Mekânın Hafızası: Şehrengizler
Medeniyetin kökleri olan şehirlerin ruhunun mühürlenmesidir şehrengiz. Bu eserler sayesinde Anadolu ve Balkanlar'ın ruhuna dokunabiliyor, mekânın hafızasını teneffüs edebiliyoruz. Tarihi bir vesika olmanın dışında kültürel bir hazine olarak da tebarüz eden şehrengiz türü, edebiyatımızın geniş hacmini de ortaya çıkarır.
Giriş Tarihi: 23.10.2021
20:55
Güncelleme Tarihi: 13.06.2024
15:12
📕 Mesîhî, “Şehr-engîz Der-Medh-i Cüvânân-ı Edirne”
📌 Edebiyatımızda şehrengiz türünün ilk eseri olan kitap, bir tür başlangıcı olması sebebiyle çok ciddi derecede kıymet görür. Şehrengiz; Edirne'nin tarihi, tabii güzelliklerine ve güzellerine odaklanır. Eserin başlangıcında şair dini yükümlülüklerini yerine getiremediği için pişmanlıklarını Hak Teâla'ya arz eder. Mesîhî, Edirne'yi tasvir ettiği bölümde; Padişah ile geldiği şehri, ana hatlarıyla anlatır. Bu bilgiler dönemin sosyolojik tespiti açısından da çok önemlidir.
Mesîhî kimdir? Priştinelidir. Sehî'nin tezkiresinde geçtiğine göre iyi bir eğitim almış ve II. Bayezid döneminde İstanbul'da bulunmuştur.
(X) 🔍 Bilgi Notu: 178 beyitten oluşan şehrengiz, "Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Fe'ûlün" vezni ile kaleme alınmıştır.
Eserden alıntı
➡
"Sâkî şu denlü turdı gice hidmetünde kim İndi sürâhinün kara sular ayağına"
Günümüz Türkçesiyle
(Saki kimin hizmetinde dönüp durdu gece boyu Sürahinin ayaklarına kara sular indi)
➡
"Gördi kim uçmağa döndi dürlü zînetle zemîn Yire uçmak kasdına açdı o dem şeh-per hilâl"
Günümüz Türkçesiyle
(Kim cennete vardı da türlü süslerle yeryüzüne döndü gördü Yere cennet kastına o zaman açtı büyük kanatlarını)
Mehmet Akif Batı'ya nasıl seslendi? Okumak için tıklayın
📔 Zâtî, “Şehr-engîz-i Edirne”
📌 Eser, Adem'in (AS) yaratılışının anlatılması ile başlar. Akabinde bir naat ve II. Bayezid'i öven Zâtî, Edirne'yi tasvir etmeye başlar. Kitap ayrıca şehrengiz türünün ikinci eseri olmasıyla öne çıkar. Edirne'nin doğal güzelliklerini bir ressam edasıyla zikreden şair şehrengizinde, 16. yüzyıl Edirne'si özelinde Rumeli'ye dair ciddi bilgiler verir.
Zâtî kimdir? 1471- 1546'da yılları arasında yaşayan divan şairi. Kaynaklarda adı Bahşi, İvaz ve ya Satı olarak geçer.
(X) 🔍 Bilgi Notu: II. Bayezid'e özel günlerde sunduğu kasidelerle dikkat çeken Zâtî , devrin önde gelen siyasi ve edebi çevreleri ile yakın ilişki içerisinde olmuştur.
Eserden alıntı
➡
"Şehin-şeh Bâyezid ibn-i Mehemmed Mü'ebbed devleti cündi mü'eyyed
İrişdi Edrine şehrine ol mâh O yirün başına gün togdı nâ-gâh"
Günümüz Türkçesiyle
(Şahlar şahı Muhammed oğlu Bayezid Ebedi olsun devleti ebedi olsun ordusu)
(Edirne şehrine geldi o ay O yerin üstüne vakitsiz doğdu)
Hasret, şiirlerde nasıl karşılık buldu? Okumak için tıklayın
📗 Taşlıcalı Dukakin-zâde Yahyâ Bey, “Şehr-engîz-i İstanbul”
📌 Eser 1523-1536 yılları arasında yazılır. Şehrengiz 345 beyit olup mesnevi nazım şekli ile aruzun "Mefâ'îlün/ Mefâ'îlün /Fe'ûlün" kalıbıyla yazılmıştır. Eserde Kanuni ve İbrahim Paşa övülerek İstanbul'un baharı tasvir edilir. Taşlıcalı gibi usta bir şairin 16. yüzyıl İstanbul'unu ve baharını tasvir etmesi araştırmacılar için bulunmaz bir nimettir. İstanbul'un tabii güzelliklerini göstermesi ile öne çıkan eser aynı zamanda dönemin sosyal şartlarının ne denli iyi olduğunu da kanıtlar.
Taşlıcalı Yahyâ kimdir? 1582'de vefat eden hamse isimli eseriyle meşhur olmuş divan şiiri. Bir yeniçeri olmasına rağmen Fenarizade ve Kemalpaşazade'nin sohbet meclislerinde bulunarak devrin ilmi muhitinde bulundu. Şiirleri ile sarayda bir yer edindi.
(X) 🔍 Bilgi Notu: Aslen Arnavut olan Taşlıcalı Yahya, Dukakin namlı tanınmış bir aileye mensup olduğu için Dukakinzâde diye de anılmıştır.
Eserden alıntı
➡
"Âşık oldur ki ışkı ile müdâm Eyleyüp uyhuyı gözine harâm
Seve bir sevr boylı mahbûbı Derd-i ışkınun ola Eyyûbı"
Günümüz Türkçesiyle
(Âşık aşkı ile daima beraber olandır Uykuyu gözüne yasaklayarak)
(Severse servi boylu bir sevgiliyi Aşk derdinin olur Eyyübü)
Şairlerimiz yalnızlığı nasıl betimledi? Okumak için tıklayın
📘 Hayretî, “Şehr-engîz-i Belgrad”
📌 Osmanlı döneminde uzun yıllar askerlerin kışlak olarak kullandıkları Belgrad , Osmanlılara Orta Avrupa'nın kapısını açan mühim bir şehirdir . Belgrad, tarihi ve doğal güzellikler olarak da Avrupa'nın sayılı kentlerindendir. Fetihten sonra Belgrad'a uğrayan Hayretî şehri çok beğenir. İnsanlarını ve şehri eserinde detaylıca tasvir eden şair, dönem araştırmacıları için adeta bir kaynak eser yazar.
Hayretî kimdir? 1534'te vefat eden divan şairi. Yenice, İstanbul, Belgrad ve Üsküp arasında gezgin bir hayat süren Hayretî, gözlemlerini şiirlerine aksettirir.
(X) 🔍 Bilgi Notu: Hayâli, Usûli, Garîbî ile arkadaşlık ilişkisinde olan Hayretî şiirini daima diri tutmasını bilmiştir.
Eserden alıntı
➡
"Taşı lal-i Bedahşân toprağı şan misk ü amberdür Suyı ya Selsebil ırmagıdur ya Âb-ı Kevserdür İçinde âdemi ekser perî yüzli meleklerdür Nazîrin görmedüm yârân bu şehir cennet-âsânun"
Günümüz Türkçesiyle
(taşı badahşan taşı toprağı misk amberdir suyu ya cenetteki Selsebil ırmağı ya kevser suyudur İçindeki insanların çoğu peri yüzlü meleklerdir bakan görmedim dostlar bu şehir cennet gibidir)
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın günlükleri bize ne söyler? Okumak için tıklayın
📙 Üsküplü İshâk Çelebi, “Şehrengîz-i Mahbûbân-ı Vilâyet-i Üsküb”
📌 İshak Çelebi, döneminin önde gelen âlimlerindendir. Üsküplü olmasına rağmen İstanbul'da eğitim alarak Sahn-ı Seman medresesinde müderrislik görevi dahi yapmış büyük bir âlimdir . Doğduğu topraklarına olan bağlılığını bir şehrengiz yazarak gösteren Çelebi, Üsküp'ün doğal güzelliklerini ve bereketli topraklarını şehrengizinde en güzel şekilde gösterir.
Üsküplü İshâk Çelebi kimdir? 1537 yılında vefat eden âlim ve divan şairi. "Selimname " isimli eseri ile Osmanlı tarih yazımında mühim bir noktada durur.
(X) 🔍 Bilgi Notu: 16. yüzyıl Üsküp'ü ulemanın ve üdebanın bolca bulunduğu, Balkanlar için ilmi ve edebi bir muhit olarak tebarüz eder.
Eserden alıntı
➡
"Diyeydün kim behişt olmışdı Üsküb Bahâr ile şu resme zeyn idi hûb"
Günümüz Türkçesiyle
(Diyeydin kim cennet olmuştu Üsküb Bahar ile şu resme süs idi sevgi)
➡
"Bu şehrün gerçi çokdur dil-rübâsı Gönüller sevgüsi cânlar safâsı"
Günümüz Türkçesiyle
(Bu şehrin gerçi çoktur gönül çalanı Gönüller sevgisi canlar sefası)
➡
"Ve lîkin muhtasar çün oldı matlûb Güzîn itdük olardan altı mahbûb"
Günümüz Türkçesiyle
(Ve lakin özetle istenilen bir oldu Seçtik olanlardan altı sevgili)
Bir Edebiyat mahfili olan "Küllük Kahvesi" hakkında okuma yapmak için tıklayın