Arama

Sıkça karıştırılan kelimeler

Asırlar boyunca geniş bir coğrafyada hüküm süren Türkçe, bu vesile ile bir çok dilden beslenir. Aynı zamanda çokça dili besleyen Türkçe, zaman içerisinde geniş bir alanda konuşulmuştur. Bu vesile ile birbirine yakın kelimeler, kelime öbekleri ve yakın manaya delalet eden terkipler oluşmuştur.

  • 10
  • 25

Hak – Hâk

Hak: Arapça kökenli kelime, doğruluktan, gerçekten ve adaletten ayrılmama anlamına gelmektedir. Bir diğer anlamıyla, hukukun veya mirasın bir kimseye ayırdığı hisse.

"Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler"

-Erzurumlu İbrâhim Hakkı

Hâk: Farsça kökenli kelime, ilk anlamı toprak, ikinci anlamı ise dünyadır.

"Büyük adam, kıyamda iken veya yüksek makamlarda otururken büyük, hâk-i mağlûbiyyette yatarken daha büyük görünür."

-Cenap Şahâbeddin

Mecmualar ışığında İstanbul beyitleri

  • 11
  • 25

Ahize – Avize

Ahize: Arapça ahiz kelimesinden türeyen ahize, telefonda seslerin duyulmasına ve iletilmesin yarayan parça.

"Konuşmakta zorlandı, elindeki ahize titredi. Şaşkınlık içinde çıkan bu heyecanlı tiz ses, sevincin bu ahenkle dışavurumu adamın canının gizli bir teline dokunmuş olmalıydı, çünkü kadının şakaklarında attığını hissetti"

-Stefan Zweig

Avize: Arapça asmak fiilinden türeyen sözcük, odanın tavanına asılan, aydınlatmaya yarayan bir araç olarak kaynaklara geçmiştir.

Ey sükûtun bir nefeste
Yaktığı billur avize!
Bu esrarlı müselleste
Gökler yakınlaştı bize

-Ahmet Hamdi Tanpınar

Süleyman Çelebi'nin bilinmeyen şiirleri

  • 12
  • 25

Âşık – Aşık

Âşık: Arapça ışk kelimesinden türeyen sözcük, bir nesneye veya bir kimseye duyulan aşırı sevgi besleyen kişi, tutkun ve meftun anlamına gelmektedir.

Bir diğer anlamıyla, halk edebiyatında şiirlerini sazı eşliğinde söyleyen halk şairlerine, ozanlara verilen isimdir.

"O kadar televizyonlara, radyolara, eğlence yerlerine rağmen şevkli, irfanlı ve yanık âşıkları dinlemeye koşan bu kalabalık kendi töresine, öz sanatına susamış olan halkımızdı."

-Ahmet Kabaklı

Aşık: Eski Türkçe olan kelime, ayak bileğimizde bulunan iki ufak kemik anlamına gelir. Bir diğer anlamı ise hayvanların aşık kemikleriyle oynanan oyuna verilen isimdir.

"Vay ipe gelesi, sen benimle mi aşık atıyorsun? "

-Ahmed Vefik Paşa

Osmanlı'ya başkaldıran ilk örgüt: Filik-i Eterya

  • 13
  • 25

Yâr – Yar

Yâr: Farsça kökenli kelime, sevgili, âşık ve dost anlamlarına gelir.

"Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan vefâsız."

-Yâkup K. Karaosmanoğlu

Yar: Eski Türkçe bir sözcük olan yar, yüksekçe ve dik bir yer veya uçurum anlamlarına gelmektedir.

"Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu."

- Hamdullah Suphi Tanrıöver

Yunus Emre'nin izinden: Sunullah Gaybi

  • 14
  • 25

Tefriş etmek – Teşrif etmek

Tefriş etmek: Arapça frş kökünden türeyen sözcük, bir yere yatak ve döşek, serme, yayma; bir yeri bir şeyle kaplama gibi anlamlara gelmektedir.

"Güzel insanları çirkin gösteren ayna onları derununu tefriş eder."

-Sait Faik Abasıyanık

Teşrif etmek: Arapça şeref kelimesinden türeyen, onurlandırma, şeref verme, bir yerden bir yere gitmek ve gelmek anlamlarına gelir.

Müjde-i teşrîf-i vaslın geldi çün ammâ ne sûd

Sûz-ı hicrânı ziyâd eylerdi dâğ-ı intizâr

-Fuzûlî

Mimar Sinan tezâhürü "Sultan eserleri"

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN