Türk edebiyatının sürgün kalemleri
İnsanın iradesi dışında istemediği bir coğrafyada yaşamaya mecbur edilmesidir sürgün. Adem ile Havva'nın cennetten dünyaya sürgünü nasıl bütün insanlığın kaderini etkilemişse sürgün cezaları da muhatap şair ve yazarların hayatlarını, kaderlerini, eserlerini ve hatta ailelerinin istikballerini bile etkiledi. Niyazi Mısri'den Mehmet Âkif'e sürgüne gönderilen yazarlar ve şairleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 12.11.2018
16:29
Güncelleme Tarihi: 12.11.2018
17:56
KENDİ VATANINDA VEFASIZLIĞA UĞRADI
Milli Mücadelenin önderlerinden Mehmet Akif Ersoy, kendi vatanında şüpheli muamelesi görüyordu. Kendi vatanında böyle bir vefasızlığa maruz kalmanın burukluğuyla İstanbul'a geldikten 5 ay sonra vefat etti.
HALİDE EDİB ADIVAR (1884-1964)
Tevfik Fikret'in çıkarttığı Tanin gazetesinde Halide Salih imzasıyla yazılar yazan Halide, kadınların sosyal hayatta etkin olmasını hoş karşılamayan kesimler tarafından tepki alıyordu. Ölüm tehditleri gönderenler bir süre sonra evinin kapısına dayandılar. Osmanlı halkının bundan sonra yaşayacaklarını derinden etkileyen 31 Mart Vakası başlamıştı. Bugün bile tam aydınlanamayan vakada ayaklanan kalabalık, toplumu dinden çıkartmakla suçladığı İttihatçı yöneticileri hedef almıştı. Hedef isimlerden biri de Tanin gazetesi yazarı Halide Edip idi. İsyancıların ölüm listesindeki Halide 'ye Özbekler Tekkesi yardım etti. Ne gariptir ki bu tekke tam 10 yıl sonra bu kez işgal kuvvetlerinin ölüm listesinde olan Halide'ye İstanbul'dan kaçmasında yine yardımcı olacaktı. İki çocuğu ile beraber Mısır'a yola çıkan Halide'nin bu ilk sürgünü ydü.
İstanbul'da iken kaleme aldığı İngilizce yazıları Londra'da çeşitli yerlerde yayınlanmış olan Halide bu entelektüel ününden de faydalanarak Mısırdan İngiltere'ye geçti. İsyan bastırılınca vatana geri döndü. Döndüğünde ilk kez açılan kız öğretmen okullarında ders vermeye başladı ve bunu uzun yıllar sürdürdü.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Milli Mücadele başarıyla sona erip düşmanlar bertaraf edildi. Ancak mücadele bu sefer şekil değiştirerek iç çekişmeler yaşanmaya başladı. Mustafa Kemal'in otoriterleştiğini iddia edenlere bunun isnatsız olduğu cevabı veriliyordu. İstikrarlı bir yönetim için muhalefetin bir müddet desteğinin gerektiği söyleniyordu. Ancak Trabzon milletvekili Ali Şükrü, faili meçhul bir cinayete kurban gidince ipler tamamen koptu. Meclis seçim kararı aldı ve kapandı. Yeni seçime hiçbir muhalif isim giremedi.
İSTİKLAL MAHKEMELERİNDE YARGILANDI
Yeni meclisin aldığı radikal reform kararlarına muhalefet eden Milli Mücadele grubu yeni bir parti kurmaya karar verdi. Kurulacak partide (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) Halide'nin eşi Dr. Adnan da vardı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yürüttüğü arkadaşlarından ayrılmıştı. 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın da rolü olduğu iddia edilerek, parti kuruluşundan sadece altı ay sonra kapatıldı. Bir yıl sonra Mustafa Kemal'e düzenlenen suikast girişiminden sonra olayların dozajı arttı. İstiklal Mahkemesi tarafından Halide ve Adnan için tutuklama kararı çıkarıldı. Tehlikeyi evvelden fark eden karı koca suikasttan bir süre önce Rauf Orbay gibi yurt dışına çıkmıştı. Muhalefetin tasfiyesi sırasında sürgüne giden Halide için pek çok kitapta sağlık sorunları ya da eğitim için yurt dışına gittiği yazılır.
Mustafa Kemal meclis kürsüsünde yaptığı konuşmasında birtakım kişileri hainlikle suçladı ve buna da delil olarak yedi yıl önce Halide'nin kendisine yazdığı "Ehven-i şer Amerikan mandasıdı r" ifadesinin geçtiği mektubu delil gösterdi. Oysaki o dönemde bu fikri tek savunan Halide değildi, İsmet Paşa bile bu fikre ilgisiz kalmamıştı.