İstanbul şairi Nedim'in biyografi ve eserleri
"Lale Devri'nin bülbülü" olarak nitelendirilen Nedim, şarkı türünün gelişmesine önemli katkıları olan bir şairdi. Şiirleri değilse bile nasıl öldüğü hakkındaki söylentiler dillerde dolaştı. İstanbul Türkçesinin ilk söz ustalarındandı. Şiirlerinde Osmanlı yaşama üslubunun ince estetik yapısını bulduğumuz Nedim'in ölüm yıl dönümünde biyografi ve alıntılarını derledik.
Giriş Tarihi: 30.10.2019
09:11
Güncelleme Tarihi: 09.03.2022
15:54
İstanbul şairi Nedim'in "Nedîmane" tarzı
Nedim, "Nedîmane " denilen yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın esasını söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve şuh eda oluşturur. Kendisi de bir gazelinde, "Ma'lûmdur benim sühanım mahlas istemez / Fark eyler anı şehrimizin nüktedanları" diyerek üslûp sahibi bir şair olduğunu ifade etmiştir.
Nedim'in asıl kudreti dili kullanmadaki ustalığındadır. Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçiliği onu çağdaşlarından ayırır. Kafiye, redif ve vezinde başarılıdır. Ara sıra Türkçe kelime ve eklerle yaptığı kafiyelerdeki âhenk ve tabiilik daha önceki şairlerde az rastlanan bir husustur.
Nedim aruzun musikisini yakalayan ve şiirinde adeta bir ahenk unsuru olarak kullanan divan şairlerinden biridir. Şiirlerinin bestelenmeye elverişli bir yapısı vardır. Onun için şairin yaşadığı dönemden başlayarak musammatları ve gazelleri bestelenmiştir. Enfî Hasan Ağa , Nedîm'in şiirlerine beste yapan bestekârlardan biridir. Musahipzâde Celâl'in Lâle Devri Opereti için bestelenen yirmi sekiz şiir de bunlardandır.
Nedim'e asıl şöhretini kazandıran eseri "Nedim Divanı"
Nedim'e asıl şöhretini kazandıran eseri, divanıdır. Nedim Divanı'nın bilinen en eski tarihli nüshası, 1149 yılında istinsah edildiği tahmin edilen ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Y.13 numarada kayıtlı olan nüshadır. Nedim Divanı'nın yurtiçi ve yurtdışındaki kütüphanelerde kırk beş kadar yazma nüshası var.
Nedim Divanı'nın bilinen bütün nüshaları değerlendirilerek hazırlanan son baskıda; 43 kaside, 89 kıta, 3 mesnevi, 1 terkib-bent, 1 terci-bent, 2 mütekerrir müseddes, 1 tardiyye, 5 tahmis, 1 muhammes, 33 murabba, 2 koşma, 166 gazel, 2 müstezad, 11 rubai ve 23 müfred ve matla var. Ayrıca Nedîm Divanı'nda 5 Arapça, 39 Farsça şiir yer alıyor.
İstanbul şairi Nedim'in diğer eserleri
Sahaifü'l-Ahbar
Lale Devri'nde oluşturulan tercüme heyetlerinde görev alan Nedim, Müneccimbaşı Ahmet Âşıkî 'nin Camiü'd-Düvel adlı Arapça eserini Türkçe'ye çevirerek Sahaifü'l-Ahbar adını vermişti. Nedim'in on yılda tamamlayarak (1720-1730) İbrahim Paşa'ya sunduğu bu çeviri, 1285 yılında İstanbul'da basılmıştır.
Aynî Tarihi
Bedrettin Mahmut bin Ahmet (ö.1451) tarafından yazılan Ikdu'l-Cüman fi Tarihi Ehli'z-Zaman adlı yirmi dört ciltlik İslam tarihi, Nedim'in de içinde bulunduğu tercüme heyetince çevrilmişti. Fakat Nedim'in mütercimler arasında yer aldığı bilindiği halde hangi bölüm veya kısımları tercüme ettiği henüz bilinmemekte.
Nedim'in bunlardan başka, Şehit Ali Paşa'ya yazdığı bir dilekçesi , İzzet Ali Paşa'nın şaka yollu mektubuna mensur cevabı, Safayî Tezkiresi'ne Takriz'i ve Münşeat-ı Aziziye'de yer alan ve kime yazıldığı belli olmayan bir mektubu var.
Şairlerde az rastlanan özellik
Kafiye, redif ve vezin kullanımındaki başarısı, şiirlerinde ritmik akışkanlığın sağlanmasında etkili oldu. Redif ve kafiye kullanımında geleneğe bağlı olan şairin ara sıra Türkçe kelime ve eklerle yaptığı kafiyelerdeki doğallık, daha önceki şairlerde az rastlanan bir özellikti.
Nedim tarzı, eski şiirde yenilik olarak kabul edilirken, onun eski mazmunları yeni tarz söyleyişine de Abdülbaki Gölpınarlı "Nedimleştirme" adını verir. Nedimâne üslubu, konuşma diline ait deyişlerle yüklü, külfetsiz açık bir söyleyişe dayanan mahallî (folklorik) üslup; el değmemiş düşünceler ve kendine has yaratıcılıkla diğerlerinde farklı söyleme üslubu, gerçekçi, müstehcenliğe yakın açık söyleyiş, ses ve ahenge önem veren, tasannudan uzak, nükteli, açık ve zarif söyleyiş şeklinde gruplandırıldığını görmek mümkün.
Nedimâne denilen tarzın önemli özelliklerinden bir diğeri, yerlilik merakıdır. Nedim, divan şiirinde Necati'yle belirginleşen, Baki ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallileşme deneyiminin on sekizinci yüzyıldaki en büyük temsilcisiydi.
İstanbul hayatından sahneler
Onun, şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülür.
Bilindiği gibi on sekizinci yüzyılda halk ve divan şiiri arasında kısmen bir yakınlık söz konusuydu. Divanlarda heceyle yazılmış şiirler yer aldığı gibi, halk şairlerinin de divan şiirinin estetik ve hayal dünyasına yakın şiirler söyledikleri bilinir. Nedim'in;
"Sevdiğim cemâlin çünkim göremem Tutasın cihânı Sikender gibi Çıkmasın hayâlin dil-i şeydâdan Şevket ile dünyâ dola hünkârım Hâk-i pâye çünki yüzler süremem Kapına Ferîdûn bir çâker gibi Alayım peyâmın bâd-ı sabâdan Her ne emredersen n'ola hünkârım"
dörtlükleriyle başlayan koşmaları, yerlilik arzusunun en somut göstergelerindendi.