25 Haziran 1839 târihinde İstanbul'da doğan küçük Mehmed, Trabzon'un Türedioğulları ailesinden hattat Ali Şükri Efendi'nin oğludur. Hüsn-i hattı İstanbul'da Laz Ömer Vasfi Efendi'den öğrenen Ali Şükri'nin babası Mehmed, büyük babası Ömer, onun babası Mehmed efendiler de Trabzon'un mahallî hattatları arasında yer almışlardır.
Genç hattatımız, İstanbul'da Hocapaşa Sıbyan Mektebi'ni bitirdikten sonra Bayezid Câmii'nde verilen Arabça ve Farsça derslerine devam etti. Bu sırada babasından sülüs ve nesih yazılarını meşk etdi ve "İlmi" mahlasını aldı. Onunla beraber gittiği Hac'dan dönüşünde Mısır'da iki yıl kalarak dinî ilimlerdeki bilgisini gelişdirdi. İstanbul'a gelince Sadrâzam Âlî Paşa'nın (1815 - 1871) oğulları Reşid ve Ali Fuad beylerin yazı hocası, ardından paşanın konakdaki kütübhânesinin hâfız-ı kütübü oldu ve Âlî Paşa'nın konağı, kendisi Girid'deyken 1867'de yandığında, kütübhânedeki en kıymetli yazma eserleri kurtarmayı başardı.
İlmi Efendi, Kādıasker Mustafa İzzet Efendi'den sülüs ve nesih yazılarını yeniden meşkederek döneminin önde gelen hattatları arasında yer aldı. Hicrî 1277 (1860)'da yazdığı bir sülüs karalamasının ketebesinde, hocası olarak sadece babasını zikretmesinden, Mustafa İzzet'e öğrenci oluşunun bu târihden sonra başladığı anlaşılmaktadır. 1874 yılından itibaren İkinci Meşrutiyet'e kadar Zabtiye Nezâreti, Emlâk Vergi Dairesi, Şehremâneti, Maliye Nezâreti gibi kuruluşların kalemlerinde kitâbet vazifesiyle hizmet etdikden sonra emekliye ayrılan Mehmed İlmi Efendi, Mahmudiye İbtidâiyesi ile Fâtih Vâlide Rüşdiyesi'nde de hat muallimliğinde bulunmuştur.
Mehmed İlmi Efendi İstanbul'un Kuruçeşme ve Aksaray gibi semtlerinde oturduktan sonra 1898'den îtibâren Üsküdar'ın Çiçekçi semtine yerleşti. Bu beldenin fikir, san'at ve edebiyat mahfili olan Çiçekçi Kahvehânesi'ndeki toplantılara ilerlemiş yaşına rağmen katıldığı bilinmektedir. 17 Ocak 1924'de vefat etdi. Son yıllarında meslekdaşlarının en yaşlısı olmasının yanısıra, tanınmış hattat ve tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer'in (1873 – 1946) babası oluşundan kinâye, şair Üsküdarlı Tal'at Bey (1858 – 1926) ölümüne, "İntikāl eyledi ukbâya ebü'l-hattâtîn" (Hattatların babası âhırete göçdü) mısraıyla mücevher târih düşürmüşdür. Kabri Karacaahmed mezarlığında, Tunusbağı caddesi üzerindedir. Mezar kitâbesi, kendisinden yirmi iki yıl sonra vefat eden oğlu İsmail Hakkı Altunbezer'inkiyle bir arada, celî ta'lîk hattı ile Necmeddin Okyay tarafından 1957'de yazılmıştır.
Mehmed İlmi Efendi, yazdığı onüç mushafın dışında, Şifâ-i Şerîf'i ve kendisine sipariş edilen bazı kitabları istinsah etmekle de tanınmıştır. Sülüs-nesih hattıyla kıt'alarına da rastlanmaktadır. Gençliğinde Bayezid'de dükkân açıp müzehhib ve mücellid olarak çalıştığı rivayeti varsa da, bu devrine âid eserleri zamânımıza kadar gelmemiştir. Mehmed İlmi Efendi sülüs ve celîsiyle de eserler vermekle beraber en çok nesih ve rıkā' hatları ile uğraşmış, bunda da ince kalemle yazmayı tercih etmiştir. İs mürekkebiyle yazılmış veya zer-endûd usûlüyle hazırlanmış olan celî sülüs eserleri nesih hattı derecesinde değildir.
Örnek olarak verdiğimiz, İlmi Efendi'nin bu altıncı mushafını –noksansız olarak– 27 Rebiülevvel 1283 (10 Ağustos 1866) günü tamamladığını, akıcı bir rıkā' hattıyla ferağ kaydında belirtiyor. Henüz 27 yaşında bulunduğu sırada altı mushafı bitirmek Cenâb-ı Sâni-i Hakîkî'nin bir lutfu değil midir?
İlmi Efendi'nin Sadrâzam Âli Paşa için yazdığı bu mushaf, devrin meşhur müzehhibi Hüsni Efendi'nin sıra işlerinden olarak, yazılışından iki yıl sonra (1868) zer-ender-zer üslûbunda bezenmiştir. Onun imzâsı da çiçek demetinin altında yer alıyor. Fakat mushafın en dikkat çekici tarafı, İlmi Efendi'nin sûrebaşı tezhiblerinin içindeki altın zemîne üstübeç mürekkebi ve "istifli" rıkā' hattıyla yazdığı sûre isimleridir ki, hayran olmamak elde değildir. Hocası Kādıasker Mustafa İzzet Efendi'nin de, -onun bu başarısını takdîr ettiği için- kendi mushaflarının sûrebaşlarını İlmi Efendi'ye yazdırdığını Necmeddin Okyay üstadımdan işitmiştim.
Resim 1: Mehmed İlmi Efendi ve oğlu İsmail Hakkı Altunbezer'in Karacaahmed Kabristanı'ndaki mezartaşı.
Resim 2: Mehmed İlmi Efendi mushafından bir ara sahîfe.
Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı.
"Hocası Kādıasker Mustafa İzzet Efendi'nin de, onun bu başarısını takdîr ettiği için, kendi mushaflarının sûrebaşlarını İlmi Efendi'ye yazdırdığını Necmeddin Okyay üstadımdan işitmiştim."
— Fikriyat (@fikriyatcom) March 5, 2021
Prof. Uğur Derman'ın kaleminden✍🏻https://t.co/M0VpaL5yTO