Nurullah Genç Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Nurullah Genç Sözleri ve Alıntıları
"Yağmur" şiiriyle ismini geniş kitlelere duyuran Nurullah Genç, geniş imge denizinin içinde sebatkar bir şiir işçisidir. Şiirleri ile genç nesli yakalayabilmiş az sayıdaki modern şairden olan Genç, şiire yüklediği ilahi anlam ve sanatsal dokunuşlar ile öne çıkıyor. Bugüne kadar yazdığı eserler Nurullah Genç sözleri ve Nurullah Genç şiirleri başlıkları ile aratılan şairin en bilinen şiirlerini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 04.12.2022
16:14
Güncelleme Tarihi: 04.12.2022
17:27
Aşk İpek Bir Karanlıktır
Düşer kirpikleri kınalı bakışlardan
Yedi renkli yağmur damlası gibi
Yıldızlar ki, ıslanmamıştır onlar
Kuğuları aldatılan göllerde
Unutulmuş dünyaları arayan
Bulutlar ki, uslanmamıştır onlar
Aşk ipek bir karanlıktır; gözleri
Işıldar yolların kıvrımlarında
Umutlar ki, paslanmamıştır onlar
Çeker uzakları yakına rüzgâr
Çiçekler, toprakta mutluluk kokar
Gölgelere yaslanmamıştır onlar
Yüreğinde deniz taşıyanların
Destanı okunur kaldırımlarda
Sevdiğine nazlanmamıştır onlar
Nurullah Genç
Siyah Gözlerine Beni De Götür
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
Avareyim, asudeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında, banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
Bin bir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor; ben gidiyorum
Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellât, ayrılığın boynunu vursun
Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken, bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkânsız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür
Nurullah Genç
Mor Gülüşlü Harami Çıkar Dağlar Başına
Umutsuz şarkılarla doldurur kadehini
Ufukta uzun süren bir ağıttır her akşam
Bir anda, güz kokulu yıllar düşer yaşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Bilemez ki, simsiyah bir urgandır ayrılık
Her sonbahar acıyla çeker onu gölgeler
Gururla gitmelidir bu sevda savaşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
En kanlı basamağı isyandır gözlerinin
Kül olunca merdiven, kurur leylâ ağacı
Düşlerini emanet eder arkadaşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Enkazı yine me'yus yıkılan sarayların
Dirilişin tahtını devirir cenazeler
Dost bildiği parmaklar zehir katar aşına
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Tedirgindir örümcek ağında büyüyen gül
Kadife yatağında can çekişir şehzâde
Anlar ki, bu nehirler akıyormuş boşuna
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Kaval sesiyle ölür boynu bükük bir çoban
Nereye baksa ateş, ne yana dönse belâ
Derdini türkü türkü yakar huma kuşuna
Mor gülüşlü harami çıkar dağlar başına
Nurullah Genç