Deprem bölgesinde en çok merak edilen dini sorular
6 Şubat'ta gerçekleşen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki Kahramanmaraş depremleri sonucunda ülkemizin ciddi bir kısmı afet bölgesi haline geldi. İnsanlar bu zor durumda dini vecibeleri öğrenmek ve uygulamak için Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'na onlarca soru sordu. Bu soruların içinden en çok merak edilenleri cevaplarıyla beraber sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 22.02.2023
11:15
Güncelleme Tarihi: 23.02.2023
18:17
◾ Cenazeyi yıkamanın hükmü nedir? Yıkanmadan defnedilmiş cenazenin kabirden çıkarılıp yıkanması gerekir mi?
➡ Müslüman cenazesinin yıkanıp kefenlendikten sonra namazının kılınması farz-ı kifayedir (Kasani, Bedai', 1/300, 306 318; Mevsıli, el-İhtiyar, 1/303, 310). Bu görev bazı Müslümanlar tarafından yerine getirildiği takdirde diğerleri sorumluluktan kurtulur. Herhangi bir sebeple yıkanmadan defnedilen cenaze, defin işlemi bittikten sonra yıkanmak amacıyla mezardan çıkarılmaz (İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, 3/145).
◾ Cenaze nasıl kefenlenir? Cenaze kefenlenmeden elbisesiyle gömülebilir mi?
➡ Cenazenin yıkanmasından sonra, usulüne uygun olarak hazırlanmış bezlerle sarılıp örtülmesine kefenleme (tekfin) denir. Cenazenin kefenlenmesi, Müslümanların üzerine farz-ı kifayedir. Resul-i Ekrem (s.a.s.), "Sizden birisi (ölen) din kardeşinin cenazesinin teçhiz ve tekfinini üstlendiği zaman bu işi güzelce yapsın" (Müslim, Cenaiz, 49; İbn Mace, Cenaiz, 12) buyurmuştur. Kefenleme erkekler için gömlek, izar ve lifafe olmak üzere üç parça; kadınlar için bunlara ilaveten, başörtüsü ve göğüs örtüsü olmak üzere beş parça bez ile yapılır. Yeterli kefen örtüsü bulunamaması halinde, erkekler için izar ve lifafe olmak üzere iki parça; kadınlar için de bunlarla birlikte başörtüsü olmak üzere üç parça bez ile yetinilir. Bunların da bulunamaması halinde ise vücudun bütününü örtecek bir bez yeterli olur (Müslim, Cenaiz, 44). Bu durumda kadın ve erkeğin kefenlenmesi arasında fark yoktur. Kefenin parçalarından biri olan gömlek, cenazeyi boyundan ayaklara; 'izar' baştan ayaklara, lifâfe ise baştan ayağa kadar örten bez olup kefenin en dış parçasıdır. Bu, ayak ve baş tarafından bağlanması için biraz daha uzundur. Kefenin beyaz renkli pamuk bezinden olması daha faziletlidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), "Ölülerinizi beyaz kefenle kefenleyiniz" (İbn Mace, Cenaiz, 12) buyurmuştur. İslam'a göre, ölü kefenlenmeden üzerindeki elbiseyle gömülemez. Ancak Allah yolunda savaşırken şehid düşen kimse bundan müstesnadır. Hem dünya hem de ahiret bakımından şehid sayılanlar kefenlenmez, namazları kılındıktan sonra kanlı elbiseleriyle defnedilir, zira onların kefenleri, üzerlerindeki elbiseleridir.
◾ Deprem bölgelerinde kefen bulunamadığı takdirde cenazelerin ceset torbasıyla gömülmesi caiz midir?
