Yahya Kemal'in Üsküp'ten başlayan mektep hikayesi
Türk İslâm terbiyesi, bütün Orta Çağ kültürleri gibi ritüellerini, merasimlerini, gelenek hâline getirdiği davranış biçimlerini dine göre şekillendirmiş, bu anlamda hayatın bütün dönüm noktalarını, doğumdan başlayarak, yerli bir İslâm yorumuyla renklendirmiş, inceltmiştir. Mektebe gitmek, mektepli olmak, okumak-yazmak da böylesi bir inanç ve hayat üslubunun ilk adımını ifade ediyordu. Edebiyatımızın büyük ismi Yahya Kemal de mektebe bu usullerle başlamıştı. Üsküp'ten İstanbul'a eğitim kültürünün yansımasını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 23.06.2019
17:14
Güncelleme Tarihi: 23.06.2019
18:26
Yeni Mekteb'in başöğretmeni, ilmiyeden olsa gerek yeşil sarıklı Sabri Efendi, ikinci öğretmeni de Ganî Efendi idi. Hatıralarında daha çok, acayip ve kalabalık bir ailesi olan, zaman zaman gaddarlaşabilen, meşhur bir gassâl olduğu için sık sık cenazeye giden, gittiğinde de sınıfın bayram yaptığı, kandil ve Ramazan günlerinde açıkça 'evden bir tepsi tatlı gönderilmesi'ni emreden bu Ganî Efendi'yi pek de sevemediğini gördüğümüz Yahya Kemal'in dershanedeki yeri de diğer aristokrasi sınıfı mensuplarının yanıdır.
Mektebin bu noktası eski Üsküp'ün "bütün güzelliğiyle" göründüğü bir yermiş ve şair bu manzaraya saatlerce dalarmış. Bir sofa içinde olan bu yer, Yahya Kemal'i iki arkadaşıyla birlikte sınıfın haylazlarına, kendi tabiriyle "şerir mahlûklarına" karışmaktan alıkoymuştur. Zaten korkarlarmış. Yahya Kemal, sonraki hayatında da kavgalardan daima uzak durdu.
Üç sene geçmiş olduğu hâlde cüz kılıfındaki elifbâ'yı öğrenemeyen, yalnız Âdem, İdris, Nuh, Sâlih, İshâk, İbrahim gibi peygamberlerin isimlerini ezberleyebilen, "garip bir zevkle" bu peygamberlerden en çok Âdem'i seven, bunun için de vicdan azabı duyan Yahya Kemal'i annesi "tashih" etmiş fakat şair bir müddet Hazret-i Âdem'den vazgeçememiş.
Yahya Kemal gibi büyük bir şairin, bu kadar küçük bir yaşta insanlığın atası Hazret-i Safiyullah'ı bu kadar sevmesine herhâlde teolojik ve psikanalitik izahlar yapılabilir fakat "Söz Meydanı" ve "Ezân-ı Muhammedî" şairinin Son Peygamber'e olan hürmet ve muhabbetinden şüphe edilemez.
Yahya Kemal'in gerçek anlamda okuma-yazmaya başladığı; Sabah ve İkdam gazetesi gibi ciddî yayınları okuyabildiğine göre âlemle tanıştığı yer Mekteb-i Edeb'ti. İsmini Hüsn ü Aşk 'tan aldığını düşündüğü bu okula (garip bir tesadüfle muallimin ismi de Gâlib'tir) yazılma durumu önceleri Yahya Kemal'i ürkütmüştü. Zira Üsküp'te yeni usulde öğretim yapacak ilk mektep olan Mekteb-i Edeb, ona Müslümanlıktan çıkmak, gâvurluğa karışmak gibi bir şey görünmüştü.