Âlem ve içindekiler, zıtlıklarıyla birlikte yaratılmış. Gecenin koyu karanlığına inat, gökyüzü ay ve yıldızlarla donatılmış.
İnsanoğlunun yaşadığı her zaman ve mekân diliminde; hakkın ve batılın, iyiliğin ve kötülüğün tebliğcileri, temsilcileri var. Allah'ın tüm kulları, olaylara ve durumlara kendi bulundukları noktalardan bakıp; ona göre tanımlıyor ve yorumluyorlar.
Herkesin malumu olduğu üzere; hepimiz, aynı gemide seyahat eden yolcularız. Fırtınalı dünya denizinde; yüzersek birlikte yüzer, batarsak birlikte batar, çıkarsak birlikte çıkarız.
Son yıllarda, giderek daha yüksek bir oranda; iç içe geçmiş ikilemler yaşıyoruz. İrtibatlı olduğumuz sosyal ve siyasal çevrelerde; "yükselme" duygusu ile "alçalma" kaygısını birlikte konuşup tartışıyoruz.
Bir yandan toplumdaki kirlenmeye, zehirlenmeye, zıtlaşmaya, kamplaşmaya, temel değerlerden uzaklaşmaya bakıyoruz; kelimenin tam anlamıyla, içimiz kararıyor. Öte yandan, içeride ve dışarıda vuku bulan gelişmelere göz atıyoruz; göğsümüz kabarıyor.
KIZGIN MUHALİFLER, KIRGIN TARAFTARLAR
Geçtiğimiz günlerde, camiadan iki dostla bir araya geldik. Çay, kahve muhabbetinin arasında; milletin ve memleketin öncelikli gündemlerini kıyısından köşesinden değerlendirdik.
Söz konusu kişilerden biri; uzun süre iktidar kadrolarında ve kurumlarında üst düzey görevler yaptıktan sonra boşa düşmüş "kızgın muhalif" psikolojisi içinde. Bir kesime olan kini yüzünden adaletten sapmış kimseler gibi doğruları yok sayıp, yanlışları olabildiğince abartmanın peşinde.
Ona sorarsanız; devlet ve millet olarak battık batıyoruz, gittik gidiyoruz. Cümlemiz, yakında yalçın kayalıklara toslayıp paramparça olacak bir gemide yüzüyoruz.
İlk ve tek sorumlu; istikameti belirleyen baş kaptan. Tüm iplerin bağlandığı urganın ucunu tutup, istediği kazığa bağlayan.
Öteki; orta ölçekli illerde yıllarca aktif görevler yaptıktan sonra, artık pasif duruma düşmüş Merkez Valisi. Adil ve makul ölçüler içinde yapıcı eleştirilerde bulunan, "kırgın taraftar" bürokratlardan birisi.
Onun bulunduğu noktadan bakıldığında; manzara daha ehven görünüyor. Herkese ve her şeye rağmen; "Türkiye sınıf atlıyor" diyor.
Zamanın ruhu; arkamızdan esen güçlü bir rüzgâr. Kaptan köşkünde; rüzgâra yelken açıp, hızımıza hız katan biri var.
Bu duygunun ve düşüncenin altını dolduracak alanları, konuları; birlikte sayıp sıraladık. Toplam çizgisini çizip, altına düşenlere baktığımızda; karanlığı yırtarak ilerleyen bir "gün doğumu" süreci yaşadığımız kanaatine vardık.
İLERİ ADIMLAR, YÜKSEK ATLAMALAR
Alıcı gözüyle bakarsak; temel hizmet ve altyapı yatırımlarında, gelişmiş ülkelerin çoğunu geride bıraktığımızı görebiliriz. Memleketin her bir köşesini geniş yollarla, köprülerle, tünellerle, limanlarla, raylı sistemlerle, havaalanlarıyla, barajlarla, sulama kanallarıyla, hastanelerle, okullarla, üniversitelerle, teknoparklarla donattığımızı söyleyebiliriz.
Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi değerlendirip, güce ve imkâna dönüştürme konusunda; teknik ve psikolojik engelleri aştık. Israrlı araştırmaların sonunda; yeni enerji kaynaklarına ve kanallarına ulaştık.
Dünyanın dört bir yanında; ismimizin, resmimizin, bayrağımızın, pasaportumuzun imajı ve itibarı değişti. Daha çok ülkeye, daha kolay gidip gelmeyi sağlayan ilişkiler gelişti.
Özellikle savunma sanayimizi; büyük ölçüde yerlileştirdik, millileştirdik. Savaşın kapımızı çaldığı günlerde, "silah ambargosu" uygulanarak eli kolu bağlanan ülke olmaktan kurtulup; kendi ürettiği silahları satan ülke haline geldik.
Yıllardır belimizi büken terörün; perde arkasındaki uluslararası güç odaklarına rağmen kökü kazındı, kazınıyor. Güvenlik güçlerimizin kesintisiz devam eden operasyonları; sınır ötesindeki sığınaklarına kadar uzandı, uzanıyor.
Anadolu Yarımadası'na hapsedilmeye çalışılan Türkiye; Asya'da, Avrupa'da, Afrika'da, hatta bütün dünyada "oyun kuran" ve "oyunbozan" etkin bir güç haline geldi. Vatan kavramının kapsama alanına, "toprak" ile birlikte "hava" ve "su" da ilave edildi; sınırlarımız, gönül coğrafyamıza doğru genişledikçe genişledi.
Mazlumlara, mağdurlara, muhacirlere el atma, yardım etme, gerektiğinde kapılarını açıp sonuna kadar sahip çıkma konusunda; dünya genelinde birinci sıradayız. Gönüllerine girdiğimiz milyonların gözünde; en büyük "hami devlet" olma yolundayız.
Bu gidiş; uzun ve yüksek atlamalı engelleri aşa aşa devam edecek. Türkiye; insanlık âleminin en büyük ümit ve güven kaynağı haline gelecek.
Dışarıdan yapılan saldırılar da içeride kotarılan sabotajlar da gemiyi durduramaz. Allah'tan başka hiçbir güç; kaderin estirdiği rüzgâra kelepçe vuramaz.