Bir varmış bir yokmuş: Sabahattin Ali’den modern dünya masalları
Roman ve hikayeleriyle günümüz edebiyatının en sevilen yazarları arasında olan Sabahattin Ali, okurda kalıcı bir iz bırakmayı başaran isimlerdendir. Ünlü yazarın bilinmeyen yönlerinden biri yazdığı masallardır. Bu masallar aracılığıyla gelenekle bağını koparmayan Sabahattin Ali, halk hikayelerindeki masal formlarına yeni bir soluk getirmiştir. İşte, Sabahattin Ali'den modern dünya masalları...
Giriş Tarihi: 25.01.2021
18:03
Güncelleme Tarihi: 02.04.2022
16:48
Sesli dinlemek için tıklayınız.
📌Masalda ülkesinin mutluluğu için çırpınan bir kadın hükümdar karşımıza çıkar. Hatta öyle ki bu hükümdar sorunları çözmek için sıklıkla memurlarını halkın ayağına kadar götürmektedir. Sabahattin Ali ütopyasını bir masal üzerinde kurgulamış gibidir.
📌Bu masal pek çok açıdan halk masallarıyla benzerlik gösterir. Mekanın belirsizliği, mutlu ülke ideali, dil ve üslup ve zaman anlamıyla masal türüne yakınlaşır. Aynı zamanda halk kültüründen gelen deyimler de bu masallarda yerini almıştır.
📌Masalda olağanüstü kişilikler karşımıza çıkmaz ama metnin genel havası bizi bir masal atmosferi içine çeker. Sabahattin Ali'nin masalı aynı zamanda "modern masallar mutlu sonlarla bitmez" düşüncesinin de bir tezahürü niteliğindedir. Nitekim masalın sonunda derviş mutlu bir sona kavuşmak yerine hayatını kaybeder.
"-Anladım derviş- demiş, -içini yakan derdi, yüreğini saran hasreti anladım. Ne istediğini biliyorum. Söyle, o da senin olacak!- Derviş bunu duyunca, yeniden sapsarı kesilmiş, sonra yine kıpkırmızı olmuş, birkaç kere bir şey söylemek ister gibi dudakları titremiş, en sonunda ta yüreğinin içinden derin, uzun bir -Aaah!- çekerek olduğu yere düşmüş, kalmış. Etraftan koşan mabeyinciler eğilip bakınca onun ölmüş olduğunu görmüşler. Dervişin yüzünde, dille tarifi imkansız, baktıkça gün ışığı gibi insanın yüzüne vuran bir saadet varmış."
📌Bu masalı halk edebiyatına yaklaştıran unsurlardan biri de kıssadan hisse verme gayesidir. Dervişin aşkı yüzünden hayatını kaybetmesi sonucu melikenin ağzından dökülen sözler bunun bir göstergesidir:
"Asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir 'Ah!' diyerek düşüp ölebilendir.-"
📌Devlerin Ölümü, kitabın ikinci masalıdır. Devler, masalların baş kahramanları konumlarında yer alsa da burada hayali bir vasıftan çok uzaktır. Dev, olağanüstülüğü simgeleyen varlıklar olarak değil reel bir dinozor olarak okuyucuya sunulur.
📌Masalın girişi "Çok, çok eski zamanlarda, bundan yüz milyonlarca yıl evvel, dünyamız henüz bilginlerin -İkinci devir- adını verdikleri çağlardayken, yeryüzünde birtakım kocaman, korkunç devler yaşamaktaydı." şeklinde başlamaktadır. Sabahattin Ali'nin eserlerine yansıyan gerçekçilik bu masalda da kendisine önemli bir yer edinmişti.
📌Yazar, geçmiş yüzyıllarda dünyada varlık gösteren fakat artık hayatlarımızda olmayan bir canlı üzerinden ayağı yere basan bir masal inşa etmeye çalışmıştır.
📌Sabahattin Ali bu masalında, değişimin esas olduğunu apaçık şekilde ifade eder.
"İşte böylece, bir zamanlar kudretlerine son yokmuş gibi görünen, yeryüzünden silinip gidecekleri akla bile gelmeyen bu devlerin şimdi sadece bataklıklarda tek tük kemikleri, müzelerde iskeletleri ve masallarda korkunç, fakat zararsız hatıraları kaldı."
📌Sabahattin Ali masalı üzerinden hiçbir gücün sonsuza kadar baki kalamayacağını elbette kendisini tüketeceği düşüncesini ortaya koymaya çalışmıştır.
Sabahattin Ali'ye dair 15 ilginç bilgi 40 alıntı
📌Koyun Masalı, 1940'lı yılların siyasi anlayışına ağır hiciv ve eleştirilerin sunulduğu bir metindir. Kahramanları, koyunlar, köpekler ve çobanlardan oluşur. Çobanın davranışlarından rahatsız olan koyunlar, ölümleri pahasına adalet ve hak arayışına girişirler. Sürü şeklinde sorgulamadan, yanlışları gördüğü halde susan toplumlara karşı da büyük eleştiriler sunan bu masallarda hiciv ustalığının en zirve örnekleri görülür.
"Bu dünyada çobansız da, köpeksiz de yaşanabilirmiş."
📌Yazar bu masalda sonsuz ve sarsılmaz olarak görülen güce karşı, haksızlığa uğramış güçsüzün yanında olmayı tercih eder.
"Eh, koyun deyip geçmeyelim. Onların içinde de ne koçlar, ne yiğitler vardır. Dünya kuruldu kurulalı bütün koyunlar çobanla, köpekle yaşamadılar ya! Onlar da bir zamanlar kasaptan, celepten, çobandan, köpekten habersiz, yiyeceklerini kendileri arayıp bulurlar, düşmanlarını kendi sert boynuzları ile yıldırıp kaçırırlardı."
📌Bu masal da isminden anlaşılacağı ve içerisinde kullanılan tekniklere göre halk masallarıyla benzerlikler gösterir. Hayvanlar üzerinde eleştiri ve ironin yapıldığı alegorik bir metindir. Ve tabi masalın sonunda yine okuyucunun ders çıkarmasını sağlayan bir "kıssadan hisse" durumu göze çarpar.
📌Kitaba da ismini veren Sırça Köşk, son masaldır. Yayımlandığı dönemde oldukça ses getiren bu masal, uzun yıllar yasaklı kitaplar listesindeki yerini almıştır. İşlediği konu bakımından, pek çok eserine göre Sabahattin Ali'yi en iyi anlatan eser olarak da gösterilmiştir.
📌Uzun yıllar tek parti döneminin baskıcı atmosferinde yaşayan Sabahattin Ali'nin böyle bir eser kaleme alması tesadüf değildir. İktidarın kendi meşruiyetini sağlamak için başvurduğu birçok yöntemi bu masalında keskin biçimde eleştirmiştir.
📌Sırça Köşk'te Sabahattin Ali özlemini duyduğu bir düzenin özelliklerini ortaya koymaya çalışmıştır.