Alman edebiyatında yerini alan eserlerimiz ve tarihsel süreci
1960'lı yıllarda ellerde bir bavul, yüreklerde gurbetin bilinmezliğiyle birçok Türk, Almanya'ya doğru yola çıktı. Kimisi yaban ellerde kök saldı, çiçek açtı. Kimisi içinse ağır bedellerin ödendiği kara bir talih yazgısıydı. Almanya ile ilişkilerimiz 60'lı yıllarda daha çok ön planda olsa da aslında Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. O zamanlardan şimdiye kadar olan ilişkiler edebiyatta da kendisini gösterdi. Türk edebiyatının birçok seçkin eseri, Alman okuyucularla ve orada eğitim alan öğrencilerle buluştu. İşte, Alman edebiyatında yerini alan eserlerimiz ve tarihsel süreci…
Giriş Tarihi: 09.04.2019
14:20
Güncelleme Tarihi: 09.04.2019
15:41
ALMAN DERGİLERİNDE TÜRK ESERLER
Daha çok oryantalistlerin bilimsel dergilerinde ele alınan Türk edebiyatı, edebî dergilerde de azımsanmayacak ölçüde yer aldılar. Bu dergilerde, Leopold Pekotsch'un Nâmık Kemal'den Vatan yahut Silistre (1887) çevirisi, ayrıca Ahmet Hâşim, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Âkif'ten ve Tevfik Fikret'ten şiir tercümeleri yayımlandı. Ömer Seyfettin'den hikâyeler; Türk masalları, Nasreddin Hoca'dan fıkralar, Karagöz ve Hacivat oyunlarının metinleri, hatta Evliya Çelebi'nin Seyahatname 'sinden uzun bölümleri de bunlara ekleyebiliriz.
Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömlek (Das Flammenhemd, 1924, Heinrich Donn) ve Yeni Turan (Das Neue Turan, 1916, Friedrich Schrader) adlı eserleriyle Doğu Almanya'da Annemarie Bostroem tarafından 1959 yılında Mehmet Emin Yurdakul'dan yaptığı şiir çeviri ve analizlerini de Almancaya yapılan tercümeler arasında yer aldı.
Türk edebiyatının usta kalemlerinden Sabahattin Ali, 1928 ile 1930 yılları arasında Almanya'da yaşadı. Yazarın 1943 yılında Türkiye'de yayımladığı Kürk Mantolu Madonna adlı romanı, genç bir adamın geçen yüzyıl başlarında Berlin'de yaşadığı ve yarım kalan bir aşkı anlatır. Kürk Mantolu Madonna , gurbetin anonimliğinde ve doğduğu yer olmakla birlikte kendisine yabancılaşmış bir dünyada köksüz yaşayan modern insanın çıkmazını, çelişkilerini etkileyici bir biçimde anlatan bir romandır.
AHMET HAŞİM VE FRANKFURT SEYAHATNAMESİ
Modern Türk şiirinin kurucularından sayılan Ahmet Haşim, sadece şiirleriyle değil denemeleri ve seyahat notlarıyla da edebiyatımızda önemli bir yer tutar.
Ahmet Haşim, 1932 yılında tedavi maksadıyla gittiği Almanya'da Frankfurt Seyahatnamesi adlı eserini yazdı. Ancak eserin geçtiği ülkenin dili Almancaya yaklaşık seksen yıl sonra çevrilebildi.
Frankfurt Seyahatnamesi, son derece ciddi ve yoğun, ayrıca çok da esprili bir kültür eleştirisidir. Aynı zamanda hem Türk hem de zamanın Alman kültürünü karşılaştıran, eleştiren bir eserdir.
Münip Engin Noyan'ın 1930'ların Almanya ve Türkiye'sinde yaşanmış bir hayat hikâyesini, yani işçi göçünden önceki Almanya ile Türkiye'yi anlattığı Oma adlı kitabı, geçmişe duygu yüklü bir yolculuk olmasının yanında, Ahmet Hâşim'in Almanya'nın karanlık geleceği hakkındaki öngörülerinde ne kadar haklı olduğunu da gösterir.
TÜRKİYE’DE ALMANYA HAYALİNİN OLUŞMASI
Almanya, anne-babalarla çocukları ve eşlerin birbirleri arasındaki "gurbettir", bir "el kapısıdır" artık.
Türkiye'de Almanya hayalinin nasıl oluştuğu, Burhan Arpad'ın "Büyük Kapının Önünde Bir Fener" ve Mustafa Balel'in "Karga Öterken" adlı hikâyelerinde çok güzel anlatılır.