Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Edebiyat
  • Nurullah Genç Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Nurullah Genç Sözleri ve Alıntıları

Nurullah Genç Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Nurullah Genç Sözleri ve Alıntıları

"Yağmur" şiiriyle ismini geniş kitlelere duyuran Nurullah Genç, geniş imge denizinin içinde sebatkar bir şiir işçisidir. Şiirleri ile genç nesli yakalayabilmiş az sayıdaki modern şairden olan Genç, şiire yüklediği ilahi anlam ve sanatsal dokunuşlar ile öne çıkıyor. Bugüne kadar yazdığı eserler Nurullah Genç sözleri ve Nurullah Genç şiirleri başlıkları ile aratılan şairin en bilinen şiirlerini sizler için derledik.

  • 15
  • 76

Ey Mona Lisa'nın Kıskandığı El

Bu kaçıncı yalnızlık trenlerin ardında

Bin pare olduğum kaçıncı bozgun

Bir gün bu esrarlı hikâye biter

Erzurum garında, banklar üstünde

Kalem bana kızgın, kitaplar kızgın

Hasret katar katar uzayıp gider

İçimde bir figân her düdük sesi

Her vagon efkârlı bir uzun hava

Göçmen kuşlar hâlâ dönmedi geri

Kurumuş, evlerin karanfilleri

Ey Mona Lisa'nınkıskandığı el

Sihrine bir defa dokunmak için

Hep aynı şarkıyı söyleyip durdum

Başımı umutsuz taşlara vurdum

Vermedin bir siyah fotoğrafını

Ya da bir hatıra parmaklarından

Beni bir kaygısız kral mı sandın

Hangi düşmanımın sözüne kandın

Götür, senin olsun bütün ihtişam

Gece mahkûmuna kalır mı akşam

Erzurum garından ayrılıyorum

Banklar mütereddit bakıyor ardım sıra

Abdurrahman Gazi yokuşlarında

Mecnun'la, Kerem'le buluşacağız

Bu çaresiz derdi konuşacağız

Yollar kıvrım kıvrım, çetin ve uzun

Dağlar malihulya, dereler hüzün

Takvimleri görmek istemiyorum

Karanlığa dönmek istemiyorum

Ey Mona Lisa'nınkıskandığı el

Bu kar yığınları cehennemden mi

Bu sokaklar mahşerden mi geliyor

Gürcükapı ihtirası bilmezdi

Altın kalpli zambakların

Filizlendiği Taşmağazalar

İlmek ilmek bileklerine

Geçirmezdi nefret urganlarını

Nerede dadaşın gür bıyıkları

Aziziye neden böyle derbeder

Solan renkler kimin, kaldırımlarda

Ya bu Erzurum Erzurum değil

Ya ben başkasıyım bu Erzurum'da

Ey Mona Lisa'nın kıskandığı el

Belki de o eski sinemalarda

Hâlâ bir çin filmi oynamaktadır

Çifteminareler mum ışığında

Sonsuzluğa geçit aramaktadır

Küskün çinileri Yâkutiye'nin

Yine sessiz sessiz ağlamaktadır

Issızlığa kurşun sıkan tabyalar

Başına karalar bağlamaktadır

Abdurrahman gazi yokuşlarında

Ne Mecnun ve Kerem, Leyla ve Aslı

Ne de Çin filminden kalan görüntü

Alevli bir köpük sadece dünya

Erzurum garına, banklar üstüne

Dönüyorum çıplak ayaklarımla

Yine kuşlar, yine rüzgâr ve yağmur

Zavallı gözlerim kırmızı, mahmur

Unutuyor sevda resimlerini

Ey Mona Lisa'nın kıskandığı el

O eşsiz, ebedî sıladan mahrum

Şarkıları sana bırakıyorum

Nurullah Genç

  • 16
  • 76

Son Bir Karanfil Gibi

Nazlı filiz, esrarlı beddualar evinden

Çıkıyor sahnesine âmâ sarmaşıkların

Kapı aralığında büyüyen yaslı ebrû

Çekiyor bağrındaki zifirî hançerini

Ölümün mihverine yürüyen âşıkların

Yine mi bir yanardağ içinde kalacağım

