Doğu'nun mücevheri İshak Paşa Sarayı
Türklere özgü tarihi saray örnekleri, bugün ülkemizde pek az sayıda kaldı. Bunlardan biri de İshak Paşa Sarayı ve Külliyesi'dir. Yapımı birçok efsane ve hikâyeye konu olan İshak Paşa Sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı'da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir aynı zamanda.
Giriş Tarihi: 21.05.2018
11:20
Güncelleme Tarihi: 29.08.2020
19:04
Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.
Birinci Dünya harbine kadar Beyazıt Sancağı, bu saraydan yönetildi. Sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanıldı aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784'te tamamlandı. XVIII. yüzyılda hâkim olan Çıldır hanedanından Hasan Paşa'nın oğlu olup vezirlik rütbesiyle Çıldır ve Ahıska valisi oldu.
Ancak yaptırdığı sarayın ihtişamı, Osmanlı hanedanı ile rekabete girişmek düşüncesinde olduğunu gösterdiği gibi İran'dan İstanbul'a giderken burada misafir edilen İran elçisinin padişah huzurundaki abartılı sözleriyle bu rekabeti kışkırtması, İshak Paşa'nın gözden düşmesine ve Hasankale'ye sürgün edilmesine yol açtı; İshak Paşa orada vefat etti.
Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7.600 m. karelik bir alan üzerine oturtulmuştur. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dâhil bazı kısımları üç katlı olarak yapıldı.
Bir saray için gerekli tüm bölümler olan harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, camii, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları vardır.