Büyük münekkid: Orhan Şaik Gökyay
Ömrünün yetmiş senesini öğretmen olarak geçiren Orhan Şaik Gökyay, kaleme aldığı eserler ve Dede Korkut, Katip Çelebi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Hayatını öğrenmek, yazmak ve öğretmek sütunları üzerine bina eden Gökyay, öğrencileri ile ömrü boyunca irtibatını koparmamış bu zaman zarfı içerisinde aşılamayacak, hacimli eserler kaleme almıştır.
Giriş Tarihi: 16.07.2022
15:57
Güncelleme Tarihi: 16.07.2022
18:01
◾ İki ay sonra yine tercüme edilmek üzere Almanca bir makale vermesinden anladım ki, hoca tercümemi beğenmiş! Almancayı öğrenmeye öyle başladım. Sonra Ahmed Paşa Divanı, sonra Kutubname. İkisi de yazma. Tez olarak bir Arap şairinin divanını çalıştım. İsmail Saib (Sencer) Efendi'ye, Şerafettin Yaltkaya'ya taşınıp durdum. Arapçayı da böyle öğrenmeye başladım. Diğer arkadaşlarım da öyle. Bizi böyle yetiştirdi. Sonradan bazı sözler çıktı: Köprülü talebelerini istismar etti, onları çalıştırdı, kendi adıyla kitap yazdı filan. Çocuklar, ben onun istismar ettiklerinden, yani yetiştirdiklerinden biriyim. Keşke daha çok istismar etseydi… Köprülü'nün eserleri arasında, kütüphanesinin görünmez bir köşesinde ben de varım. Daha açık, herkesin anlayacağı şekilde söyleyeyim: Ben onun eserlerinden biriyim."
Orhan Şaik Gökyay - Bu Vatan Kimin
Bu vatan toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır, Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp köpüren ırmaklarından, Hudutlarda gaza bayraklarından Alnına ışıklar vuranlarındır
Ardına bakmadan yollara düşen, Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan, Huduttan hududa yol bulup koşan, Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine Göğsünden vurulup tam ercesine, Bir gül bahçesine girercesine Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan, Nehirler gazidir, dağlar kahraman, Her taşı yakut olan bu vatan Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil, Bu sevgi bir kuru ifade değil, Sencileyin hasmı rüyada değil, Topun namlusundan görenlerindir.