İstanbul tarihinde iz bırakmış 10 motif
Sekiz köşeli yıldızın sekiz cenneti simgelediğini biliyor muydunuz? Ya da mühr-i süleyman motifini Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerinde bayrak olarak kullandığını. İşte İstanbul tarihinde iz bırakmış 10 motifi sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 21.05.2019
17:17
Güncelleme Tarihi: 28.05.2019
16:53
II. Mahmut'un Divanyolu'ndaki türbesindeki alem üzerinde, Beşiktaş Serencebey'deki Ertuğrul Tekke Camii'nde hem kalem işi sanatı hem de maden sanatında kullanılmış ay yıldız motifi mevcuttur Yenikapı Mevlevihane'sinin girişindeki bu iki alemde de aynı motifler görülür. Topkapı Sarayı'nda bulunan mobilyalar ve Osmanlı armaları üzerinde, Sultan V. Murad'a ait tören kıyafetinde, Abdülaziz'e ait bir beratta, II. Abdülhamid'e ait bir fermanda gibi pek çok yüzeyde ay yıldız motifi kullanılmıştı.
Asurluların her sabah göbeğinden su yaydığı için "ağlayan lale" dedikleri, Hz. İsa'nın çarmıhına gerildiği zaman Meryem Ana'nın gözyaşlarından yetiştiğine inanılan ve adına "ağlayan gelin" denilen, Osmanlı'da idam cezasının sembolü olarak da kullanılan ters laleler, çeşitli kültürlerde yüklenen anlamları ile önemli bir yere sahipti.
Her dalında üç ila sekiz ters lalenin olduğu 70-80 cm uzunluğundaki tek bir dal üstünde gelişen bu bitki, mart-mayıs aylarında ortaya çıkar. Ters lale "kejan lalesi", "prestika", "Karagöz lalesi" "ağlayan gelin" isimleri ile anılır. Savaşa giderken kullanılan tuğlu mızrağa benzemesi ve padişahın kavuğuna taktığı sorguçları ya da tuğları çağrıştırması nedeniyle bu lale çeşidine Osmanlı'da "tuğ-ı şahi" de denir. Lale motifi ile ilgili ilgili yapılan araştırmalarda, Başbakanlık Arşivi'ndeki bir ferman üzerinde son derece gerçekçi işlenmiş olan ters lale çiçeği ile karşılaşılmıştır.
Topkapı Sarayı Harem Dairesi Gözdeler Taşlığına bakan avludaki Çifte Kasırlar Dairesi'nin içini süsleyen çini panolarda, Hünkâr Sofa kapısı üzerindeki çiçek buketlerinde, arşivlerdeki ferman tuğra bezemelerinde, Selimiye Camii'nde ters lale motifi karşımıza çıkar.
Vatanı Orta Asya'da olan karanfil çiçeği, yüzyıllardan beri bahçelerimizin gözdelerinden biri olduğu gibi stilize dilerek bezeme motifi olarak da kullanıldı. Bilinen ilk örnekleri Selçuklu taş ve çini işlerindedir. Karanfil zevkimiz ve sevgimiz kesintisiz devam etmiş, 15 ve 16. yüzyılda doruk noktasına ulaşmıştı.