Edebiyatımızın mutlaka okunması gereken eserlerinden 20 eşsiz alıntı
Okumayı seven her kesimin hayatında iz bırakmış bir kitap mutlaka vardır. Ya anlatılan hikaye etkilemiştir ya da kendimizden bir parça bulmuşuzdur satırlarda. Türk edebiyatının uçsuz bucaksız sözcük denizinde hissettirdikleri duygularla kaybolmamızı, derinliklere inmemizi sağlayan, edebiyatımızın mutlaka okunması gereken eserlerinden 20 eşsiz alıntıyı derledik.
Giriş Tarihi: 16.05.2020
15:20
Güncelleme Tarihi: 13.08.2020
07:12
Kubbeler - Arif Nihat Asya
"Dün başlar seferber, eller seferber; Kurşun eritildi, mermer çekildi. Bunlar, bu kubbeler, bu minareler Akçayla olacak işler değildi."
"Tapduk, eşikte ayağına takılanın kim olduğunu sorunca Ana Bacı'dan "Yunus... cevabını almış; Tapduk Emre "Bizim Yunus mu? dediği zaman sevincinden dünyalar Yunus'un olmuş. Ey büyük Yunus, ey yarınların Yunus'u: Bugün burada çevrendeyiz. Belki günde beş vakit geçtiğin yoldayız. Tapduk'un yerinde sen varsın, senin yerinde biz. Bu toplananların kimler olduğunu merak edip sorarsan elbet biri çıkıp "Ahmet, Mehmet, Ârif... diyecektir. "Bizim Ahmet mi, bizim Mehmet mi? dersen ne mutlu bize! Hele "Bizim Ârif mi? deyiverirsen ne mutlu bana!
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayın
Şiirin tepesine bayrak diken Arif Nihat Asya'dan 30 alıntı
Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar
"O gün büsbütün güzeldi. Hiç yaşamamış şeyler gibi güzeldi..."
Tanpınar, kültürümüzü bir "iç âlem medeniyeti"nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan "mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş" insanlar meydana getirmiştir. Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış aydınların "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayın
Hafıza ve hatıranın kıyısında 'Ahmet Hamdi Tanpınar
Reis Bey - Necip Fazıl Kısakürek
"Ön tarafı açılır - kapanır bir mikâp içinde hayatı yakalamak... Kapana kıstırır gibi... Tiyatro budur."
1948'den 1960 yılına kadar geçen sürede tiyatro eseri kaleme almayan Necip Fazıl, 1960 ihtilaliyle girdiği hapiste, üç piyes yazmıştır: Ahşap Konak, Kumandan ve Reis Bey.
Piyesin ana karakteri Reis Bey, bir ağır ceza reisidir. Ömrü otel odalarında geçmiş, yapyalnız ve tuhaf bir adam. Taş kalpli bir kanun tatbikçisi… Onun nazarında merhamet, idamlık bir suçtur ve «cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır.
Günün birinde, annesini öldürdüğü iddiasıyla huzuruna çıkarılan bir gencin idamına karar verir. Artık olaylar çok farklı gelişecek ve Reis Bey'in buz gibi iç dünyası müthiş bir sarsıntıyla yerle bir olacaktır.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayın
Necip Fazıl Kısakürek sözleri
Yaşamak - Cahit Zarifoğlu
"Bir tabut düşün, içinde ben, içimde sen."
Yeni Türkçe'deki hatıra türünün en yetkin örneklerinden biri olan Yaşamak, toplumsal olarak bir ışığa dönüştürmek istediğimiz acıya, bireysel bir dünyada aydınlık sağlamaktadır. Zarifoğlu, çevremizde gelişen olayların gözümüzü yorduğu ve bizim, hayatın bütünsel akışıyla olan bağlarımızı güçlükle koruduğumuz dönemde, o bağlara canlılık veren birkaç şairimizden biridir.
Yaşamak, şiirindeki derinliğin yol açtığı açılım getiren ve şaire ait iç dünyanın zenginliğini gözler önüne seren bir eserdir. Şair, yaşamayı varlık ve oluşun özüne dokunan bir derinlik içinde algıladığı ve arka planındaki hikmetle anlaşarak yaşadığı için, aynı hikmetin onun anlatımında parıldaması pek tabiidir.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayın
Cahit Zarifoğlu'nun hayatına dair bilmeniz gereken 20 ilginç bilgi
Yalnız Seni Arıyorum - Orhan Veli
"Ne etraf, ne havalar, hiçbiri mühim değil.Bana sen kafisin."
O zamanlar ismini söyleyemediği sevgilisi "Nahit Hanım"dı. Hayatta iki varlığı oldu: Şiiri ve sevdası. Şiirleri okurlarının ezberinde... Sevgisine gelince, onu, tek büyük aşkı "Nahit Hanım"a vermişti: Bu kitap onun belgesidir. Şiirimizde çığır açmış ustanın aslında nasıl bir gönül ustası olduğunu kanıtlayan mektuplarını okuduğunuzda onu çok daha yakından tanıma fır. Bu eser "İstanbul Türküsü" gibi pek çok şiirini daha iyi anlamamızı sağlar. 36 yıllık ömrüne neler sığdırdığını görecek, onu daha çok sevecek ama belki biraz da üzüleceksiniz. Nereden bakılsa, gizli saklı yaşanmış kırık bir aşk hikâyesine tanık olacaksınız. 64 yıldır çekmecelerde kalmış mektuplar, ince ince akan bir mağara suyu gibi dingin, dupduru ilk kez gün ışığına çıkıyor.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayın
Orhan Veli'nin bestelenen şiirleri