Ayet ve hadisler ışığında kadın
Günümüzde kadınlarımız, pek çok konuda istismar edilmekte ve şiddete maruz bırakılmaktadır. Kadın bir eştir bir annedir bir öğretmendir aynı zamanda. Çocukları topluma kazandıran da yine onlardır. Kadın, ailenin en değerli taşıdır. Hak din olan İslam da kadına çok ayrı bir ehemmiyet vermiştir. Bunu Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlerde ve hadislerde görebiliyoruz. İşte, ayet ve hadisler ışığında kadın...
Giriş Tarihi: 25.11.2024
16:07
Güncelleme Tarihi: 25.11.2024
18:56
🔹 "Anne babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere pay vardır; yine anne babanın ve akrabanın bıraktıklarından kadınlara da pay vardır; azından çoğundan, belli pay."
Nisâ suresi 7. ayet
AYETİN TEFSİRİ
🔹 Nisâ sûresi, başta kadınlar olmak üzere aile fertlerinin haklarını açıklamaya devam ediyor ve bu âyetle bir Câhiliye âdetini daha kaldırarak miras paylaşımında adaletli bir düzen koyuyor. İslâm'dan önce Araplar mirastan kadınlara ve kızlara pay vermezlerdi. Vârisler ya vasiyet ile ya da –vasiyet yok ise– güç ve yaşa göre belirlenen erkeklerden ibaret idi. Doğumdan akraba olan erkeklerden başka, evlât edinme ve kan kardeşliğine benzer kardeşlik sözleşmeleri yapmak suretiyle ilişki kurulan erkekler de vâris olurlardı.
TEFSİRİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
🔹 "Cennet annelerin ayakları altındadır."
(Nesâî, Cihad, 6)
🔹 Bu hadisten de anlaşılacağı üzere evlatların annelerine karşı üstlerine düşen saygıyı fazlasıyla göstermeleri gerekmektedir. Bu anlamda, Allah'ın emirlerine aykırı olmadığı sürece, annelerimize saygılı davranmak, cennetin anahtarıdır.
🔹 "Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmek için -evlenme ve boşanma konusunda- engel çıkarmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz."
Nisâ suresi 19. ayet
AYETİN TEFSİRİ
"Kadınlara zorla vâris olmak" ya kendileri veya malları için söz konusu olmaktadır. İslâm'dan önce her ikisi de yapılmakta idi. Birincisi, ölen kimsenin büyük oğlunun –kendisinin öz annesi değilse– onun karısına (üvey annesi) sahip olması şeklindeydi. O dönemde ölen kişinin, karısıyla evlenecek, başka eşinden oğlu yoksa ya kadın elini çabuk tutup kaçar, baba tarafına sığınır ve kurtulurdu ya da ölenin erkek yakınlarından birisi erken davranıp gelir, kadının üzerine elbisesini atar ve böylece ona sahip olurdu. İkincisi kadının kendine değil, malına zorla vâris olmaktır.
TEFSİRİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
🔹 "Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir."
(İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ'tisâm 3; Müslim, Akdiye 11)
🔹 İslam kadını yüceltmiş , apayrı bir değer atfetmiştir. "Müminlerin imân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır" aktarılan bu hadisten dahi İslam'ın kadına bakışını anlayabiliriz .
(Tirmizi, Rada,11)
🔹 "Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. Siz onu, iftira ederek ve apaçık günah işleyerek mi geri alacaksınız?"
Nisâ suresi 20. ayet
AYETİN TEFSİRİ
🔹 İslâm'dan önce, kadının kusuru bulunmadığı halde ondan ayrılmak ve bir başka kadınla evlenmek isteyen erkekler bir yolunu bulup ödedikleri mehri de geri almak isterlerdi. Bu durumda kadın hem eşini, yuvasını ve maişetini hem de bir süre geçimine medar olacak mehrini kaybetmiş olurdu. Erkeklerin bu amaçlarına ulaşabilmek için kullandıkları yollardan biri de kadına iftira atmak, onu birtakım kötü huy ve davranışlar içinde göstermekti. Kadınlar bu tehdit karşısında yılar, böyle bir lekeden kurtulabilmek için mehirlerini geri vermeye razı olurlardı. İslâm, bu zalimce davranışları yasaklamış, evlenme akdini "ağır sorumluluklar yükleyen bir ahid, sapasağlam bir sözleşme" olarak nitelemiş, evlilik birliği içinde geçen güzel günlerin hâtırasını kirletmenin çirkinliğine işaret etmiştir.
TEFSİRİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