Edmondo de Amicis’in Gözünden İstanbul
Seyyahlar sosyal tarihi aydınlatacak eserler kaleme alırlar. Bir seyahatnameden dönemin şartlarını ve sosyal koşulları öğreniriz. Çocuk Kalbi'nin yazarı olarak bilinen Edmondo de Amicis, 1874'te "dünyanın en güzel şehri" olarak tarif ettiği İstanbul'a seyahat eder. Bu ziyaret sırasında kaleme aldığı seyahatnamesi ise Avrupa'da epey büyük bir şöhrete kavuşur. Peki bu seyahatnamenin özelliği nedir? Edmondo de Amicis kimdir? Edmondo de Amicis, eserleri, sözleri, seyahatname, hakkında, istanbul, kitapları, alıntılar, eski istanbul, eski istanbul...
Giriş Tarihi: 01.01.2022
01:43
Güncelleme Tarihi: 01.01.2022
01:46
📌 "Yolcu yüklü bir vapurla Üsküdar'a giderken, arkadaşımla ben, bu sahilin mi, yoksa Haliç'in iki sahilinin mi daha güzel olduğu hususunda münakaşa ediyorduk. Fakat Üsküdar beni deniz tarafından yaklaşanla alay ediyormuş gibi görünen akla gelmez manzara değişiklikleriyle cezbediyordu. Marmara denizinden bakınca, bir tepenin üstüne yayılmış büyük bir köyden başka bir şey değil. Haliç'ten bakınca, şehir gibi görünüyor."
Üsküdar'da Bir Attar Dükkânı kitabından alıntılar
📌 Üsküdar'da çınar altında oturan erkekler.
📌 "İstanbul'un her tarafında, kahve, çok şekerli olarak hazır bulundurulur ve bir bardak suyla getirilir. Türkler fincanı ağızlarına götürmeden evvel suyu içerler. Duvarlardan birine küçük bir ayna asılmıştı, aynanın yanında ustura dolu raf gibi bir şey vardı, çünkü Türk kahvelerinin çoğu aynı zamanda berber dükkânıdır ve kahvecinin hem dişçi hem cerrah olduğu ve öteki müşteriler kahvelerini yudumlarken kurbanlarına onların yanında işkence ettiği görülmemiş şeylerden değildir. Karşı duvara başka bir raf asılmıştı, bunun da içinde yılan gibi kıvrılıp bükülmüş uzun hortumlu billûr nargilelerle kiraz ağacından yapılmış toprak lüleli çubuklar vardı. Nargile içerek hayale dalmış beş Türk peykenin üstüne oturmuştu, sırtını duvara dayamış, ağzında çubuk olan diğer üçü arkalıksız alçak hasır sandalyelere yan yana çömelmiş kapının önüne yerleşmişlerdi; kahveci çırağı bir aynanın önünde, deve kılından yapılmış bir harmaniye giymiş iri bir dervişin kafasını tıraş ediyordu."
Yahya Kemal'in şiirlerinde İstanbul
📌 İstanbul'da ahalinin toplandığı bir kahvehane.
📌 "Kayık hakikaten suları yaran en hoş vasıtadır. Gondoldan daha uzun, fakat daha dar ve daha incedir; oymalı, boyalı, yaldızlıdır; ne dümeni vardır ne de oturma yeri, sadece başla omuzlar dışarıda kalacak şekilde bir minderin veya bir halının üzerine oturulur. Kayığın iki ucu her istikamete gidebilecek surette birbirinin aynıdır, en ufak bir harekette sallanır, sahilden yaydan fırlamış ok gibi uzaklaşır, suyun yüzünde kırlangıç gibi uçar, her tarafta dolaşır ve renklerini suya aksettirerek kovalanan bir yunus balığı gibi kayıp gider. Kürekçilerimiz kırmızı fesli, mavi mintanlı, beyaz bol şalvarlı, bacakları ve kolları çıplak, iki genç yakışıklı Türk; yirmi yaşında, kara yağız, temiz, neşeli, gözü pek, her kürekte kayığı bir boy ileri götüren iki pehlivandı. Öteki kayıklar yanı başımızdan öyle süratli geçiyordu ki, onları ancak kaşla göz arasında görebiliyorduk. Ördek sürüleri de geçiyordu; kuşlar başımızın üstünde döne döne uçuyordu."
Farkında mısınız? - İstanbul'un orta noktasına götürüyoruz!