Attila İlhan'ın en sevilen 25 şiiri
Attila İlhan, modern Türk şiirinin köşe taşlarındandır. O, çeşitli şiir anlayışlarının hakim olduğu dönemde, kendi sesiyle var olabilmeyi başarabilen özgün bir şair oldu. 80 yıllık ömrüne 56 kitap ve 6 senaryo sığdırdı. "Şiir ve romanın ustası" olarak tanınan İlhan, birçok genç edebiyatçıya ilham kaynağı oldu. Sizler için Attila İlhan'ın en sevilen 25 şiirini derledik.
Giriş Tarihi: 28.03.2024
10:11
Maria Missakian
yüksekkaldırım'da bir akşam maria missakian'ı düşündüm eğer kendimi bıraksam yağmur olabilirdim yağardım
kasım'da bir çınar olurdum yaprak yaprak dökülürdüm kalbimi sıkı tutmasam
döküp saçıp boşaltsam içimde yükselen şiiri kaldırımlara döküp harcasam gözleri balıkçıl gözleri dudaklarında tutup rüzgarı maria missakian adında biri gelse göğsüne kapansam
gece gölgesine sokulsam gökyüzünde bulutlar büyüseler yağmuru dinlesem anlatsam şimşekler kırılıp dökülseler bizi sokoklarda bıraksalar leylekler üşüyüp gitseler dönüp arkalarına bakmadan
yine akşam oldu attilâ ilhan üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı belki paris'te maria missakian avuçlarında bir çarmıh acısı gizlice bir sefalet gecesi çocuğunu boğarmış gibi boğup paris'i sana kaçmayı tasarlar her akşam
📕 Maria Missakian I Attila İlhan
Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken
Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken
akşamın acı su karanlığı içinden soğuk kadife teması yalnızlığın şuh bir kahkaha balkonun birinden gizli işareti midir bir başlangıcın
sevmek için geç ölmek için erken
başbaşa çay elele yürümek derken boğaz vapurları mı iskele sancak telefonda kaybolmak sesini beklerken insan insanı yeniler doğrudur ancak
sevmek için geç ölmek için erken
içimdeki gökkuşağı besbelli neden bulutların içinden kuşlar yağıyor bir şiire başlarsın birini bitirmeden hiç kimse gözlerine inanamıyor
sevmek için geç ölmek için erken
sevmek sevildiğini bile farketmeden yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi sevmek zehir zemberek ve yürekten gecikerek de olsa vuruşur gibi
sevmek için geç ölmek için erken
📕 Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken I Attila İlhan
Sultan-ı Yegah
şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
📕 Sultan-ı Yegah I Attila İlhan
Tutuklunun Günlüğü
kara bir balta buldu akşam vuracak noktayı hücreler doldu bir ıslık en yakın maçka tramvayı kim bırakmış yalnızlığıma bu hüzzâm şarkıyı kimin bu karanlık kimler sürgülemişler kapıyı insan olan bağlar her koptuğu yerden yaşamayı
daktilolar camları bulutlu sorgu odalarında didiklemez mi özgürlüğünü sansaryan hanı'nda küflenir suyun bir bakır çalığı birikir ağzında kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsın da bir kere aklından geçmez bitirmeden ölmek şarkıyı
gönlünde büyüttüğün o müthiş ünlem içindir ki seni kapattıkları öyle rezil o kadar çirkindir ki çıplak bir lâmba mısın dört duvar içindeki ne lâmbası/söndürülen bütün ilk gençliğindir ki gözlerin zehirlense de suç sayarsın ağlamayı
görülmez dev böceklerdir sanki büyülü duyargalar uçaksavar ışıldakları gökyüzünde bir yanlış arar tophane rıhtımı'nda acı acı gemiler kalkar hücreleri akşam olur haydut öfkeleri kaplar ezerim sanırsın vurursan tek bir yumrukta dünyayı
tutanak 2
elektrik elletirler kıvılcım yalatırlar tuzruhu damlatırlar kulak boşluğuna çekip alınlar kerpetenle tırnaklarını
öğrenmek istedikleri aslında bildikleridir geceleri rüyalarına girip uykularını kaçıran insanın insanı soyduğu derisini yüzdüğü
duruşma arası
(o varsa kırılır buzlu camları kışın anlamı yoğunlaşır anlamsız bir yaşayışın gerçi farkındayız adı belirsiz bir yanlışın acaba ben çok mu esmerim o çok mu sarışın
yansımaz oldu aydınlığı yüzüme haftalardır yazdıklarında bile gizli bir uzaklık vardır eylem bir dağıldı mı bütün boğazlar daralır ben başka bir erkek olurum o başka bir kadın)
gereği düşünüldü
mahcup yaseminler son balkonların süsü özgürlük özlemleridir genişletir gönlümüzü savcılar ağır sürgünlerden yankılansa da
bir yer gelir ki artık ne savunma içgüdüsü ne heyecandır kalır ne de yürek üzüntüsü yalnız bir daktilo çıplak bir masada
toplumcularız karakollarda açtık gözümüzü verirse halklar verir tarihte hükmümüzü gizle de yargılansak 3.ağırceza'da
📕 Tutuklunun Günlüğü I Attila İlhan
Türkiye
türkiye türkiye dağlarını duman almış üzümler memleketi tütünler memleketi türkiye türkiye çok gülmüş çok ağlamış sabırlı bağrıyanık insanlar memleketi bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş ya o nehirler delirip gün gür gelirler bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş
sen türkiye'sin sağdıcım kirvem Türkiye insanların insanların ah senin insanların morca gözlerinden öpsem namuslu gözlerinden asiye'm işveli hatice fistanı dal işlemeli sen kırk köyün içende şanlı zeyneb'im şahan'ı vurdular yirmi yaşında köprü başında gel yılmaz mahmud'um gel bilaloğlan arabamın atları deh deh amanda ha burası Karadeniz gemiler yatar limanda deryalar aslanı şem-i bahri kâmil reis bu insanlar senden gelir sana gider tarlaya savrulmuş buğday gibi Türkiye
sen türkiye'sin ekmeğim tuzum türkiye omzumda mavzer koynumda çevresin ve kıl heybemde taze lor peyniri gök rengi süt karanfil rengi şarap batan güneş gibi bakır taş kömürü ve rüzgara vermiş saçlarını nefti ormanlar ve köylere karşı sarışın harmanlar ferik elması kavun karpuz dut ve kayası fındık da sende bademde sen de ceviz de sende alnımın teri gözlerimin nuru türkiye
sen türkiye'sin evim barkım köyüm obam türkiye o senin çift çarşılı harp görmüş şehirlerin sahilde mersin yayla türküsü Konya adana'nın yolları taştan yola çıkıp maraş'tan ezanla birlikte vardık bir akşam urfa'ya bursa'nın ya bursa'nın ufak tefek taşları uçan yıldızı dondurur ardahan'ın kışları erzincan'da bir kuş var kanadı gümüş pul pul ve göğe kılıç gibi çekilmiş minarelerini şehirler padişahı canım istanbul
türkiye türkiye ay'lı yıldız'lı türkiye sen mehmed'sin omuzlarında anadolu yaylası aladağlar toroslar dev gibi gövden sen şehit oğlu şehit babası sana selam olsun dünyadan hürriyetten
📕 Türkiye I Attila İlhan