➡ Cenazenin kefenlenmesi, Müslümanların üzerine farz-ı kifâyedir. Bilindiği gibi kefenleme normal şartlar altında erkekler için üç parça; kadınlar için de beş parça bez ile yapılır. Buna yetecek kefen örtüsü bulunamaması halinde kefenleme, erkekler için iki parça; kadınlar için de üç parça bez ile yapılır. Bunların da bulunamaması halinde vücudun bütününü örtecek bir bez kefen için yeterli olur. (Müslim, Cenâiz, 44). Bu durumda kadın ve erkeğin kefenlenmesi arasında fark yoktur. Bununla birlikte kefen, bez vb. malzemenin bulunamaması veya farklı sebeplerle kullanılamaması durumunda ceset torbasının kefen sayılarak cenazenin defnedilmesi de caizdir.
◾ Cenaze namazının hükmü nedir?
➡ Cenaze namazı, farz-ı kifayedir. Müslümanların ölen din kardeşlerine karşı yerine getirmeleri gereken dini vecibelerin başında cenaze namazının kılınması ve bunun için gerekli hazırlıkların yapılması gelmektedir. Kadın olsun erkek olsun yalnız bir kişinin bu namazı kılmasıyla farz yerine getirilmiş olur. Cenaze namazı, Allah'a sena, Resulullah'a (s.a.s.) salat ve ölü için duadan ibarettir. Tebük seferîne mazeretsiz çıkmayan münafıklarla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: "Onlardan ölen hiçbirinin (cenaze) namazını kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulü'nü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler" (Tevbe, 9/84). Bu ayet, cenaze namazının farz oluşuna işaret etmektedir. Ayrıca Resulullah (s.a.s.), bir Müslümanın ölümü üzerine, "Bir din kardeşiniz vefat etmiştir. Kalkın, onun cenaze namazını kılın" (Müslim, Cenaiz, 66) buyurmuştur.
◾ Cenaze namazı nasıl kılınır?
➡ Cenaze namazı rükû ve secdesi olmayan bir namazdır; rükünleri kıyam ve tekbirlerdir. Cenaze namazında iftitah (başlangıç) tekbiriyle birlikte dört tekbir bulunmaktadır. Selam vermek vaciptir. Sünnetleri ise, Allah'a hamd ve sena etmek, Resulullah'a (s.a.s.) salat ve selam getirmek, hem ölü hem de Müslümanlar için dua etmekten ibarettir. Cenaze namazı kılmak için, cenazeye karşı ve kıbleye yönelik olarak saf bağlanır ve niyet edilir. İmam ve cemaat tekbir alarak ellerini bağlarlar "ve celle senaük" cümlesiyle birlikte "Sübhaneke"yi okurlar. Ardından, eller kaldırılmadan tekbir alınır ve "Salli-Barik" duaları okunur. Tekrar eller kaldırılmaksızın tekbir alınır. Bilenler cenaze duasını (Tirmizi, Cenaiz, 38), bilmeyenler ise dua niyetiyle "Fatiha" suresini veya başka bir duayı okurlar (Tirmizi, Cenaiz, 39). Dördüncü tekbirden sonra sağa ve sola selam verilir. Böylece namaz tamamlanmış olur.
Cenaze namazında taharet, kıbleye yönelmek, setr-i avret (vücudun örtülmesi gereken yerlerini örtmek) ve niyet gibi şartlara riayet edilir. Namazı kılınacak cenazenin Müslüman olması, yıkanıp kefenlenmiş olması, cemaatin önünde olması gerekir. Ayrıca Hanefi ve Malikilere göre bedeninin tamamı veya yarıdan fazlası yahut başı ile birlikte en az yarısı bulunmalıdır. Şafiilere göre ise kişi ölüp de bir tek uzvu bulunsa bile cenaze namazı kılınır. Nitekim ashab, ölen ve sadece eli bulunan bir sahabinin namazını kılmıştır (Şirbini, Muğni'l-muhtac, 1/518). Canlı olarak doğup ölen çocuk yıkanır ve cenaze namazı kılınır (el-Fetava'l-Hindiye, 1/174).