Arama
Dini konularda yol gösterici cevaplar
Müslüman olarak yaşarken bazen bazı konularda içtihada ihtiyaç duyarız. Aklımıza bir soru takılır ve onun cevabını bulmak, hayatımızı onun üzerine şekillendirmek isteriz. Faizle ilgili ya da namaz kılmakla ilgili bir durumda nasıl davranmamız gerektiğini bilemeyiz. Tam bu noktada aklınızdaki düşüncelere cevap olacak soruları sizler için derledik. Bu dosyamızda; faiz yemenin günahı, kaza namazlarında okunacak dualar, zekatla ilgili bilgiler yer alıyor.
Soru: Belimden ameliyat oldum. Üç yıldan beri namaz kılamıyorum. Ne yapmalıyım? Namazı nasıl kılmalıyım?
Dr. Hüseyin Kayapınar: Belinden ameliyat olduğu için rükûya eğilemiyor, secdeye kapanamıyor olabilir. Ancak sandalyeye ya da bir sedire, koltuğa oturabiliyorsa başını hareket ettirerek namaz kılacak. Tabi önce abdest alması gerekir. Normal bir şekilde abdest alabiliyorsa abdest alacak. Abdest alması için başkasının yardımına muhtaçsa ve yardım edecek bir başkası varsa o başkasının yardımıyla abdest alacak. Ama kendisi abdest alamıyor ve başka yardım edecek kimsesi yoksa teyemmüm yapacak. Ardından kıbleye doğru durarak, oturabiliyorsa oturduğu yerden başını rükûda daha az, secdede daha çok hareket ettirerek namazını kılacak. Oturamıyor da uzanıyorsa sırtına bir yastık koyup başını hafifçe kaldırarak aynı şekilde namazını kılacak.
Soru: Dört yıl önce gelinimden borç aldım. Şimdi borcumu geri ödemek istiyorum. Gelinim istemiyor. Bu para benim mi yoksa gelinimin mi? Benimse buna zekât düşer mi?
Dr. Hüseyin Kayapınar: Gelini, "ben sana bağışladım, geri istemiyorum" diyorsa artık bu kişiye aittir. Ama öyle değil de ben bunu senden daha sonra alırım, acelesi yok düşüncesiyle almıyorsa, o zaman gelinine aittir. Bu durumda parayı aldığı zaman zekâtla ilgili yükümlü olan da gelindir. Gelin, ona hibe etmişse ve hibenin üzerinden de sene geçmişse anne bunun zekâtını verir.
Soru: Tasarruf maksadıyla Müslümanların ayaklarını mesh etmesi durumunda abdest olur mu?
Dr. Hüseyin Kayapınar: Dinimiz her şeyin israfına karşı. Su israfıyla ilgili Peygamber Efendimiz (sav), "bir akarsu kenarında bile olsanız suyu israf etmeyin" diyor. Abdestin farzları dört tane ve bunlardan birisi de ayak yıkamak. Ayağı mesh etmek değil, ayağı yıkamak. Dolayısıyla su varken ayak mesh edilmez. Ayağın yıkanması lazım. Su yok ise teyemmüm edersin. Abdest alan bilinçli insanlar zaten suyu israf etmezler. İlla su kullanmamak istiyorlarsa ayaklarına mesh giyebilirler. O zaman ayağını yıkamaz. Yoksa ayağının üzerini eliyle mesh etmekle abdest olmaz.
Soru: Toplu tesbih çekmenin zararı var mıdır?
Dr. Hüseyin Kayapınar: Peygamber Efendimiz (sav), bu tesbihatı yapıyordu ve tavsiye de ediyordu. Ama bir farkla. Peygamber Efendimiz (sav) tek başına yapıyordu, biz cemaatle yapıyoruz. Dolayısıyla bu kötü bir bidat değildir. İnsanlar sonuçta tesbih çekip Allah'ı zikrediyor.
Soru: Mezheplerdeki farklılıklar hakkında nasıl düşünmeliyiz?
Dr. Hüseyin Kayapınar: Peygamber Efendimiz (sav) şöyle der; "içtihat edip de isabet eden iki sevap alır. İçtihat edip de isabet edemeyen bir sevap alır." Âmînin mezhebi yoktur. Âmînin mezhebi, müftünün mezhebidir. Âmî, ilim adamı olmayan sıradan Müslümandır. Müftü ise müçtehit olandır. Biz o müçtehitlerin vaktiyle söyleyip yazdıkları, bize kadar intikal edenlere göre hareket ediyoruz. Yani bizim mezhebimiz, müftünün mezhebi oluyor. Dolayısıyla tereddüt etmesine gerek yoktur.