Osmanlı sanatına yansıyan 5 bitki motifi
Mimari bir yapının penceresindeki ufak bir detayından dahi, hangi döneme ait olduğunu, hangi devri temsil ettiğini hatta ustasını bile tayin edebiliriz. Kendi kültür dünyamızda da maden sanatından çinilere, ahşap oymalardan mermer taş işçiliklerine, hayatımızın her alanına nüfuz etmiş hangi süsleme detayına baksak, Osmanlı medeniyetinin izlerini görürüz. Sizler için bitkilerin Osmanlı sanatına nasıl yansıdığını derledik.
Giriş Tarihi: 24.08.2019
12:55
Güncelleme Tarihi: 31.05.2022
11:04
Sazyolu yaprağı, saray nakkaşhanesinde 16. yüzyılın ikinci yarısı ve 18. yüzyılın ilk yarısında, tezhibden çiniye, kalem işinden kumaşa, halıdan cilt sanatına kadar tüm sanatlarımızda kullanılan bir motiftir. Tezhib sanatında 16. Yüzyıla damgasını vuran Şahkulu'nun eserlerinde, II. Murad Albümü olarak tanınan 1572 tarihli albümdeki sayfa kenarlarında ve 18. Yüzyılın en önemli müzehhibi Ali Üsküdari'nin eserlerinde olduğu gibi İÜK, TİEM ve Süleymaniye Kütüphanelerinde de sazyolu yapraklarından oluşan eserler görülür.
İstanbul'da Mimar Sinan'ın inşa ettiği Kadırga Sokullu Mehmed Paşa, Tophane Kılıç Ali Paşa ve Üsküdar Toptaşı Atik Valide Sultan camilerinde ve Eyüp Sultan Türbesi'nde sazyolu yaprak motifleri, kalem işi, ahşap, çini, deri ve sıva üzerindeki çalışmalarda görülür. Kılıç Ali Pala Camii müezzin mahfili tavanında, deri üzerine yapılmış sazyolu üslubunda yaprak ve kompozisyonlar bulunmaktadır. Topkapı Sarayı Sünnet Odası giriş kapısının iki yanında yer alan dört çini panoda da sazyolu yapraklar kullanılmıştır. Sazyolu yaprak motifleri ile dokunmuş Osmanlı kumaşlarına ait en güzel örnekler Topkapı Sarayı'nda bulunan kaftanlarda görülmektedir.
Akant yaprağı –ayı pençesi- Antik Yunan ve Roma mimari yapılarının süslemelerinde kullanılan temel motiflerden biridir. Bizans döneminde de çok kullanılan akant motifi, Osmanlı döneminde Dolmabahçe Sarayı'ndan Yıldız Sarayı'na, Topkapı Sarayı'ndan Beylerbeyi Sarayı'na, sokak çeşmelerinden cami minarelerine kadar geniş bir perspektifte uygulama alanı bulmuştur.
İstanbul saray yapılarında, camilerinde, türbelerinde sıkça karşılaştığımız akant yaprağı, sanatımızda yüzyıllara adını vermiş olan barok dönemin veya başka bir deyişle eklektik dönemin baş motifi olmuştur.
Osmanlı sanatı 17. yüzyıla kadar Batı sanatı etkilerinden uzak kalmış olmasına rağmen 17. ve 18. yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki yenilenme, Batı'ya açılma hareketlerinin başlaması ile sanat zevklerinde değişiklikler kendini göstermeye başlamıştır. Barok, ampir, rokoko gibi Batı tarzları, Osmanlı geleneksel sana anlayışı ile birleşerek Türk rokokosu adı verilen yeni bir tarz oluşmuş, bu tarzda akant yaprakları en önemli motiflerden biri olmuştur.