Mehmet Akif Ersoy'un vefat etmeden önceki son günleri
"Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın." demişti Mehmet Akif… Bir vatanın kurtuluş mücadelesinde rol oynamış büyük isim… Hakkında pek çok şey merak edildi, yazıldı ve söylendi… Ancak onun en yakınında bulunan birisi vardı ki neşriyatlarda adına hiç rastlanmadı. Üstelik bu kişi son nefesinde Mehmet Akif'in yanındaydı. Mehmet Akif Ersoy'un en yakın arkadaşı Fuad Şemsi İnan, ünlü şairin son günlerini anlatıyor…
Giriş Tarihi: 11.04.2019
10:39
Güncelleme Tarihi: 26.12.2019
15:55
BALTACI ÇİFTLİĞİ MEHMET AKİF’E AÇILDI
"Burhan, herkese telkin ettiği itimadı Üstad'a da telkin etmişti. Akif, fazla olarak onu pek de sevmişti. Burhanediin tebdil-i havanın da fayda vereceğini söyledi. Baltacı Çiftliğinin tam vakti gelmişti. Prens Halim'e keyfiyeti açtım. Prens, Kemal-i memnuıniyetle Baltacı Çiftliğinin Üstad'ın emrine amade olduğunu bildirdi.
Hazret, bu suretle Prens'in gönderdiği hususi otomobille Baltacı'ya kadar gitti, bir hafta orada kalarak tekrar apartmanına geldi. Burhaneddin Bey muayene edip rejimi tayin etti, tekrar aynı suretle çiftiğe döndü. Bu gidiş gelişler üç ay kadar sürdü."
"Akif'in çiftlikte geçirdiği günler, hayatının en asude günleriydi. Koca çiftlik onun malı, bütün müstahdemin ona hizmetkârdı. Ara sıra gülerek: ' Ben bizim kadına, Allah bana sonunda gürlük verecek derdim. İste oldu, oldu!' derdi."
KIŞA DOĞRU İLAÇLARINI ALMAKTA ZORLANDI
"Nihayet kışa doğru bu kadar metanete rağmen artık verilen ilaçları zorla alır oldu. O metin adam –ancak hükm-i ecel diyeceğim- pek tuzlu bulduğu için, o tek çare-i hayatı tehire vesileler çıkarmaya başladı. Beş ay zoraki ömrü temdid edilen o zinde pehlivan vücut, bir hasta bakıcının inayet-i imdadına muhtaç olarak kalkar oturur hale gelmişti."
"Havalar soğudu, ben de yazın oturduğum İstinye'den indim. Mısır Apartmanı'nda bir daire tuttum şimdi çiftlikten geldikçe bana misafir oluyordu."
"İlaçları alamadığı için karnında biriken suyu ameliye ile çekmek icap ediyordu. Bu, bir, iki, üç kere yapılabilecek ve hasta ölecekti. Zâfı vefatından bir ay evvel çok şiddetlenen Hazret, artık bir daha çiftliğe dönemeyecek hale geldi. Ağırlığını duyurmamak için 'havalar soğudu, doktor gitmeni muvafık görmüyor' dedim. Sözümü itirazsız kabul etti. Artık odasından bile dışarı çıkmıyordu; yavaş yavaş eriyor, bütün hayatı gözlerinde toplanarak her gün biraz daha vücuttan düşüyordu."