Arama

Allah Teala'nın insanlığa lütfu: Nimet

Hak Teala'nın insanlara karşı bir lütfu olan nimet temelde bolluk, rahmet ve bereket gibi manalara gelir. Maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayrılan nimet kavramı, insanlık için bir bereket vesilesi olduğu gibi aynı zamanda ahiret yolculuğu için önemli bir imtihandır. Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetler ile nimet kavramını ele aldık.

"Rableri onları kendi rahmeti, hoşnutluğu ve cennetleriyle müjdeliyor; onlar için orada kesintisiz nimetler vardır."

Tevbe Suresi - 21. Ayet

Tevbe Suresi - 21. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Tevbe Suresi - 21. Ayet Tefsiri

🔸 Bu âyetlerde, sağlam bir inanç üzerine temellendirilmemiş dinî davranışların Allah katında bir değere sahip olmadığı açıklanmaktadır.Bunun iyi anlaşılması için somut bir örneğe yer verilmiş, o günkü muhatap kitlenin yakından bildiği ve dine hizmet konusunda sembol haline gelmiş olan Kâbe ile ilgili bazı görevlere değinilmiştir. Âyetlerin iniş sebebiyle ilgili değişik rivayetler bulunmakla beraber, bunların içerdiği bazı bilgilerle âyetlerin nüzûl zamanı arasında uyumsuzluklar bulunmaktadır.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

"İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, rableri onlara, inanmaları sebebiyle yol gösterir; nimetlerle dolu cennetlerde onların bulundukları yerin altından ırmaklar akar."

Yûnus Suresi - 9. Ayet

Yûnus Suresi - 9. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Yûnus Suresi - 9. Ayet Tefsiri

🔸 İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara rableri, inanmaları sebebiyle yol gösterir; nimetlerle dolu cennetlerde onların bulundukları yerin altından ırmaklar akar.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

"Eğer başına gelen bir sıkıntıdan sonra ona bir nimet tattırırsak, "Kötü durumlar benden uzaklaşıp gitti" der. Artık onun bütün yaptığı sevinmek ve övünmektir."

Hûd Suresi - 11. Ayet

Hûd Suresi - 11. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Hûd Suresi - 11. Ayet Tefsiri

🔸 "Ümitsiz" diye tercüme ettiğimiz yeûs kelimesi, "ümitsizlik, çöküntü, devamlı üzüntü, gayretsizlik" gibi anlamlara gelen ye's kökünden türemiş olup "herhangi bir güçlük, sıkıntı veya engel karşısında aşırı derecede ümitsizliğe kapılan kimse" anlamına gelir. Kur'ânî bir terim olarak yeûs, geçmişteki mutlu, müreffeh durumunu Allah'ın bir lutfu olarak değil de kendisinin bir kazancı ve şansı olarak gören, musibetler karşısında ise ümidini yitiren kimseyi ifade eder. İlk iki âyette genel olarak insan türünün doğal yapısının bencilliğine ve sıkıntılar karşısındaki dayanıksızlığına; 11. âyette ise sabır erdemi kazanmış ve güzel işler yapmayı ilke haline getirmiş insanların bu doğal kusurlarını düzeltmeyi başardıklarına dikkat çekilmiştir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

  • 10
  • 10

"Mûsâ kavmine şöyle demişti: "Allah'ın size lutfettiği nimeti hatırlayın. Hani O sizi, Firavun'un adamlarından kurtarmıştı. Onlar size işkencenin en kötüsünü reva görüyor, erkek çocuklarınızı kesiyor, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunlarda size rabbinizden büyük bir imtihan vardı."

İbrahim Suresi - 6. Ayet

İbrahim Suresi - 6. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

İbrahim Suresi - 6. Ayet Tefsiri

🔸 Bir peygamberin kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkarmasının ne anlama geldiği birinci âyetin tefsirinde açıklanmıştır (Hz. Mûsâ'ya verilen mûcizeler hakkında bilgi için bk. A'râf 7/133; İsrâ 17/101). "Allah'ın günleri" tamlamasındaki "günler" kelimesinin Arapça karşılığı olan eyyâm, Câhiliye döneminde ve İslâm'ın ilk zamanlarında önemli tarihî olayları ifade eden bir deyim olarak kullanılmıştır. Buna göre "Allah'ın günleri", tarihte İsrâiloğulları'nın veya isyankâr kavimlerin başına gelen felâketleri ifade ettiği gibi, Allah'ın İsrâiloğulları'nı Firavun'un zulmünden kurtarması, denizi yarıp onları Sînâ yarımadasına çıkarması, çölde üzerlerine bulut göndermesi gibi nimetleri de ifade eder (Taberî, XIII, 183-184).

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN