Ekrem Hakkı Ayverdi'nin "Osmanlı Mimarisi" eserinden alıntılar
Tarihin arka sayfalarında kalmış harikulade eserlerin ardındaki derin ilmi ortaya çıkaran aydın Ekrem Hakkı Ayverdi, "Osmanlı Mimarisi" eseri ile imparatorluğun ana imar kaidelerini gözler önüne serer. Ayrıca içerisinde pek çok Osmanlı yapısına dair bilgiler barındıran bu nadide eserle başka yerde bulamayacağımız önemli detayları bizlere aktarır.
Giriş Tarihi: 12.05.2022
17:21
BURSA'DA YEŞİL MEDRESE
"Osmanlı devrinde medreseler umûmiyet üzere tek katlıdır. Bu Yeşil Medrese çift kat olarak yapılmaya başlanmış, hattâ vakfiyesine 30 talebe için kaydı konduğuna göre, 30 höcre tasavvur edilmiş demekdir. Fakat Yeşil Câmi ve Dimetoka Câmii bahislerinde anlatıldığı üzere Çelebi Sultan Mehmed'in vefât etmesiyle üst kat yapılamadan kalmışdır. İki kat düşünüldüğü için alt katın yüksek düşmemesi lâzım gelirdi; bunun için de odalar kubbe yerine daha alçak olan tonozla örtülmüş, iki kata göre yüksek tutulan açık eyvanlı dershânenin yarısı sipsivri, boşlukta kalan bir vaziyet almışdır."
Ekrem Hakkı Ayverdi
Mimarimizde geleneksel izler taşıyan 5 tarihi konak
Osmanlılar diğer İslâm milletlerinden başka türlü ve mânâsına daha uygun câmîler yapmışlardır.Ammâ o merhaleye varmak için bir asırdan fazla çabalamışlardır; hem de ilk yapıları Orhan Câmiinde, varılması gaye olan tarz-ı hâllerin hemen hepsini keşfetdikleri hâlde. Ondan sonra hârici âmiller, ihtişam ve süs hevesleri yoldan saptırmış ve Fâtih Câmiini beklemek lâzım gelmişdir."
Ekrem Hakkı Ayverdi
Mimar Sinan'ın 3 eseri
"2.5 asırlık devirde birbirine değişmez bir isâbetle oturmayan unsur minârelerdir; aralarında hârikulâde olanlar vardır; ammâ bunu sağa, sola mı, yerden başlama mı, duvar üstüne mi konacakdır? Esas binâ'ya göre hadleri, kâmedleri ne olacakdır? Bunlar nihâî cevâbını bulmamışdır. Bunu bu devirde yapılan Üç Şerefeli'nin emsâli dünyâda bulunmayan minârelerine rağmen söylüyoruz. Çünkü onlar, binâyı ezecek dehşetde, çeki taşı büyüklüğünde birer pırlantadır. Minâre alnı secdeye varacak mü'minleri dâvet eder; vazifesi oraya kadardır. Asıl olan secdegâhdır; müezzin, imamı bastıramaz; minâre de câmii ezmemelidir."
Ekrem Hakkı Ayverdi
Merhametin kuş evleriyle vücut bulduğu 8 mimari yapı
İSTANBUL'DA FÂTİH CÂMİ
"Bir Bursa, bir Edirne tarzı vardır; bir de İstanbul Fâtih Câmiinin ilk yapısı. İstanbul'un ve sonra devletin bütün topraklarında yapılanların anası olmuşdur. Artık, o üç bu'da şâmil iç sahnın yekpâreliği, hâricin, dâhilin karşılıklı birbirine ayna olması, umûmî nisbetler, dolu ve boşlukların uygunluğu, satıh satıh, kademe kademe yükselmeler, beden duvarının kubbeye göre tutulması, Osmanlı mîmârîsinde süzülmüş, tortudan arınmış naslar gibi olacaktır. İstanbul'dakilerin hepsi de, Afyon'un Gedik Ahmed Paşa'sı, Amasya'nın, Edirne'nin Bâyezid'i, Selimiye'si, Üsküb'ün Mustafa Paşa'sı, hep bu usûle uymuşdur; öyle kalmışdır. Câmi büyük bir manzûmenin merkezidir. 108500 metrkare üzerine yapılan bu mîmârî toplulukda, her unsuru son derece güzel tevzî edilmiş olan manzûmede, bir büyük câmi, 16 medrese, bir şifâhâne, bir tâbhâne, ilk mekteb, kütübhâne, muvakkıthâne, imâret ve kervansaray vardır."
Ekrem Hakkı Ayverdi
Sıra dışı mimarileriyle göz kamaştıran camiler
Hacı Bayramı Veli Camii
"Hacı Bayram Câmii Ankara Kalesi'nin bir surunun hemen kenarma yapıldığı için, Karaoğlan'dan gelip Sur îçi'nden Dış Kapı'ya doğru inen yolu hem kesmemek, hem de binâyı küçültmemek için, birinci kat yolun üstüne taşırılmış ve altdan kemerli ve revaklı bir geçid yapılmışdır. Bu tarz umûmiyet itibariyle aynı zamanda binâya büyük bir hareket sağlamakdadır. Ahşab câmiin bir ev gibi sıcak hâli, ona değişik bir mânâ vermekdedir; âbidevi olmaktan ziyâde mûnislik. Tabiî çok direkli câmiler sahnın vahdetini silip götürdüğü için, aynı tasnife giremez. Çatılı Ankara câmîleri, bir ikisi hâriç, hep direksizdir. Dış manzaraları bir eve benzer. Yapıları kerpiçtendir. Fakat içerideki güzel tezyînât ve tatlılık insanı sarar. Hacı Bayram Câmii ise, dâhili letâfetinden başka, sırlı tuğla ile yapılmış, hareketli köşeler, çatı dalgalanmaları, dolu ve boşluk nisbetleri ile ayrıca hârîcî bir güzel manzaraya sâhiptir. Gayet hoş bir ahşap oyma minberi, bütün Ankara câmîlerinde olduğu gibi tavana kadar dayanan müzeyyen alçı mihrab, Ankara'dakilerin hep birbirine benzer mihrablarmın en gösterişli ve güzelidir. Bu câmiin bilhassa büyük tavanın göbeği, mahfilindeki tavan tezyînâtı son derece câzibdir. Câmiin XVIII. asırda tâmîr geçirdiği kitâbelerinden öğrenilmekdedir. Bir de 1930 sıralarında yapılan büyük tâmirde, kemerleri pencerelerle kapatılarak, geçid sâhası câmie ilâve olunmuş, 1969- 1976 senelerinde de şimâl tarafına oldukça büyük bir kısım eklenerek harîm daha da büyütülmüşdür. Câmiin bodrumunda Hacı Bayram Velî'nin ve üç halîfesinin çilehâneleri vardır. Türbe câmiden sonra inşâ edilmişdir, Ön cebhesi mermerdir. Nefîs kapısı Etnografya Müzesi'ndedir. Kalemleri çok güzeldir."
Ekrem Hakkı Ayverdi
İslam uygarlığında mimari eserlerin ağırlığını taşıyan kemerler