Hz. İbrahim kıssası üzerinden 'korku' felsefesi
Varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinden Kierkegaard, Hz. İbrahim'in kıssası üzerinden "korku" kavramını temellendirdi. Korkuyu varoluşçu felsefe ve özgürlük bağlamında açıklayan Kierkegaard'ın düşüncelerini, felsefesini ve korku kavramının İslamiyet'teki yerini siz Fikriyat okurları için incelemeye tabi tuttuk.
Giriş Tarihi: 23.12.2019
17:21
Güncelleme Tarihi: 23.12.2019
18:34
Korku ve Titreme kitabından alıntılar
"İbrahim inanmıştı ve şüphe etmiyordu. O, akıl olmaz olana inanmıştı ve o yaşlı adam inancı uğruna orada, yanında biricik oğluyla doğruldu fakat şüphe etmedi. Kaygıyla sağa sola bakmadı. Herhangi bir ağıt da yakmış değildi. Biliyordu ki onu sınayan İlah'tı. Biliyordu ki bu, ondan istenecek en zor kurbandı ve yine biliyordu ki İlah, dilediğinde hiçbir kurban zor olamazdı. İbrahim inanmamış olsaydı eleminden donuklaşırdı şüphesiz. İlah'ın dileğini yerine getirmeye memur edildiğini anlamaz, buna bir gençlik hülyası der, güler geçerdi fakat o inanmıştı. Demek ki gençti. Hep en iyisi için umut taşıyan dünyadan yaş alır. Hep en kötüsüne hazır olan çabucak çöker ama inanan, daimi bir gençlik sürer. Öyleyse methedilsin bu öykü…"
"Bütün dünya ile çekişmek bir rahatlıktır, ancak kendi kendinle çekişmek korkunçtur..."
"Eğer İbrahim Yaratanı sevmeseydi, o imana sahip olamazdı. Kim iman olmaksızın Yaratanı severse kendisini yansıtır, kim İlah'ı severse İlah'ı yansıtır."
"Ebedî bilincim İlah'a olan aşkımdır ve bu benim için her şeyden daha yücedir"
"İman bir meydan okuma demektir."
"İman insanoğlunun içindeki en yüce tutkudur."
"Zira soylu mizaçlar ancak zorluklardan ilham alırlar."
"İbrahim atalarının diyarını imanla terk etti ve vadedilmiş topraklarda bir yabancı oldu. Geride bir tek şey bıraktı, ve yanına bir tek şey aldı; dünyevi zekasını geride bıraktı, imanını yanına aldı."