Türk edebiyatının yapı taşları
Türk edebiyatının uçsuz bucaksız sözcük denizinde, hissettirdikleri duygularla kaybolmamızı, derinliklere inmemizi sağlayan yazarlarımız, şairlerimiz, ustalarımız hem hayatımıza hem de yaşamdaki amaçlarımıza olumlu yönler verdiler. Bu usta yazarlarımız birer yapı taşı olarak kalbimizin en güzel köşesinde varlıklarını sürdürmeye devam edecekler...
Giriş Tarihi: 21.09.2018
10:28
Güncelleme Tarihi: 29.09.2018
18:14
"Ey oğul! Saygılı ol ki saygı göresin!"
'Devlet Ana', Osmanlı kurulmadan önceki Anadolu'nun görünümünü üve Anadolu insanının özlemlerini anlatırken, onların güçlü, güvenli, adaletli bir devlete duyduğu ihtiyacı da açığa çıkarmaktadır. Kemal Tahir'iin en önemli romanı olarak gösterilen 'Devlet Ana', onun düşünce yapısını da en iyi yansıtan eserlerinden biri sayılmaktadır.
Kemal Tahir, tarihi ve toplumu hakkındaki orijinal ve sağlam görüşlerinden hareket ettiği için hem 'mahalli ağızları' , hem Türkçe'nin küçümsenmiş ve unutulmuş nesir dilini hem de yeni imkanlarını kaynaştırarak ve aşarak kullanmıştır. Eserlerindeki eşsiz dil ve üslup güzelliğinin kaynağı bu davranıştandır. Daha önceki romanlarında da görülen bu özellik 'Devlet Ana'da en yüce noktasına erişmiştir. Türkçe'nin unutulmuş olan dehası bütün boyutları, zenginliği ve haslığıyla ilk olarak Kemal Tahir'in eserlerinde kendini göstermektedir.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.
Kubbeler - Arif Nihat Asya
"Tapduk, eşikte ayağına takılanın kim olduğunu sorunca Ana Bacı'dan "Yunus... cevabını almış; Tapduk Emre "Bizim Yunus mu? dediği zaman sevincinden dünyalar Yunus'un olmuş. Ey büyük Yunus, ey yarınların Yunus'u: Bugün burada çevrendeyiz. Belki günde beş vakit geçtiğin yoldayız. Tapduk'un yerinde sen varsın, senin yerinde biz. Bu toplananların kimler olduğunu merak edip sorarsan elbet biri çıkıp "Ahmet, Mehmet, Ârif... diyecektir. "Bizim Ahmet mi, bizim Mehmet mi? dersen ne mutlu bize! Hele "Bizim Ârif mi? deyiverirsen ne mutlu bana!
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.
Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin
"Bütün olan, geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin..."
Dördüncü sınıftayım. Yaşım on iki kadar olmalıydı. Fransızca muallimimiz Sör Aleksi bir gün bize yazı vazifesi vermişti. "Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın. Bakalım neler bulacaksınız? Sizin için güzel bir hayat temrini olur" demişti.
Hiç unutmam; yaramazlığımdan, gevezeliğimden bıkan sörler o sınıfta beni arkadaşlarımdan ayırmışlar, bir köşede tek kişilik bir küçük sıraya oturtmuşlardı.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.