Cumhuriyet devrinde bir Osmanlı Efendisi: İbnülemin Mahmud Kemal
İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Osmanlı Devleti'ne 33 yıl boyunca çeşitli görevlerde hizmet etti. Kuvvetli bir inanca, güçlü bir hafızaya ve geniş bir tarih bilgisine sahipti. Son dönem Osmanlı şairleri, müzisyenleri, sadrazamları ve hattatlarına dair kaleme aldığı eserleriyle bu kişilerin unutulmalarını önlemeye çalıştı. Ölümünün yıldönümünde, kültür hayatına yaptığı hizmetlerle İbnülemin Mahmud Kemal'in hayatını siz Fikriyat okuyucularıyla buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 23.05.2019
17:08
Güncelleme Tarihi: 24.05.2019
09:27
BASIN HAYATINA GAZETE YAZILARIYLA GİRDİ
İbnülemin'nin basın hayatına girişi gazete yazıları ile gerçekleşti. İlk matbu yazısı "Ömr-i Beşer" adlı Tarîk gazetesindeki makalesidir (7 Receb 1307/27 Şubat 1890). Bu makale ile başlayan gazete yazıları daha sonra devrin önemli basın organlarında devam etti. Tarîk'in yanında Tercümân-ı Hakîkat, Mürüvvet gibi gazetelerde de makaleleri yayımlandı.
Yazılarında sosyal içerikli konulara ağırlık veren ve bir çalışma ahlâkını temellendirme amacıyla çeşitli makaleler kaleme alan İbnülemin, bu yazılarını Sa'y-i Beşer adıyla bir araya getirse de bastıramadı.
İBNÜLEMİN MAHMUD KEMAL’İN ESERLERİ
Daha sonraki çalışmalarında hissî konular üzerinde yoğunlaşan İbnülemin, okuyucuda derin tesirler bırakacak roman ve hikâyeler yazdı.
Bu eserler dönemin gazetelerinde tefrika şeklinde yayımlandı. Duru bir Türkçe ile yazdığı "Türkçe: Köy ve Köylüler" adlı romantik bir deneme ile roman ve hikâye alanındaki çalışmalarına veda etti.
İBNÜLEMİN'İN VASİYETNAMESİ
İbnülemin Mahmud Kemal, kendisine ait evi ile ilgili de bir vasiyetnâme bırakmıştı. Aslı ve tamamı, "Hoş Sadâ" adlı eserinde bulunan vasiyetnamenin başlangıç kısmı şöyledir:
"Ellhamdülilâh, aklen ve bedenen kemâli âfiyette olduğum halde, Medenî Kanun'un ahkâmına tevfikân, hiçbir kimseden korkmadan ve hiçbir kimsenin cebrine tâbi olmadan son arzularım mezkûr kanunun 478'inci maddesi mücübince, İstanbul'da Mercan Mahallesinde, Mühürdar Emin Paşa Sokağı'ndaki konağımda, 1955 Haziran'ının 23'üncü günü kendi elimle yazıyorum. Kendime kimseyi mirasçı nasbetmeyerek, tasarruf nisâbına taalluk eden hakkımı tamamen muhafaza ediyorum. Esasen mahfuz hisseli mirasçım bulunmadığından, kanunen haiz olduğum mutlak selâhiyete binâen terekemin tamamı üzerinde tasarruf ederek, metrukâtım bervechi âti umuru hayriyeye tahsis ve arzularımı ve vasiyetlerimi bu vesikada tâdât ve iştira ediyorum.
Müstakîlen mâliki bulunduğum İstanbul'da Mercan'da Mühürdar Emin Paşa Sokağı'ndaki yeni: 13 ve eski: 8 numaralı konağın ve müştemilâtını (Teferruat kabilinden olan ve olmayan mallar hariç) aşağıda gösterilen maksada ve gayeye tespit ettiğim kayıd ve şartlar dairesinde tahsis ederek (İbn'ül-Emin Mahmut Kemal Tesisi) adıyla hükm-i şahsiyeti haiz, Medeni Kanunun 437. maddesinin bahşetmiş olduğu selâhiyete müstenid ölüme bağlı tasarruf yoluyla yani ölümden sonra muzaf olarak vasiyet suretiyle vakfettim. Şöyle ki:
Vakfettiğim bahsi geçen bina, daima "İbn'ül-Emin Mahmut Kemal Yurdu" namıyla yâdolunmak ve hâlihazırıyla mamur olarak muhafaza edilmek şartıyla, halen İstanbul'da hal-i faaliyette bulunan İmam Hatip Mektebi'nin tesisindeki gayeye ve maksada tahsis olunmuştur. Bu mektepte okuyacak talebe ile İstanbul'daki Üniversitelerde Din-i İslâm'ın ferâizine itina ve riayet ile iftihar eden mütedeyyin ve müstehak talebe için bina, yurd olarak kullanılacaktır."