Arama

ABD, 11 Eylül'de 'saldırıya' mı uğradı?

Bundan tam 17 yıl önce bugün, dünya için bir dönüm noktası sayılacak, yeni bir olaya daha şahitlik ettik. "Süper güç" ABD, New York'un sembol binalarından olan İkiz Kulelerin yerle bir olmasıyla sarsılıyordu. Canlı yayınlarda uçakların kulelere çarpma anı tekrar tekrar gösteriliyor; dönemin ABD başkanı Bush, bu saldırıları "medeniyetler çatışması" olarak nitelendiriyordu. 11 Eylül saldırılarını gerekçe gösteren ABD, tüm siyasetini "teröre karşı mücadele" kılıfıyla şekillendirecek, böylece işgallerini meşrulaştıracaktı. Müslüman coğrafyalarını kana bulayan ve dünyayı "İslamofobi" kavramıyla tanıştıran ABD, gerçekte "saldırıya" mı uğradı?

  • 10
  • 16
BUSH YÖNETİMİNİN AKIL HOCASI: BERNARD LEWIS
BUSH YÖNETİMİNİN AKIL HOCASI: BERNARD LEWIS

Geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren ünlü tarihçi Bernard Lewis, saldırıların gerçekleştiği dönemde George W. Bush'un danışmanlığını yapıyordu. Yeni yüzyılın başlangıcında, ABD'nin Ortadoğu projeleri üzerinde belirleyici olan da oydu.

11 Eylül'de gerçekleşen saldırıyla, o dönemde başkanlık görevi yapan Bush'un Ortadoğu'yu kana bulama süreci fiili olarak başlamıştı.

Saldırının ardından ABD, "Demokratikleşme, özgürleşme gibi kavramların Ortadoğu'da da olması gerektiği" söylemlerinin arkasına sığınarak, temeldeki amacı olan petrol kaynaklarına doğrudan ulaşmanın kapısını açmıştı.

ABD'nin o dönem Ortadoğu üzerindeki hedefleri beş madde ile sıralanmıştı. O maddelere göre, ABD; bölgedeki müttefiki İsrail'in güvenliğini sağlayacak; kitle imha silahlarının dağılımını önleyecek; enerji akışını Batı'ya düzgün bir şekilde aktaracak; terörizme karşı mücadele edecek ve bölgede herhangi bir egemen gücün olmasını engelleyecekti.

  • 11
  • 16
ORTADOĞU’YU KANA BULAYAN SÜRECİN BAŞLANGICI
ORTADOĞU’YU KANA BULAYAN SÜRECİN BAŞLANGICI

Ancak ABD'nin bu hedefleri, görüldüğü kadar masum olmayacaktı. Bu hedefler, "demokrasi"den çok daha ötesini barındırıyordu ve belirlenen bu yolun rotası çok daha önceki yıllarda çizilmişti.

ABD, uygulamaya koyacağı "Büyük Ortadoğu Projesi" ile enerjisinin yüzde 90'ını karşıladığı Ortadoğu'dan kaynak akışını sürdürecek ve kendisiyle "iyi geçinmeyen" her ülkeyi karıştırarak, kontrolü altına alacaktı.

ABD'nin taleplerine boyun eğmek istemeyen Irak'taki Saddam rejimi; İran ve Suriye'nin kitle imha silahı yapmaları, ABD'nin önüne taş koyan en önemli engellerdi ve bu nedenle ilk hedef de bu coğrafya olacaktı.

  • 12
  • 16
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİN KILIFI: 11 EYLÜL
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİN KILIFI: 11 EYLÜL

Tarihte kısa bir yolculuk yaptığımızda, ABD'nin bu hedeflerinin Bush'un başkanlık süreciyle başlamadığı; Bernard Lewis'in Ortadoğu coğrafyasının kaderini şekillendiren bir aktör olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz. 17 yıl önce gerçekleşen 11 Eylül saldırıları ise, bu senaryonun sadece bir kılıfıydı.

Mısır'da Eş Şa'ab gazetesi, Temmuz 1997'de Dr. Muhammed Umara'ya ait "Arapların ve Müslümanların Parçalanmasına Dair Siyonist Proje" adında bir makale yayımladı. Makale, istihbarat araştırması üzerine, Pentagon'un yayımladığı dergideki bilgilere dayanıyordu.

Bernard Lewis'in sunduğu bu projede, etnisite ve mezhep ayrılıklarını esas alan bilgiler bulunuyordu. Yahudi asıllı Lewis'in sunduğu, İslâm dünyasını bölme planlarını içeren proje kısaca şöyleydi:

1. Pakistan'daki Belucistan bölgesini İran'ın komşu Belucistan bölgelerine katmak suretiyle "Belucistan" devletinin kurulması

2. Pakistan'ın kuzeybatısındaki bölgenin, Afganistan'daki Peştun bölgesine eklenerek "Peştunistan" devletinin kurulması

3. İran, Irak ve Türkiye'deki Kürt bölgelerinin birbirine katılmasıyla "Kürdistan" devletinin kurulması

4. İran'dan Kürt ve Beluci bölgelerin koparılması suretiyle aşağıdaki etnisitenin ışığında İran'ın iç taksimatı.