Şuh bir karanfil midir bulutlardan ansızın

Ölü bir serçe gibi yüreğime dokunan

Ah yine mi sonbahar, sararıp solacağım

Çöllerde yalnız benim şiirimdir okunan

Ey ipek gülüşlerle bahtıma düşen hayal

Sen de mi koyacaksın beni karanlığımda

Yalnızlığım tutuştu alev alev yanımda

Ya bir süreyya gibi parlayıp yurdumda kal

Ya da intiharıma mahkûm olma, kanımda

Gönül kırıklığıdır, yine sessiz, ruhumu

Siyah bir kedi gibi bekliyor, köşelerde

İnerken cihanşümûl aydınlıklara perde

Neden hâlâ tütüyor ocağı gariplerin

Hekim de yakalanır biliyorum, bu derde

Semender, avucuna köz taşır atlıların

Rahminde kıyâmetin muamma ıssızlığı

Ufukları mahkûmdur mecnun karartıların

Nerede o cezbe ki, anlasın martıların

Bir kalbin denizinde çektiği yalnızlığı

Çilekeş ve sitemkâr dualarla beraber

Bir haber bekliyorum ötelerden, bir haber

Yanardağ tohumları yeşeriyor ahımdan

Kapısına divane olduğum her muamma

Son bir karanfil gibi düşüyor günahımdan

Nurullah Genç

  • 17
  • 76

Aşk İpek Bir Karanlıktır

Düşer kirpikleri kınalı bakışlardan

Yedi renkli yağmur damlası gibi

Yıldızlar ki, ıslanmamıştır onlar

Kuğuları aldatılan göllerde

Unutulmuş dünyaları arayan

Bulutlar ki, uslanmamıştır onlar

Aşk ipek bir karanlıktır; gözleri

Işıldar yolların kıvrımlarında

Umutlar ki, paslanmamıştır onlar

Çeker uzakları yakına rüzgâr

Çiçekler, toprakta mutluluk kokar

Gölgelere yaslanmamıştır onlar

Yüreğinde deniz taşıyanların

Destanı okunur kaldırımlarda

Sevdiğine nazlanmamıştır onlar

Nurullah Genç

  • 18
  • 76

Siyah Gözlerine Beni De Götür

Daha dokunmadan kurudu irem

Çöllere bir türlü yağamıyorum

Yeni bir koşunun başlangıcında

Biraz deprem sonrası

Biraz şehir hülyası

Bir kalp yangınından geriye kalan

Siyah gözlerine beni de götür

Artık bu yerlere sığamıyorum

Pembe uçurtmalar yolladığından beri

Sarardı tiryaki menekşeleri

Sonbaharın tozlu kafeslerinde

Sevgi turnaları yakalıyorum

Turnalar gidiyor; ben kalıyorum

Avareyim, asudeyim, yorgunum

Bilmiyorum neden sana vurgunum

Erzurum garında, banklar üstünde

Uyku tutmuyor karanlıkları

Yitik düşlerimi kovalıyorum

Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum

  • 19
  • 76

Bin bir türlü kokuyorsa yaylalar

Siyah gözlerine beni de götür

Baharın koynundan koparıp sana

İpek bir mendile sardığım yüreğimle

Şehzade gülleri gönderiyorum

Umutlar kalıyor; ben gidiyorum

Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini

Kaptanları sorgulayan

Yanından geçen küheylanların

Korku tufanına yakalandığı

Siyah gözlerine beni de götür

Güneş ülkesinden gelen yiğitler

Benzeri olmayan bir dünya kursun

Cellât, ayrılığın boynunu vursun

Usul usul intizarı çürüten

Bu hercai diken, bu çılgın arzu

Sürüklüyor imkânsız muştuların

Eşiğine gönül vadilerini

Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi

Düşüyorum tanyerine

Ya topla yaralı kırlangıçları

Ya da bu vefasız şarkıyı bitir

Özgürlüğe giden tutsaklar gibi

Siyah gözlerine beni de götür

Nurullah Genç

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN