(Bu makâlenin birinci bölümü geçen hafta neşredilmiştir)
Şimdi Dîvân'dan seçilmiş "gazel" örneklerine geçiyoruz. Ancak Fâtih devrinde kullanılan Türkçe, kelime ve telâffuz bakımından sonraki asırların İstanbul şîvesinden haylı farklılıklar gösterir. Biz Türkçe'yi -o günkü hâliyle- burada zamanımızın harflerine taşımağa çalışdık. Aslı kısa olduğu hâlde, arûz vezni îcâbı uzatılması gereken hecelerde (imâle), harfin üstüne düz çizgi konulmuş, i harfi uzatmaları î şeklinde verilmiştir. Şiirlerin mânâlandırılması ise konumuzun dışında kalmaktadır. Esâsen, kelimelerin lugat karşılığı verilmekle, dîvân şiiri metinlerinin yeterince anlaşılamadığı da unutulmamalıdır. Şiirler yeniden hüsn-i hatla yazılırken unutulan harf veya kelime varsa, bunlar parantez içinde belirtilmiş; harf yanlışlıklarının yanına, doğru olanı parantez içinde verilmiştir.
Bu sahîfelerde, eserin aslında karşılıklı konulmuş bulunan iki kıt'anın bâzan tekinin, ekseriyâ ikisinin berâber sunulduğu görülecektir. Eski harf sisteminde satırlar da, sahîfeler da sağdan sola sıra tâkîb ettikleri için, karşılıklı gelen kıt'aların sıralanış numarası da bu esâsa göredir.
10. Kıt'a: H. Mâcid Ayral'ın bu kıt'asında siyah, altın, mâvi renk sıralaması ile yazılan 1., 7., 12. satırlar sülüs, bunun hâricindekiler nesih hattıyladır. Mavi zeminli iç pervazdan sonra, varak altınlı dışpervaz zemînine renkli halkârîyi Muhsin Demironat işlemiştir (Resim 1).
Mesned-î hüsn üzre sen, ben hâk-i rehdē pây-mâl
Mūr hâlin nîce arz îdē Süleymânum sanā
Şem'i gör kim meclisündē ağlayub başdan çıkar
Hoş yanar yākīlur ey şem'-î şebistānum sanā
Subh gībī sādık oldūğum reh-î ışkunda ben
Gün gibî rûşendürür ey mâh-ı tâbânum sanā
Dün rakîbün cevrinî men' eyledüm (n) ben hasteden
Eyledî te'sîr, gûyâ âh ü efgānum sanā
Zahm-ı hicran şerhi çün mümkin degüldür dōstum
Sîne çâkinden haber virsün girîbânum sanā
Eylemē gönlin gözin cevr île Avnî'nün harāb
Dürr (ü) gevherler virür bū bahr ilē kânum sanā
Vezni: Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün
14. Kıt'a: Yine Mâcid Ayral'ın tevkî' hattını andıran bir kalemle yazdığı bu gazelin iç pervazı Necmeddin Okyay'ın kumlu ebrûsu, dış pervazı Rikkat Kunt'un "tığlı" klâsik tezhibiyledir (Resim 2).
Bağ'dā gül ruhleründür verd-i hamrādan murād
Kāmetündür rāstî serv-î dil-ârâdan murād
Işk derdidür cihandā āşıkā maksûd olan
Vasl-ı dilberdür hemin bū dâr-ı dünyâdan murād
Dûd-ı âhumdur felekdē ebr-i bârandan garaz
Eşk-i çeşmümdür eşîgündē süreyyâdan murād
Çün ecel sulh itdürür âhır nizâ'ī kaldurur
Pes nedür dünyā içün bū kūrı gavgādan murād
Beyti bōzarsın rakîbî anma şî'ründē sakın
Avni, dilber vasfıdur çün şî'r ü inşâdan murād
Vezni: Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün
19. Kıt'a: Mâcid Ayral'ın rıkā' hattıyla yazdığı bu gazelin tezhîbi Kâmuran Soyuak'ındır (Resim 3).
Banā cevrî firâvandur nigârun
Nitēkim gül firākundur hezârun
Gönül ol bîvefâya sabr u ışkun
'Iyân eyle ne kim var yoğ u vârun
Gönül bir dem figandan olma hālî
Egerçî nâleyē yok iktidârın
Gönül feryâdıma rahm itmez ol yâr
Anā benzer ki hoşdur âh ü zârun
Gönül almakda key çāpükdür ol zülf
Giçürmē elde tūrurken şikârun
Sen oldūğun (yirē) uğrāmaz ol yâr
Ne nef'î yol başındā intizârun
Görür kim bîzer û müflis gedâsun
Sanā Avnî nicē yâr ōla yârun
Vezni: Mefâîlün, mefâîlün, feîlün
23-24. Kıt'alar: M. Halim Özyazıcı'nın nesihle yazdığı, karşılıklı gelen bu iki gazeli Rikkat Kunt tezhîb etmişdir.
Dolsa âlem tan degül dûd-i siyâhumdan benüm
Mihri görm(e)n zerrecē gün yüzlü mâhumdan benüm
Nîce pinhan eyleyem ol dilberē âşıklığum
Pürdürür dîvârı şehrün, âh, şâhımdan benüm
Devlet-i ışkıyle pâyım bir makāma irdi kim
Şânumı anlar görenler izz ü câhumdan benüm
Hâk-i pây-î yâr tâcum, kûy-i dilber mesnedüm
Reşk ider Cemşîd ü Cem, taht ü külâhumdan benüm
Hayl-ı ışkī şeh-râh-ī gamde kılsam germ-rev
Çeşm-i encüm kühl ider gerd-î sipâhumdan benüm
Avniyâ, bir hâle irdüm derd-i hecr-i yârle
İbret ālur nîceler hâl-î tebâhumdan benüm (Resim 4).
Vezni: Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün
Gönül gamīnı (niçē) safha-î beyâna yazam
Kalemden od çıkuben korkaram ki yānayazam
Yüzünle zülfüni gîceyle gǖne nisbet idüb
Kaşunla kirpigünî tîr ilē kemâna yazam
Gözün ki kasd ide kan dökmeğē hüsâm okuyam
Müjen ki sînelerî çâk idē sinâna yazam
Sirişg seylini deryâlarā idem teslîm
Güneş yüzün gamınī levh-i âsmâna yazam
Cefânı dûzehe teşbîh eylemiş Avnî
Boyunla ruhlerunî Sidre vû Cinân'a yazam (Resim 5)
Vezni: Mefâilün, feilâtün, mefâîlün, feilün (fa'lün )
Prof. Uğur Derman
(Yazının devamı gelecek hafta…)