5. Irak'ta üç devlet kurmak

6. Suriye'de üç ya da dört devletin kurulmasını sağlamak

7. Ürdün'ü iki yapı halinde ayırmak

8. Suudi Arabistan, krallığın 1933 yılındaki kuruluşundan önceki haline, kabile mozaiğine, dönüştürülecek. Böylelikle bu devletlerin Kuveyt ve Bahreyn, Katar ve diğer emirliklerden fazla ağırlığının olmaması sağlanacak.

9. Lübnan'ın siyasi coğrafyasının aşağıdaki temeller ışığında yeniden gözden geçirilmesi

10. Mısır'ın en az iki devlete bölünmesi

11. Sudan'ın güneyinin kuzeyinden ayrılmasını sağlamak suretiyle

12. Batı Arap siyasi coğrafyasının yeniden gözden geçirilmesi. Böylelikle Berberilere ait dağılım ve kabilelerine bağlılık esasına göre birden çok devletin kurulması sağlanacak.

13. Aynı şekilde Araplar, Zenciler ve Araplar ve Zencilerden melezler arasındaki kavgadan hareketle Moritanya'nın yeniden yapılandırılması.

  • 13
  • 16
KAN GÖLÜNE DÖNEN İLK COĞRAFYA: AFGANİSTAN
KAN GÖLÜNE DÖNEN İLK COĞRAFYA: AFGANİSTAN

ABD, 11 Eylül saldırılarının ardından, ortaya çıkan panik atmosferinden de faydalanarak, yıllar önce belirlediği bu projeyi hemen uygulamaya koydu.

İlk olarak meşruiyeti tartışılan "terörle mücadele" politikaları kapsamında Ekim ayında Afganistan'a savaş açtı ve ülkeyi işgal etti. Harekâtın amacı, ülkede bulunan Usame Bin Ladin, El Kaide ve Taliban'ın ortadan kaldırılmasıydı.

Ancak zaman geçtikçe bu amaç muğlaklaştı ve bölge kan gölüne döndü. Daha sonra "istikrarın sağlanması" adı altında NATO güçleri de bölgeye yerleştirildi ve Afganistan topraklarında, günümüzde de devam eden "kaos ortamı" oluştu.

NATO'nun verdiği rakamlara göre, savaş yaklaşık 40 bin kişinin ölümüne sebep oldu. Birleşmiş Milletler sadece son beş yılda 10 binden fazla Afgan'ın hayatını kaybettiğini kaydediyor. Savaş sırasında, çoğu Amerikalı 2750 kadar işgal gücü askeri öldü.

  • 14
  • 16
IRAK’TA 1 MİLYONUN ÜZERİNDE İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ
IRAK’TA 1 MİLYONUN ÜZERİNDE İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ

11 Eylül saldırılarının ardından ABD'nin ikinci hedefi ise, Irak olacaktı.

20 Mart 2003'de ABD ve İngiltere önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetlerinin düzenlediği askeri harekâtla, Irak işgal edildi. 1,5 milyon ABD askeri, savaşmak amacıyla Irak topraklarına gitti. 4 bin 422 asker hayatını kaybetti; 30 bini yaralandı.

İşgalin Irak açısından bilançosu ise, ABD'ninkinden çok daha ağır oldu. Sadece Ağustos 2007'e kadar bir milyonun üzerinde insan hayatını kaybetti.

Irak'taki çatışmalarda, ABD liderliğindeki güçlerin rastgele açtıkları ateşler sonucu, kadın ve çocuk ölümleri, işgal karşıtlarından daha fazla oldu. Bu oranı belirlemek üzere hazırlanan "kirli savaş bilançosunda" kadın ve çocuklarda rastgele ölümlere yüzde 79 oranıyla havan topu saldırıları, yüzde 54 oranıyla bomba yüklü araçlar, yüzde 69 oranıyla da koalisyon güçlerinin hava saldırıları yol açtı.

En fazla sivil can kaybı, failleri bilinmeyen saldırılar, yargısız infazlar, intihar saldırıları, bomba yüklü araçlar ve havan topu saldırılarıyla meydana geldi.

Aralık 2011'de ABD askerleri, arkalarında kaos ve iç savaş bırakarak Irak'tan çekildi. İşgalle sarsılan toplumsal yapı ve dış müdahale, Irak'ta hala kan dökülmesine sebep oluyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN