Doğu'nun mücevheri İshak Paşa Sarayı
Türklere özgü tarihi saray örnekleri, bugün ülkemizde pek az sayıda kaldı. Bunlardan biri de İshak Paşa Sarayı ve Külliyesi'dir. Yapımı birçok efsane ve hikâyeye konu olan İshak Paşa Sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı'da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir aynı zamanda.
Giriş Tarihi: 21.05.2018
11:20
Güncelleme Tarihi: 29.08.2020
19:04
Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784'tür. Saray Osmanlı, Fars ve Selçuklu uygarlığının mimari üslubunu bünyesinde toplayan bir özellik taşır. Kesme taştan yapılan sarayın doğu cephesindeki portali kabartma ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtır. Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri yanında, Avrupa sanatının Barok üslubunun etkileri de görülmektedir. Zamanın en modern ve ileri anlayışı ile yapılmış olup genel hatlarıyla Türk kültürünün özelliklerini taşır.
Mimarı, Ahıskalı ustalardır. Saray 115X50 m. boyutlarında, tesviye edildi. Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7.600 metrekarelik bir alan üzerine oturtuldu. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dâhil bazı kısımları üç katlı olarak yapıldı.
366 odalı İshak Paşa Sarayı'nın her odasında taştan yapılmış ocaklar vardır. Taş duvarlardaki boşluklar bütün yapının merkezi bir ısıtma sistemine sahip bulunduğunu gösterir. Dünyadaki ilk kalorifer sistemi olarak bilinir.
Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.
Birinci Dünya harbine kadar Beyazıt Sancağı, bu saraydan yönetildi. Sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanıldı aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784'te tamamlandı. XVIII. yüzyılda hâkim olan Çıldır hanedanından Hasan Paşa'nın oğlu olup vezirlik rütbesiyle Çıldır ve Ahıska valisi oldu.