10 soruda Godot'yu Beklerken'in yazarı Samuel Beckett
İrlandalı yazar, oyun yazarı, eleştirmen ve şair olan Samuel Barclay Beckett, 20. yüzyıl deneysel edebiyatının önde gelen yazarlarından biriydi. Martin Esslin'in "Absürt Tiyatro" olarak adlandırdığı akımın en önemli yazarı sayılan Beckett, büyük oranda Godot'yu Beklerken isimli eseriyle şöhret buldu. Peki, Godot'yu Beklerken eserinin dünyada bu kadar yankı bulmasının sebebi neydi? İlk yayımlandığı dönemde anlaşılamayan eser, hangi olaydan sonra kült haline geldi? İşte doğumunun 114. yılında sorularla Samuel Beckett..
Giriş Tarihi: 13.04.2020
14:41
Güncelleme Tarihi: 13.04.2020
15:25
Beckett’ın patolojik derecedeki utangaçlığı neye sebep oldu?
Yayımladığı kısa öykü ve şiirlerle adını yavaş yavaş duyurmaya başlayan Beckett, "Whoroscope" isimli şiiriyle küçük bir edebiyat ödülü kazandı. Bu sıralarda kariyerine Trinity College'a okutman olarak devam etti.. Ancak dördüncü dönemin sonunda Aralık 1931'de buradan ayrıldı. Kendi seçtiği bu meslek, neredeyse patalojik derecede utangaç olması ve ders verirken insanların önünde olmaktan hoşlanmaması sebebiyle onda kısa sürede hayal kırıklığı yaratmıştı. Ayrıca, Beckett'ın derslerdeki zorlayıcı tutumu ve kıt notları sebebiyle öğrenciler tarafından şikayet edilmesi ve okul yöneticileri tarafından uyarılması da bu hayal kırıklığını artırdı.
Beckett 1931'de Trinity'deki görevinden ayrılarak kısa süren akademik kariyerini sonlandırdı.
İkinci Dünya Savaşı’nda Gestapo’dan kaçtığı dönemlerde yaptığı iş neydi?
İkinci Dünya Savaşı'nda Fransız direniş grubuna katılan Becket, 1942'de Gestapo'dan kaçmak için Fransa'nın güneyine gitti. Burada kaldığı iki yıllık döneminde gündüzleri tarım işçiliği yaptı. Hava karardığında ise gizlice önemli eserlerinden Watt'ı yazmaya koyuldu.
Beckett kendisini “varoluşçu” bir yazar olarak tanımlayanlar hakkında ne düşünüyordu?
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki on beş yıl süresince Beckett, dört uzun tiyatro oyunu yazdı: En attendant Godot (1948–1949; Godot'yu Beklerken), Fin de partie (1955–1957; Oyun Sonu), Krapp's Last Tape (1958; Krapp'ın Son Bandı) ve Happy Days (1960; Mutlu Günler)... Genelde absürt tiyatronun temel eserleri olduğu düşünülen bu dört oyunda, her ne kadar Beckett'ın kendisi varoluşçu olmasa da, dönemin varoluşçu düşünürlerinin eserlerindeki temalar kara mizah tarzıyla ele alınmıştı. "Absürt tiyatro" terimi ilk defa Martin Esslin'in aynı isimli kitabında ortaya çıkmış, bu kitabın önemli bir bölümü de Beckett ve Godot'ya ayrılmıştı. Esslin bu oyunların, Albert Camus'nün "saçma" kavramının tamamlayıcısı olduklarını öne sürdü ve Beckett bu sebeple sıklıkla - ve hatalı olarak - "varoluşçu" olarak nitelendirildi. Eserlerinde benzer temaları işlemiş olsa da, Beckett'ın varoluşçuluğa karşı bir ilgisi yoktu. Kendisi de bu durumu reddediyordu.
Genel anlamda Beckett'ın oyunları, anlaşılamaz ve akıl erdirilemez bir dünya karşısında hissedilen umutsuzluk ile bu umutsuzluğa rağmen yaşamda kalma isteğini anlatır. Oyun Sonu'nda çöp varillerinde yaşayan ve zaman zaman kafalarını dışarı uzatıp konuşan karakterlerden biri olan Nell'in sözleri, Beckett'ın orta dönem tiyatro oyunlarının iyi bir özetidir:
"Hiçbir şey mutsuzluktan daha gülünç değildir, kabul ediyorum... Evet, evet! Dünyadaki en gülünç şeydir o. Başlangıçta ona güleriz, yürekten güleriz. Ama hep aynıdır. Tıpkı sık sık anlatılan güzel bir fıkra gibi. Hep beğeniriz, ama artık ona gülmeyiz."
Godot’yu Beklerken eseri nasıl bu kadar ses getirdi?
Godot'yu Beklerken Samuel Beckett'ın 1949 yılında Fransızca olarak yazdığı ve ilk kez Paris'te sahnelenen en ünlü eseridir. Zamanla ülke çapında ün kazanıp Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrilen eser, başka ülkelerde de sahnelenmeye başlandı. Eser, eylemsizliklerine yenilmiş insanların, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimseyi veya "şeyi" beklemelerini konu edinir.
II. Dünya Savaşı sonrasında yazılmış olmasının etkileri eserde rahatça görülebilir. Diğer savaş sonrası eserlerde olduğu gibi Godot'yu Beklerken'in de teması "umudu beklemek" çerçevesinde oluşturulmuştu. "Umut" gibi bir evrensel bir temayı modern dönemin ruhuna göre işlemesi ise eserin dünya çapında ses getirmesine sebep oldu.