Arama

Yahya Kemal'in Üsküp'ten başlayan mektep hikayesi

Türk İslâm terbiyesi, bütün Orta Çağ kültürleri gibi ritüellerini, merasimlerini, gelenek hâline getirdiği davranış biçimlerini dine göre şekillendirmiş, bu anlamda hayatın bütün dönüm noktalarını, doğumdan başlayarak, yerli bir İslâm yorumuyla renklendirmiş, inceltmiştir. Mektebe gitmek, mektepli olmak, okumak-yazmak da böylesi bir inanç ve hayat üslubunun ilk adımını ifade ediyordu. Edebiyatımızın büyük ismi Yahya Kemal de mektebe bu usullerle başlamıştı. Üsküp'ten İstanbul'a eğitim kültürünün yansımasını sizler için derledik.

  • 20
  • 24

Yahya Kemal gibi büyük bir şairin, bu kadar küçük bir yaşta insanlığın atası Hazret-i Safiyullah'ı bu kadar sevmesine herhâlde teolojik ve psikanalitik izahlar yapılabilir fakat "Söz Meydanı" ve "Ezân-ı Muhammedî" şairinin Son Peygamber'e olan hürmet ve muhabbetinden şüphe edilemez.

  • 21
  • 24

Yahya Kemal'in gerçek anlamda okuma-yazmaya başladığı; Sabah ve İkdam gazetesi gibi ciddî yayınları okuyabildiğine göre âlemle tanıştığı yer Mekteb-i Edeb'ti. İsmini Hüsn ü Aşk 'tan aldığını düşündüğü bu okula (garip bir tesadüfle muallimin ismi de Gâlib'tir) yazılma durumu önceleri Yahya Kemal'i ürkütmüştü. Zira Üsküp'te yeni usulde öğretim yapacak ilk mektep olan Mekteb-i Edeb, ona Müslümanlıktan çıkmak, gâvurluğa karışmak gibi bir şey görünmüştü.

  • 22
  • 24

Yahya Kemal, İstanbul'dan getirilmiş Oku ismindeki kitabı takip eden Gâlib Efendi'nin elinde okumayı hemen halletmiş, bir gün babasına da çok sevdiği bir nesir parçasını okumuş, İbrahim Naci Bey oldukça keyiflenmişti. (Önceki mektebin gassâl öğretmeni eve davet edilmiş, aynı parça Ganî Efendi'nin önünde bir kez daha okunmuştu.)

  • 23
  • 24

Yahya Kemal "Yeni Mekteb'ten Mekteb-i Edeb'e geçişim Şark'tan Avrupa'ya geçişim oldu." der. Hatıratının bu kısmının sonunda, o dönem için otuz sene sonra Üsküp'e "şapkalı olarak" gittiğini, Sultan Murad Camii'ni, Beyan Baba Türbesi'ni, "Müslüman çocuklarının her zaman olduğu gibi cıvıldaştıkları" Yeni Mekteb'i yerinde bulduğunu fakat yine "başı şapkalı" olduğu için mektebi ziyaret edemediğini naklediyor.

  • 24
  • 24

Bu modern Mekteb-i Edeb'te ve sonraki okullardan, gördüğü Batı şehirlerinden sonra Yahya Kemal gerçekten artık "Avrupalı" olmuş mudur? Bu tartışmalı bir konudur. Zira o, belki dikkat, disiplin, ciddiyet, çalışma ve sorgulama noktalarından Batılı; fakat his, duyuş ve mana anlayışından klasiktir. Dışarıdan alacağını aldıktan sonra memleketine, o meşhur tabirle "eve dönen", Üsküp gibi manevi ve şarklı bir memlekette "Garb"a geçtiğini söyleyen aynı Yahya Kemal, Türklüğü ve Müslümanlığı da Avrupa'nın göbeğinde, Paris'te, bize çok yabancı politik ve estetik rüzgârlar altında keşfeder. O artık, hissen ve fikren Müslüman Türk medeniyetine ve tecellilerine "Batılı bir dikkat ve ciddiyetle" meftun bir adamdır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN