İlber Ortaylı’dan tarihin muhtasarı: Gelenekten geleceğe
Günümüz tarihçilerinin en derin bilgi ve birikime sahip araştırmacılarının başında gelen İlber Ortaylı'nın farklı konulardaki yazılarını derlediği, yazar ve entellektüel camiaya bir tartışma konusu sunduğu bir eser olarak 'Gelenekten Geleceğe' kitabı, okuyucuyu daha önce bilgi sahibi olmadığı alanlarda söz sahibi yapıyor. Sorunları ele alırken tarihsel kökenlerine eğilmeye ve tarihsel evrime dikkat eden Ortaylı, insanın geçmişini değerlendirerek, geleceğini ona göre yönlendirmesi fikrini okuyucuya aşılıyor.
Giriş Tarihi: 31.05.2022
13:07
Güncelleme Tarihi: 05.06.2022
17:17
"Şiirin güzelliği, yaşamın gizeminin açıklanması ne olursa olsun çekici gelir insanoğluna ve toplumlar akıllı üyelerine saygı duyarlar. İster bugünün ordinaryüsleri, ister tarih öncesi çağların büyücüleri olsunlar, bilim adamları grubunun saygınlığı, bu insani duygu ve zaaf kadar eskidir. Zeka ve sanatçı yaratısı, bu beceriye sahip olmayanları büyüleyegelmiştir."
İlber Ortaylı
Sezai Karakoç'un kaleminden alıntılarla "İslam"
"Osmanlı bilginleri gördükleri saygıya oranla, çağlarının bilimini, Yeniçağ dünyasının uyanışını toplumlarına getirememişlerdir. Ama onlardan böyle bir gayret ve beceri isteyen de olmamıştır. Osmanlı bilginleri, yaşadıkları toplumdaki bürokratik sistemin ve ideolojinin sürmesini sağlayacak bilgiyi öğretmek ve danışma görevini yerine getirmekle yükümlüydüler, Ulema bunu yapmıştır."
İlber Ortaylı
Medeniyetimizi besleyen kaynak: Tercüme-i Kitab-ı Coğrafya
"Üniversiteli, üniversiteden kaçmağa başladı. Bütün üniversite öğretim üyelerinin özel sektöre geçmesi veya dış ülkelere çalışmağa gitmesi, toplumun kendini yeniden üretme yeteneğini kaybetmesi demektir. Üniversitenin tek denetleyicisi, geniş anlamıyla toplumdur. Toplum üniversiteden beklediğini bulamaz, mezununa iş vermez, üniversiteye danışmazsa o kurum kendini yenileme hareketine ister istemez girişir. Oysa görünüşte devlet kurumları üniversiteden danışman istiyor, özel sektör onlardan yararlanıyor, yargı organları hukuk fakültelerinin bilimsel içtihatlarına başvuruyor, Siyasiler onları aralarına almak istiyorlar. O halde üniversitenin yeniden düzenlenmesini de üniversitelilere bırakmak gerekir."
İlber Ortaylı
İmam Şafii Divanı'ndan inciler
"Türkiye'de dilin ve kullanılan yazının bir sorun haline gelişi ve bu soruna bilinçlice el atma süreci hepimizin bildiği gibi 19. yüzyılın ilk yarısında Tanzimat devrinde başlar. Dil ve yazı üzerindeki değiştirme çabalarının bu dönemde açığa çıkışı ve böyle bir sorunun kültürel yaşama getirilmesi başlıca iki nedene dayanır: Birincisi, Osmanlı İmparatorluğu modernleşmekte ve merkezileşmektedir. Merkeziyetçi bir devlet güçlü, geniş bir bürokratik örgüt demektir."
İlber Ortaylı
İsmet Özel'in Bakanlar ve Görenler kitabından altı çizili cümleler