Çağının çok ötesinde bir ressam: Üsküdarlı Hoca Ali Rıza
İlk Türk empresyonisti olan Üsküdarlı Hoca Ali Rıza'nın hayatını ve içinizi huzurla dolduracak manzara resimlerini, aramızdan ayrılışının yıl dönümünde Fikriyat okuyucuları için derledik.
Giriş Tarihi: 19.03.2018
11:38
Güncelleme Tarihi: 19.03.2018
11:47
Manzara ressamı olarak bilinmesinin yanında insan figürleri ve objeleri de resmetmiştir. Bu sebeptendir ki onun figür resimleri, az bulunduğu için daha kıymetlidir. Manzara betimlemelerinde de figürleri kullanmış, ancak resimlerine ustaca uyguladığı derinlik ve boyutlama tekniği sayesinde figürler arka planda yalnızca boyut belirleyici işlevi görmüştür.
Hoca Ali Rıza'nın natürmortlarında, dalından henüz koparılmış taze bir elma, bir çilek tabağı, bir salkım üzüm ya da mutfağın köşesindeki tencere, kuruyemiş ve benzeri öğeler sıkça görülmektedir.
Kahvehane kültürünü geçmişten bugüne taşıyan sayılı kişilerden biri olan Hoca Ali Rıza, bir nevi sanatkarlar kulübü olan Çiçekçi Kahvehanesi de resmettiği mekanlar arasında kalıyor. Burada hem sohbetlere iştirak etmiş, hem de Muallim Naci, Mehmet Akif ve Musahipzade Celal gibi önemli simalar ile yakınlık kurmuştur.
O dönemde, Fransız ressamlar Courbet ve Corot'a benzetilen Hoca Ali rızanın eserlerinde yeşil, pembe ve mavinin yüzlerce farklı tonu karşımıza çıkmaktadır.
Dinine bağlı bir karakteri olan hoca Ali Rıza, çok yönlü bir kişiliğe sahiptir; Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nde başkanlık yapmış, Eski Silahlar Müzesi'nde kıyafet albümü hazırlamış, tezhip sanatı ve porselen tasarımlarıyla da ilgilenirken aynı zamanda arma ve mobilya tasarımı da yapmıştır.
İsminin önündeki "Hoca" lakabını, onu çok seven öğrencileri takmıştır. Resim sanatı hakkında fikirlerini şu sözlerle özetlemiştir; "Medeni milletlerce büyük önem verilen resim sanatı, birçok faydalar sağlaması bakımından, hayal etme gücünün ortaya konmasına ve bütün insan topluluklarının okuyup anlayabilmesine vasıta olan apaçık bir dil, bir nevi yazı gibidir."