Arama

Sıkça karıştırılan kelimeler

Asırlar boyunca geniş bir coğrafyada hüküm süren Türkçe, bu vesile ile bir çok dilden beslenir. Aynı zamanda çokça dili besleyen Türkçe, zaman içerisinde geniş bir alanda konuşulmuştur. Bu vesile ile birbirine yakın kelimeler, kelime öbekleri ve yakın manaya delalet eden terkipler oluşmuştur.

  • 14
  • 25

Tefriş etmek – Teşrif etmek

Tefriş etmek: Arapça frş kökünden türeyen sözcük, bir yere yatak ve döşek, serme, yayma; bir yeri bir şeyle kaplama gibi anlamlara gelmektedir.

"Güzel insanları çirkin gösteren ayna onları derununu tefriş eder."

-Sait Faik Abasıyanık

Teşrif etmek: Arapça şeref kelimesinden türeyen, onurlandırma, şeref verme, bir yerden bir yere gitmek ve gelmek anlamlarına gelir.

Müjde-i teşrîf-i vaslın geldi çün ammâ ne sûd

Sûz-ı hicrânı ziyâd eylerdi dâğ-ı intizâr

-Fuzûlî

Mimar Sinan tezâhürü "Sultan eserleri"

  • 15
  • 25

Hâlâ – Hala

Hâlâ: Kökeni Arapça olan bu kelimenin "hala" sözcüğünden farkı Türkçe'deki şapkalı a kullanılmasından kaynaklanmaktadır.

Şimdi bile, henüz, daha gibi anlamlara gelir.

Cennette bugün gülleri açmış görürüz de

Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde

-Yahya Kemal

Hala: Arapça kökenli olan bu sözcüğün eskiden annenin kız kardeşi anlamına gelirken sonradan anlam değişikliğine uğrayarak babanın kız kardeşi anlamını almıştır.

Bir gün halası sokaktan bağırarak geçen bir satıcıyı çağırdı.

-Refik Halit Karay

Selâhaddîn-i Eyyûbî'nin Kılıcı: Muzafferiddin Gökbörü

  • 16
  • 25

Bağlı – Bağımlı

Bağlı: İp veya başka bir şeyle bağlanmış veya sarılı olan. Bir diğer anlamıyla bağlı, müntesip.

"İnsan insana bağlı ve bağımlı, insan Allah'a bağımlı. Sevgi ve dikkatle tefekkür ettiğinde açılır o derdin kapısı sana, çiçekler o zaman kokar, gökyüzü o zaman içine dolar. İşte o zaman, nereye gidersen seni aşk taşır oraya."

-Kemal Sayar

Bağımlı: Başka bir şeyin istemine, gücüne veya hükmüne bağlı olma durumuna denir.

"İnsanın başkalarının yargılarına bağımlı olması gibi, bugüne dek çözülmemiş bir insanlık dramıyla karşı karşıya bıraktıklarını anlatmıştı yazdıklarında."

-Cengiz Aytmatov

Yavuz Bülent Bâkiler'den milli şuurumuzu uyandıracak 40 alıntı

  • 17
  • 25

Olasılık – Olanak

Olasılık: Mukaddimetü'l-Edeb'de geçen bu kelime, Bir şeyin olabilme durumu, olma ihtimaline anlamına gelir.

"Yaşam ancak ve ancak, şimdi burada yaşanır. İnsan için değil tüm canlılar için başka bir olasılık yoktur."

-Doğan Cüceloğlu

Olanak: -Ol fiilinden türeyen bu sözcük, imkân, sunulan fırsat, mümkün olma durumu anlamlarına gelir.

"Benim, kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı."

-Şükrü Erbaş

Bir lügat savaşçısı: Şemseddin Sami'nin dil hakkında görüşleri

  • 18
  • 25

Muhabere – Muharebe

Muhabere: Arapça haber kökenden türeyen kelime, haberleşme, yazışma, iletişim halinde olma anlamlarına gelmektedir.

"Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi."

- Samiha Ayverdi

Muharebe: Arapça harp kelimesinden türeyen sözcük, savaşmak veya çarpışmak anlamlarına gelmektedir.

"Fakat sen vicdan azâbı nedir bilmezsin ki... İçin, herkesin içi gibi kötü ve karışık hislerin dövüş ettiği bir muhâbere meydanı değildir."

-Samiha Ayverdi

Tolunoğulları'nın Mısır'daki nişanesi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN