Arama

Dünya edebiyatına getirdikleriyle öncü olmayı başaran 10 edebi eser

Her şeyin bir ilki vardır. Ölümünden yıllarca sonra bile korku ve polisiye edebiyatını şekillendirmeye devam eden, Edgar Allan Poe'nun alanında bir öncü olduğunu biliyor muydunuz? Ya da "okur" olacak kişinin mutlaka okuyacağı kitaplar arasında yer alan Don Kişot'un ilk modern roman olduğunu? Dünya edebiyatına getirdikleriyle öncü olmayı başaran 10 edebi eseri derledik.

  • 6
  • 10
Kelile ve Dimne - Beydaba
Kelile ve Dimne - Beydaba

Bilinen ilk fabl örneği: Beydaba / Kelile ve Dimme

Evvel zamanda bir baba yaşlanınca üç oğlunu karşısına almış ve onlara şu öğütte bulunmuş: "Oğullarım!" demiş. "Âdemoğlu dünyada üç şeyin peşinden koşar: Geçim, mevki ve ahiret hazırlığı... İşte bu üç şeyi elde etmek için dört yol vardır: Birincisi parayı en güzel yoldan kazanmak, ikincisi kazanılan şeyi güzelce korumak, üçüncüsü onu meyvelendirmek, dördüncüsü ise onu yaşamaya yarayacak, akrabayı ve arkadaşları sevindirecek biçimde harcamak ve böyle kazanılan şeyden ahirette de faydalanmak…"

İşte Beydeba'nın şu ibretli sözlerini okuyanlarımız bu satırları bir yerlere kaydetsinler, hatta nakışlayıp süsleyip duvarlarına assınlar. Bakın, hiç eskimemiş, asırlardır ayakta duruyor ve tazeliğini koruyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 7
  • 10
Oronooko - Aphra Behn
Oronooko - Aphra Behn

Dünyadaki ilk kadın romancı: Aphra Behn

Bu kitap, İngiliz edebiyatının 'ekmeğini yazarak kazanan' ilk kadın yazarı Aphra Behn'e ait. "Oroonoko, Jean-Jacques Rousseau'nun yaygınlaştırdığı 'soylu vahşi' temasını işler. Genç kızın dedesi, gençlerin birleşmelerini engeller, kızı köle olarak sömürgecilere satar. Derken, Oroonoko da köle tüccarlarının eline düşer. Tutsak yaşamaya katlanamayan Oroonoko'nun önderliğinde, köleler efendilerine karşı başkaldırırlar...

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 8
  • 10
Gılgamış Destanı - Kolektif
Gılgamış Destanı - Kolektif

Dünyada bilinen en eski destan: Gılgamış Destanı

Yaşam sevgisi, yiğitlik gibi konuların işlendiği bu destan, diğer destanlar gibi insanoğlunun ölümsüzlük arayışının kanıtlarından biridir. Gılgamış Destanı, insanoğlunun ilk yazınsal ürünü, ilk başyapıtıdır.

Gılgamış Destanı'nın yazıldığı tahmin edilen zamanlarda ağaçlara, suya, ateşe, canlılara kısacası doğaya ayrı bir saygı duyulurdu. Ağaçların konuşabilme yetilerinin olduğuna inanılan kadim zamanlarda kutsal sayılan ağaçlar da vardır. Birçok mitolojide benzer hikâyelerin işlenmesi de dikkat çekicidir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 9
  • 10
Masallar - Aisopos
Masallar - Aisopos

Bilinen ilk masal anlatıcısı: Aisopos(Ezop) / Ezop Masalları

Aisopos , yoksul bir ailenin çocuğu olduğuna inanılan Aisopos bilinmeyen bir nedenle esir düşüp köle tüccarları tarafından satılmıştır. Zekâsı ve mizah yeteneği ile sahibinin takdirini kazanmış, söylediği masallar sayesinde özgürlüğünü kazanmıştır. Edebiyat eserlerinin genellikle manzum olarak verildiği bir dönemde bu masallar nesir olarak söylenmiştir. Aisopos masallarını ilk kez derleyip kitaplaştıran, İskenderiye Kütüphanesi'nin kurucusu Atinalı filozof Dimitrios Falireas'dır.

Bu eserden geriye hiçbir iz kalmamıştır. En meşhur ardılı ise La Fontaine'dir, 12 kitapta topladığı 238 masaldan 124'ünde büyük oranda Aisopos'tan esinlenmiştir. Delphoi kehanetlerini sahtekârlık olarak niteleyen Aisopos, rahiplerin iftirasına uğramış, hırsızlıkla suçlanarak ölüme mahkûm edilmiştir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

  • 10
  • 10
Otranto Şatosu - Horace Walpole
Otranto Şatosu - Horace Walpole

İlk Gotik roman: Horace Walpole / Otranto Şatosu

"Gotik" terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764'te kendi özel basımevinde hazırladığı Otranto Şatosu'nun toplumda nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitabı XVI. yüzyıldan kalma İtalyanca eski bir el yazmasının çevirisi olarak sundu. İlk baskının kapağında "Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrio'nun yazdığı İtalyanca aslından William Marshal tarafından çevrilmiştir" ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar.

Şöyle der Walpole bir mektubunda: "Uyandığımda o düşten anımsadığım tek şey, kendimi bir Orta Çağ şatosunda görmemdi (benim gibi kafası Gotik hikâyelerle dolu biri için bu mekân çok doğal sayılır); hayli yüksek bir merdivenin en tepesinde, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir zırhlı el gördüm. O akşam oturdum ve ne söyleyeceğimi, ne anlatacağımı bilmeden yazmaya koyuldum. Yazdıkça hikâye gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası kendimi öylesine kaptırdım ki, kitabı iki aydan kısa sürede bitirdim."

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN