Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık
Osmanlı tarihçiliğinin bir asırlık çınarı Halil İnalcık, "Hocaların Hocası" olarak ömrü boyunca pek çok tarihçi yetiştirdi, ardında birçok değerli eser bıraktı. "Tarihçilerin Kutbu", "Şeyhü'l Müverrihin" olarak anılan İnalcık, yaşamının son anına kadar araştırmaya ve yazmaya devam etti. Dünyada sosyal bilimler alanında sayılı iki bin bilim insanı arasında gösterilen İnalcık, hayata dair misyonunu şu sözlerle anlatmıştı: "Ben atalarımın tarihini temize çıkarmak misyonu ile çıktım. Benim hayatım bir vasıtadır, büyük bir fikri gerçekleştirmek için bir vasıtadır. Hayatımı bu misyona hizmet etmek için ayarladım…" 25 Temmuz 2016'da vefat eden Halil İnalcık'ı rahmet ve minnetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 07.09.2019
10:05
Güncelleme Tarihi: 25.07.2024
10:32
‘TARİHÇİLERİN KUTBU’NA ULEMA KABRİ
🔸 "Tarihçilerin kutbu" olarak anılan Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın mezarı geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Mermerden ve geleneksel tarzda "ulema kabri" inşa edildi. Kabrin mezartaşı kitâbesinde, Halil İnalcık için "ebced hesabı" ile düşürülen ve son mısrası İnalcık'ın vefat tarihi olan hicrî 1437'yi veren tarih manzumesi, şöyle:
🔸 "Kutb-ı aktâb-ı müverrîhîn idi / Cümle âsârı buna muhkem delîl // Rıhletiyle artık öksüzdür ilim / Böyle emretti bunu nazm-ı celîl // Şimdi mutlak Fatih'in bağrındadır / Fethi ondan dinliyorken biz melîl // Hüzn içinde söyledim tarih-i tâm / Kalbi yıkdı hicr göçdü Mîr Halîl-1437"
‘VEFATIYLA İLİM ARTIK ÖKSÜZ KALMIŞTIR’
🔸 Manzumenin günümüz Türkçesine çevrilmiş hali şu şekilde:
"O, tarihçilerin kutublarının kutbu, hepsinden yüksek mertebede idi ve yazdığı bütün eserler bunun böyle olduğunun delilidir. Vefatıyla ilim artık öksüz kalmıştır, herkesin günü geldiğinde öleceğinin bir emir olduğu da Kur'an'da zaten geçmektedir. Halil İnalcık, şimdi mutlaka Fatih Sultan Mehmed'in yanında, onun bağrındadır; İstanbul'un fethini bizzat ondan dinliyordur ama bizler burada üzgün ve boynu bükük haldeyiz. Böyle bir hüzün içerisinde tarih düşürdüm ve hicrî 1437'ye karşılık gelen 'Ayrılık kalbi yıktı, Halil Bey göçtü gitti' sözü vefatının tarihi oldu."
‘ATALARIMIN TARİHİNİ TEMİZE ÇIKARMAK MİSYONU İLE ÇIKTIM’
🔺
Osmanlı tarihine ilişkin gerçekleri ortaya çıkarmaktaki en büyük amacını şu sözlerle ifade etmişti:
"Ben atalarımın tarihini temize çıkarmak misyonu ile çıktım. Benim hayatım bir vasıtadır, büyük bir fikri gerçekleştirmek için bir vasıtadır. Hayatımı bu misyona hizmet etmek için ayarladım. İstanbul'un tarihini yazdım."
‘BATI HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇMEDİ’
🔺
"İstanbul'u bugün hala Batı, Yunan benimsemeye devam ediyor. Sizi uyarıyorum bir tarihçi olarak. Bütün bunlar oyundur. Batı hiçbir zaman vazgeçmedi. 'Ayasofya'nın kubbesi üzerinde Hıristiyanlığın yıldızı parlayacak!' Bunu kim söyledi? Papa olacak olan Bavyera Kardinali. Bir Bizantinistler kongresinde söylemiştir bu sözleri. Bunu söylediği zaman bütün o sözde bilim adamları, Rumlar ayağa kalktılar, dakikalarca alkışladılar. Münih'te oldu bu olay 1958'de. Ben bunu unutmuyorum.
Dikkat edin, uyanık bulunmalıyız. Rusya bizi neden istila ediyordu. Çünkü Ortodoks Kilisesi İstanbul'dadır diyordu. Aynı anda bizim devletimizin dışında ekonomik bir makam yaratmak istiyorlar İstanbul'da. Bu büyük bir tehlikelidir. Ve açıkça bizi tehdit ediyor."
🔺
Osmanlı Devleti bir gazî devleti olarak doğmuş ve bu geleneği sürdürmüştür. Fâtih Sultan Mehmed, 1461'de Trabzon dağlarına yaya tırmanırken şöyle demiştir: "Bu zahmetler Allah içindir. Elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer bu zahmeti ihtiyar etmesevüz, bize gazî demek lâyık olmazdı."