ABD'nin Latin Amerika'daki kanlı geçmişi
Venezuela'da sosyalist Nicolas Maduro yönetimini devirmek için askeri müdahale tehdidinde bulunan ABD'nin , hem doğrudan işgaller hem de desteklediği darbelerle 1898'den bu yana Latin Amerika'da kanlı bir geçmişi var. On binlerce kişinin katili olan diktatörlerin yanı sıra terör örgütleri, aşırıcı ve antidemokratik hareketlere de destek veren ABD'nin tüm bu müdahalelerindeki amacı, ekonomik çıkar sağlamak ve Latin Amerika'yı tamamen kontrol etmekti.
Giriş Tarihi: 25.02.2019
16:18
Güncelleme Tarihi: 25.02.2019
16:23
Ulusal Savunma Güçlerinin başına 1982'de geçen ve Panama'yı fiilen yönetmeye başlayan eski CIA ajanı General Manuel Noriega, ABD ile arasının açılması sonrası hedef haline geldi. ABD destekli Devlet Başkanı Eric Artura Delvalle'nin 1988 yılında görevden alınması üzerine Beyaz Saray mali ve diplomatik savaş başlattı. Bu adımı, ABD birliklerinin 20 Aralık 1989'da Noriega'yı devirmek için ülkeyi işgal harekatı takip etti. 25 binden fazla askerin katıldığı işgal neticesinde Noriega teslim olurken, ülkede de yönetime Guillermo Endara Galimany geldi.
30 bin kişinin katline sebep olan işgal: Nikaragua İşgali
Washington'ın 1912'den 1933'e kadar Nikaragua'yı işgali, ABD ordusunun 1898'den 1934'e kadar çeşitli Latin Amerika ülkelerine müdahale ettiği "Muz Savaşları"nın bir parçası olarak gerçekleşti. ABD'nin bu işgaldeki amacı, Karayip Denizi'ni Pasifik Okyanusu'na bağlayan Nikaragua Kanalı'nı başka ülkelerin yapmasını engellemekti. ABD, 1926'de muhafazakar hükümet ve liberal güçler arasında başlayan iç savaşa dahil oldu.
Muhafazakar hükümet güçlerinin yenilmesi sonucu 1927'de ülkeye müdahale eden ABD, liberalleri mağlup ederek kendi yönetimini kurdu ve 1933'te Nikaragua'dan ayrıldı. Ülkeye 1981'de bir kez daha dönen ABD, solcu hükümeti devirmek isteyen aşırı sağcı terör örgütü Contra güçlerine destek verdi. ABD'nin desteği Kongrenin yasaklamasına rağmen sürdü. Bu savaş neticesinde en az 30 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
ABD, Meksika Devrimi sırasında oligarşiyi yıkmak isteyen, aralarında Pancho Villa ve Emiliano Zapata'nın da olduğu devrimcilerle savaşmak için birlikler gönderdi. Ülkeyi 30 yıldan uzun süre kontrol eden diktatör Porfirio Diaz yönetimine arka çıkan Beyaz Saray, bu ilişkiyi korumak için 1913'te Francisco Madero'ya karşı yapılan kanlı darbeye destek verdi ve General Victoriano Huerta'yı devlet başkanı olarak göreve getirdi. Beyaz Saray'a Woodrow Wilson gelince Huerta'ya verilen destek çekildi ve silah ambargosu uygulandı. Huerta'ya silah sevkiyatının önlenmesi için 21 Nisan 1914'te Veracruz limanı işgal edildi. Aynı yıl 23 Kasım'a kadar süren işgalle Huerta devrilirken Venustiano Carranza yönetime geldi.
ABD ordusu, Haiti'deki ekonomik çıkarlarını korumak için 1915 yılında bu ülkeyi işgal etti. Diktatör Jean Vilbrun Guillaume Sam'e arka çıkan, köleliğe destek veren ve Kuzey Amerika şirketlerinin binlerce dönümlük araziye el koymasına yardımcı olan ABD'nin işgali sırasında binlerce kişinin öldüğü belirtiliyor. ABD, 1934 yılında kendisine sadık bir ordu bırakarak ülkeyi terk etti.
Ülkeyi 1994 yılında bir kez daha işgal eden ABD, Jean-Bertrand Aristide'nin darbe ile devrilmesinin ardından "demokrasiyi korumak" için müdahalede bulundu. Operasyon, General Raoul Cedras'ın ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanırken, ABD ve Birleşmiş Milletler askerleri bir süre daha Haiti'de kaldı.
ABD, 1944 Guatemala Devrimi'nden önce hüküm süren seçkinlere iktidarı geri kazandırmak için demokratik seçimlerle başa gelen Devlet Başkanı Jacobo Arbenz'e karşı 1954 yılında PBSUCCESS kod adlı CIA darbesi tertipledi. Bu darbe neticesinde başkanlığını Albay Carlos Castillo Armas'ın yaptığı askeri cunta başa gelirken, ABD de ülkede ekonomik ve askeri çıkarlarını yeniden kazandı.