Cemil Meriç ünlü edebiyatçıları nasıl eleştirdi?
Cemil Meriç için kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır. Balzac'ı edebiyatta ilk isim olarak kabul eder. Türk ve dünya edebiyatındaki birçok yazarı takip etmiş, ilgi duydukları hakkında yazılar yazmıştır. O, gerektiğinde ele aldığı edebiyatçıları acımasızca da eleştirmiştir. İşte, Cemil Meriç'in kaleminde yer alan o isimler…
Giriş Tarihi: 29.05.2019
14:49
Güncelleme Tarihi: 13.06.2021
12:41
Cemil Meriç Jurnal'inde Namık Kemal, Hugo karşılaştırmasını şu cümlelerle yapar: "Bir Hugo'yu düşünün, bir Namık Kemal'i. Birincisi bir Amerikan işadamı kadar metodik; altmış katlı bir abide, eseri. Abideyi altmış yılda tamamlıyor. Gözlerini eserinden ayırmayan usta bir mimar. İlhama iltifat ettiği yok. Her gün okuyor, her gün yazıyor. Arkadaşları da öyle. Hepsi ciddî, hepsi yüklendiği sorumluluğun farkında. Namık Kemal bir meteor gibi."
İlk pozitivistimiz Beşir Fuat'ın Victor Hogu'yu Emile Zola sayesinde tanıdığını yazar. Cemil Meriç, bir yazısında da Hugo'yu Zola ile karşılaştırır. Ona göre Beşir Fuat, genç olduğundan Hugo'yu anlayamamıştır.
Franz Kafka (3 Temmuz 1883 – 3 Haziran 1924)
Modern edebiyatın özgün yazarlarından olan Franz Kafka, eserlerini Almanca yazan bir Yahudi'dir. Suç, özgürlük, yabancılaşma ve kişisel beklentileri işlediği eserleri yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayınlanır. Kafka'nın en tanınmış eserlerinden olan Şato, 1922 yılında yazılır, 1926'da yayınlanır.
Kafka'nın dünyasını metafizik bir dünya olarak değerlendiren Cemil Meriç'e göre Kafka'nın hikâyeleri birer alegoridir. Onun eserlerinde, görünen dünyadan görünmeyen dünyaya geçeceksiniz… Şato ile ilgili değerlendirmesi de şöyledir: "Kafka'nın Şato'su da birer fantastik hikâye. Hepsinde de ağır basan: düşünce ve serüven. Aşk yok."
Henry Miller (26 Aralık 1891 – 7 Haziran 1980)
Eserlerini felsefe ve mistizmi karıştırarak yazan Amerikalı yazar Henry Miller çağdaş dünyayı şiddetle suçlayıp hayatındaki gerçekleri yeniden kurgulayarak kitaplarına aktarır.
Miller, Yunanistan'a giderken, vapurda Türk ve Yunan iki gençle tanışmıştır. Bu tanışmada aradığı duyguları bulan Miller, dünyadan kaybolduğunu sandığı insanca duygulara kavuşmaktan mutlu olmuştur. Ancak o, bazı Batılı aydınlar gibi Türk'e ve Türkiye'ye önyargılıdır: "Yunanistan'ı görmeden âşık oluyor Yunanlılara. Türk talebeye gelince 'Hiç hoşlanmadım ondan diyor', en kötü taraftarıyla Amerikan kafası. Hayat yokmuş Türkiye'de. Ne zaman olacak? diye sordum. Ne zaman biz de Amerika gibi, Almanya gibi olursak dedi. Hayatı hayat yapan madde idi, makine idi, ona göre."