Arama

Ahmet Haşim Paris'te neden mahsur kaldı?

Ahmet Haşim, Yahya Kemal'i hicvetmek amacıyla yazdığı yazıyla 1924 yılında Osmanlı Bankası'ndan ikramiye alır. Bu ikramiyeyle Paris'e gider ve Paris'i görenler kervanına katılır. Ancak bir süre sonra parası tükenir. Yabancı bir ülkede parasız yaşamanın ne denli ağır olduğuyla yüzleşecektir. Arkadaşına para istediğine dair mektuplar yazar ama tüm çabaları boşunadır. Peki, Haşim memleketine nasıl döner? Ölüm yıl dönümünde Ahmet Haşim'in Paris'teki anekdotlarını derledik...

Marsilya'da akşamüstü bindiği trende bütün geceyi rahatsız bir uyku ve karmakarışık rüyalarla geçiren ve ikide bir uykusundan sıçrayarak pencereden "semada, havada, yerde ve suda Paris'e yaklaştığını haber veren renkli, parıltılı, gürültülü, doğaüstü bir işaretin mevcut olup olmadığını" boş yere arayan Hâşim, güneş doğarken indiği Paris'le ilgili ilk izlenimini de şöyle anlatmaktadır:

  • 10
  • 31

"Paris'e ayak basınca bu aldanan heyecan birden garip bir halet-i ruhiyeye inkılâb etti. Ayaklarımın Paris kaldırımlarına bastığını, beni her taraftan çeviren bu yeni uykudan uyanmış şehrin bizzat Paris olduğunu, çağırdığım taksinin Paris taksisi, konuştuğum şoförün Paris şoförü olduğunu artık inkâr edemeyecek bir vaziyette olduğumu anlayınca şüphemi kendime doğru çevirerek kendimi inkâr etmeye koyuldum: Bir hafta evvel İstanbul'dan çıkan ve bu dakika Paris'e varmış olması lâzım gelen Hâşim, muhakkak, ben değildim. Kim bilir ben kimdim? Ve kim bilir nerede idim?"

  • 11
  • 31

Bu ilk Paris seyahati sırasında kardeşi Muvaffak Bey'le de buluşup görüşen Hâşim, ayrıca sembolistlerin yayın organı olan Mercure de France için "Les tendances actuelles de la littérature turque" başlıklı makalesini yazmış, ayrıca yakın arkadaşı ressam Namık İsmail'in delâletiyle Polonyalı musikişinas Kont Rosinski'nin evine devam ederek birçok sanatkârla tanışmıştı. Ancak Kont'tan pek hazzetmediği, hatta onun bir gün kendisine hediye ettiği çok sayıda kitabı bir otomobille oteline taşıdıktan sonra garsonlara dağıttığı anlatılır.

  • 12
  • 31

Ahmet Hâşim'le ilgili Paris anekdotlarından biri de, "Les tendances actuelles de la littérature turque" başlıklı makalesinin yayımlandığı Mercure de France dergisinin yönetimi tarafından davet edilmesiydi. Daveti alınca telaşa kapılan zavallı şair, "Makale sahibinin böyle çirkin bir adam olduğunu görmelerini istemiyorum; benim yerime sen git ve Hâşim olduğunu söyle!" diyerek yakışıklı bir adam olan Namık İsmail'i göndermeye çalışmış, fakat sonunda çaresiz kalıp kendisini gitmişti. Hâşim, içini ömrü boyunca kurt gibi kemiren bu azabı bir gün Yakup Kadri'ye şöyle anlatmıştı:

  • 13
  • 31

"Dün gece gözüme bir lahza uyku girmedi. Önce şu alnımın çıkıklığını düzelt sem acaba nasıl olurum? dedim. Sonra baktım ki, burnum da küçülmeye, biçime girmeye muhtaçtır. Haydi onu yaptım farz edelim; ya gözlerimin rengini nasıl değiştirebilirim? Ağzımla yanağım arasındaki yara izini nasıl silebilirim? Ya şu, ya bu derken sonunda kafayı dibinden kesip atmaktan başka çare olmadığını anladım."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN