen akraba dillerin bir özdilden neşet ettikleri; onu da konuşan belli bir budunun (Arî) bulunduğu varsayılmıştır. Arî Sanskritce ile Perscede soylu (arya) demek olup kadîm Hindin Rigvedası ile Ahamenit hânedânından I. Dara dönemine ait Pers metinlerinde zikrolunan bir addır.
[iii] 'Kant'tan sonra millî toplumculuğun, Yunan sanatından mülhem, ziyâdesiyle önem ile değer verdiği —hattâ tutku yahut takıntı hâline getirdiğini rahatlıkla öne sürebileceğimiz— ilke, 'bakışım'dır (Fr symetrie). Ona kalırsa, bakışım ve göz ile gönle ferahlık veren —altın sarısı saç, yeşil yahut mâvî göz, ak pak ten— rengiyle kuzeyin ırkı, insan güzelliğinin ana-örneğini teşkil edermiş. Bahsi geçen ideoloji insanın vucut ile yüz hatlarından tutunuz da şehircilik ile mimarlığa varana dek akla havsalaya gelebilecek her konuda 'bakışım'ı —ve 'âheng'i (Y-L harmonia)— aramıştır. Bunun bulunmadığı yahut, en azından, eksik bırakıldığı sanat eserleri 'soysuz' nitelenerek safdışı kılınmışlardır.
[iv] Götz Aly ve Wolf Gruner: "Die Verfolgung und Ermordung der europaischen Juden durch das nationalsozialistische Deutschland 1933—1945", 113. belge, 5 nisan 1934, 322. s.
[v] Otto Tumlirz: "Anthropologische Psychologie", 392. s.
[vi] Bkz: Ek 12.
[vii] Bkz: Henry Picker: "Hitlers TischgespracheimFührerhauptquartier", 56. s.; ayrıca bkz: Friedrich
von Schlegel: "Üeber deutsche undlateinische Lettern" (1813), 1. — 3. syflr.
[viii] Bkz: Ek 13.