Arama

Sezai Karakoç hatıralarında Necip Fazıl'ı nasıl anlattı?

Sezai Karakoç'un Diriliş dergisinde yayımladığı Hatıralar yazıları, hem kendisinin hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. Hatıralar'ın içerisindeki en önemli isimse şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek'tir. Üstad kendisine "Sevgili Sezai Karakoç'um" diye seslenir. Aralarındaki bağ bir dostluk, bir ideoloji bağıdır. Karakoç, bunların ışığında Necip Fazıl ile nasıl tanıştığını, aralarında geçen konuşmaları ve dargınlığı anlatır. Sezai Karakoç'un hatıralarıyla Necip Fazıl Kısakürek'i 36'ncı ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyoruz…

  • 4
  • 29
Hatıraları ateşten bir azaptı
Hatıraları ateşten bir azaptı

Hatıraları kaleme alırken Karakoç'u üzen, endişelendiren, hatta önemli ölçüde yıpratan ikinci sorun, söz konusu yazıların otobiyografi türüyle iç içe geçmiş olmasından kaynaklanıyordu. Bu durumda o, "çok aziz" gördüğü geçmişine, kendi benliğine, ruhuna ve kalbine dönmek, yaşadığı acıları ve sevinçleri tekrar yaşamak mecburiyetindeydi. Pişmanlıklarını, utançlarını, şaşkınlıklarını, kızgınlıklarını, özlemlerini ister istemez bu hatıralara yansıtacaktı. Karakoç bu deneyimi "ateşten bir azab" olarak değerlendirirdi.

"Geriye dönmek belki kimileri için çok zevkli bir uğraştır. Ama benim için hiç de öyle değil. Baştan beri bir daha yaşamak demek olan hatıraları gözden geçirmek, ateşten bir azab demek benim için. Ama öyle de olsa tecrübelerimizden yararlanacak birkaç kişi çıkacaksa, bu azaba katlanmaya değer…"

  • 5
  • 29
Hatıraları yazmaktan pişmanlık duydu
Hatıraları yazmaktan pişmanlık duydu

Sezai Karakoç, 3 Ağustos 1990 tarihli köşesinde, hatıralarını yazmış olmaktan pişmanlık duyduğunu açık bir şekilde dile getirir. Çünkü özellikle tatsız olayları betimlerken tarifsiz bir keder yaşamaktadır. Yazar yine de anıları vasıtasıyla geçmişin iç yüzünü naklederken genç nesilde taze bir bilinç yaratmanın mümkün olduğunu hatırlayarak teselli olur.

"Bütün bunları yazmaktan bir zevk duyduğumu sanmayınız. Aksine, çok büyük ıstırap duyuyorum. Hatta kimi zaman üzülüyor, 'Nereden başladım bu Hatıralar'a?' diyorum kendi kendime. Ama bir kere başladık. Kader başlattı. Her hafta dergi yakama yapışıyor ve istesem de istemesem de "bir parça" hatıra koparıyor. Haftalık gıdası gibi. Bunda hâlâ bir tereddüdüm var. Bu Hatıralar'ı yazmalı mıydım, yazmamalı mıydım? Bunda hâlâ bir tereddüdüm var. Ama mademki yazmaya başladım, hakikatleri yazmalıyım. Bunları gizlersem okura ve camiaya, gençlere karşı görevimi yapmamış olurum…"

  • 6
  • 29
Sezai Karakoç neden anılarını yazmak istedi?
Sezai Karakoç neden anılarını yazmak istedi?

Sezai Karakoç'u anılarını kaleme almaya sevk eden esas amaç, kendi hayat hikâyesi etrafında ortaya atılan iddialara cevap verme arzusuydu. Yazar, 1960'lı yıllardan beri kendisini hedef alan ve epeyce bir yekûn tutan suçlayıcı ve aldatıcı yazılar yazılmasından şikâyetçiydi.

Büyük şair, okurların zihninde yanlış kanaatler uyanmasını önlemek istedi. Karakoç, söz konusu iddiaların hepsine tek tek cevap vermenin imkânsız olduğuna işaret ederek hayat hikâyesini ana çizgileriyle anlatmaya karar verdiğini belirtmişti. O, anılarını yazıya döktüğü zaman bir anlamda "İşte benim yaşadığım hayat bu." demekteydi. Böylece söz konusu iddialar ve iftiralar dolaylı biçimde yalanlanmış olacaktı.

  • 7
  • 29
Metinlerde Necip Fazıl rüzgarı
Metinlerde Necip Fazıl rüzgarı

Metinlerin tamamı okunduğunda Necip Fazıl Kısakürek'in çok sık anıldığı fark edilir. Şair, "Üstadımız" diye andığı şairin verdiği toplumsal mücadele, bu uğurda çektiği çile, hapishane yılları, maddi sıkıntılar ve kişisel zaafları birçok hatırada karşımıza çıkar.

İkilinin sağlam temellere yaslanmış olan ilişkisi, Karakoç'un, üstadından daima alçakgönüllü bir tavırla bahsetmesine sebebiyet verir. Bu metinlerden yola çıkarak söylenebilecek şey: Kısakürek, Karakoç'a özellikle idealist karakteriyle ve engeller karşısında yılmayıp sebat etmeye devam etmesiyle tesir etmişti.

  • 8
  • 29
Kısakürek’in Karakoç üzerindeki etkisi
Kısakürek’in Karakoç üzerindeki etkisi

Bilindiği gibi Kısakürek, şiiri ve sanatından ziyade fikirleriyle, "Büyük Doğu" düşüncesiyle, dahası "idealist" karakteriyle Sezai Karakoç üzerinde büyük bir tesir bırakmıştı. Karakoç, sayısız güçlükle karşılaşmasına rağmen inandığı davadan ömrü boyunca vazgeçmeyen bu şairi ergenlik yıllarından itibaren kendisine rehber edindi.

Bundan dolayı uzun müddet onun yanından ayrılmamış, zamanı ve gücü yettiğince Kısakürek'in davasını yürütmesine katkıda bulunmuştu. Onun Kısakürek'e olan bağlılığı, Büyük Doğu düşüncesinden farklı bir yerde duran kendi "Diriliş" idealini oluşturduğunda bile zarar görmemişti.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN