Esma-i Hüsna'nın kişiliğimiz ve ahlakımız üzerindeki etkisi - Fikriyat özel
Esma-i Hüsna kelime anlamıyla "en güzel isimler" demek... Rabbimizin isimlerinin, insanlar tarafından bilinebilenlerini içerir. Biliyoruz ki Rabbimizin her ismi bize yaşamımızı daha iyi anlamlandırmamız konusunda yardımcı olur. Fakat bunu idrak edebilmemiz için öncelikle Esma-i Hüsna'nın maneviyatını doğru okumamız gereklidir. Biz de bu minvalde Fikriyat ekibi olarak, yazarımız Fatma Bayram hocamızla, "En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana" isimli kitabını ve Rabbimizin güzel isimlerinin kişiliğimiz ve ahlakımız üzerindeki etkisini konuştuk. Keyifli okumalar dileriz.
Giriş Tarihi: 12.10.2021
13:00
Güncelleme Tarihi: 16.05.2024
13:59
"Efendimiz'den (sav) ism-i azam'la ilgili epey bir rivayetler var"
Fatma Bayram: Çünkü canlı bir metin gibi size bakıyor, Kur'an-ı Kerim'in de böyle olduğunu düşünüyorum. Böyle hayal ederim hep Kur'an-ı Kerim'i... Size bakıyor, o anda neye ihtiyacınız varsa, onu karışınıza çıkarıyor. Hatta "hangi ismi okuyalım?" diye çok sorarlar bize. Ben bu gibi şeylere hiç girmem çünkü bunun dini kaynaklarda müdellel bir yeri yok ama tarihi bir tecrübedir. İnsanların bir disipline ihtiyacı vardır. Tevvab ismini çok çekin demektense, her namazdan sonra 100 kere çek veya sabah namazından sonra 100 kere çek denmesini istiyorlar. Bu onları disipline ediyor. Bunda da bir sakınca görmüyorum ama ben kendim bunu diyecek yetkinlikte değilim. Şunu şu kadar çek, hiç kimseye demem, demedim şimdiye kadar.
Fakat siz o ismi, o anda canıgönülden söylediğinizde böyle bir azamiyet barındırıyor içerisinde. Şöyle derim insanlara; daraldınız, bir duaya ihtiyacınız var ve bunun size özel olmasını istiyorsunuz. Aslında çok kuşatıcı dualar var, Rabbenâ âtina duası gibi… Bütün hayatımızı, dünyamızı ve ahiretimizi içine alan bir duadır. Ama bazen daha kişisel daha spesifik bir şey okumak istiyor, durumuna özel kişiler. O zaman diyorum Esma-i Hüsna'yı okuyun şöyle bir baştan sona ve hangisinin size o an için çok lazım olduğunu hissettiyseniz, onu söyleyin. Çünkü o anda o sizin için ism-i azam.
Ben bu yorumu çok seviyorum, azamiyeti bir isimde dondurmuyor. Efendimiz'den (sav) ism-i azam'la ilgili epey bir rivayetler var. Bazı duaları işittiğinde; "bu adam ism-i azam'la dua etti, kabul olacak duası" diyor. Aynen Kadir Gecesi'nin gizlenmiş olması gibi ism-i azam'ın da Esma-i Hüsna içerisinde gizli olduğunu ve bizim onu keşfetmek için her seferinde dikkatle bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki sizin tam bir yakınlıkla, bir geceyi ihya etmeniz o geceyi size Kadir kılabilir, ism-i azam da öyle.
Esma-i Hüsna'nın kişilik ve ahlakımızın oluşmasındaki etkisi
Özge Özkul: Mesela kedi örneği verdiniz, "merhamet etmiş oluyor muyuz" diye… Esma-i Hüsna'nın kişilik ve ahlakımızın oluşmasında da bir etkisi vardır diyebilir miyiz?
Fatma Bayram: Kesinlikle bence inançtan sonra en önemli kısmının bu olduğunu düşünüyorum. Tabi bu teori, İbn Arabi'nin teorisidir. Fakat İslam âlimleri de buna katılırlar, büyük ölçüde.
Şöyle diyor İbn Arabi -haddim değil o alanlara girmek ama bir alıntı yapayım- "Varlık " diyor, "Cenab-ı Hakk'ın ilminde bir taslaklar halindeyken" - a'yan-ı sabite diyelim buna - "kutsal bir taşmayla, isimlerin o taslaklara tecelli etmesiyle zuhura gelmiştir" diyor.
Dolayısıyla sufiler bunu çok güzel işlerler eserlerine. Buna göre her birimiz bir esmanın veya birkaç esmanın yeryüzündeki tezahürüyüz. Buna mâ hulika leh deniyor yani bugünkü psikolojide yaratılış sebebin. İnsan ne için yaratıldı, genel izah var da peki siz ve ben niye yaratıldık?
Kendini gerçekleştirmek için önce o "niçin yaratıldığını" bulman gerekiyor. Sen nasıl bir boşluk dolduruyorsun bu evrende? Nasıl bir işe yarayacaksın? Bunun için kişinin kendisini keşfetmesi gerekiyor.
İşte Esma-i Hüsna - hatta bunu yapan bir arkadaşım var, onun da burada kulaklarını çınlatmış ve uzun ömürler dilemiş olalım - Esma-i Hüsna'yı bir liste şeklinde çıkarıyor ve her bir isim bir insanı tecelli ettiğinde, o insanın ahlakı ne olur?
"Yeryüzüne biz insan olarak geldik insân-ı kâmil olarak gitmemiz gerekiyor"
Fatma Bayram: O zaman Ali Osman Tatlısu'nun kitabından çalışıyoruz bunları, onunla. Birer cümleyle onu da yazıyor. Bende hangileri var. Mesela bazı isimler bazı insanlarda çok bariz bir şekilde öne çıkmıştır. İşte o, o ismin yeryüzündeki tecellisidir. Bazıları çok cömerttir, cömert olmak için hiç zorlanmaz. O kadar ki vermemek için çaba sarf etmesi gerekir, çok vericidir. Kerim isminin veya Vehhab isminin tecellisi onda gerçekleşti. Peki, sırf buradan mı yürüyecek hayatı boyunca?
Kemal nedir? Kemal, diğer bütün isimlerin de bir bütün oluşturacak şekilde sizde tecelli etmesidir. Onun için Esma-i Hüsna'ya böyle bir liste oluşturup baktığımızda bizde kuvvetli olan özellikler hangileri, bunları korumaya çalışmak; zayıf olanları güçlendirmeye çalışmak, hiç olmayanları veya çok eksik olanları diyelim, biraz daha parlatmaya çalışmak…
Bizim için ne oluşuyor bakın böyle yaptığımızda; bir kişilik gelişimi müfredatı oluşmuş oluyor. Bazılarına vermek hiç zor gelmiyor da affetmek çok zor geliyor. Affedici olmadan Gaffâr, Gafûr, Tevvâb, Afüvv kaç tane isim var, affetmeyle ilgili. Affedici olmadan bir kemalden söz edebilir miyiz?
Yeryüzüne insan olarak geldik, insân-ı kâmil olarak gitmemiz gerekiyor ya ona bir kemal eklememiz gerekiyor, o bizim çabamıza kalıyor. İşte o kemal yolculuğunda Esma-i Hüsna bize bir müfredat programı yapıyor.
Esma-i Hüsna'nın tecelli etmesi için nasıl bir yaşam sürmemiz gerekiyor?
Özge Özkul: Esma-i Hüsna'nın tecelli etmesi için bir Müslüman olarak nelere dikkat etmeli, nasıl bir yaşam sürmemiz gerekiyor?
Fatma Bayram: Bir defa kendimizi mükemmel zannetmememiz gerekiyor. Kusurlu ve eksik olduğumuzu bilmek ve eksikleri tamamlamaya çalışmak gerekiyor. Fakat bazen de bunu çok ciddiye alan kardeşlerimiz var. Çok ihlaslı insanlar. Onlara da genele "aman işte eksiklerinizi bilin dikkat edin, kendinizi geliştirmeye çalışın" - ben kendime de söylüyorum bunu - diye böyle vurgularken, o insanlar zaten kendi eksikleri üzerine çok düşünen insanlar. Bu sefer kendilerini iyice suçlamaya başlıyorlar. Onlar da böyle yapmamalı.
Onlar da Allah'ın lütfu, nimeti, Cenab-ı Hakk'ın tecellisi olan güzelliklerini, kendilerinin güzelliklerini fark etmeli… Şöyle diyelim, sınıf geçmeniz için diyelim bir ortalamayı tutturmanız gerekiyor. Matematiğiniz süper ama tarihiniz zayıf. Matematiğin süper olması size bir motivasyon olmalı. Matematiği çok iyi yapıyorsan, biraz daha çalışsan tarihi de yaparsın, demesi gerekiyor insanın. Kendisindeki iyi tarafları bilmek onları korumaya çalışmak, eksiklerinin farkında olmak…
"Eksik olduğunu görebilmek çok büyük bir kemal…"
Fatma Bayram: Mesela ben hep şu örneği veririm. Belki bu kâfi olacaktır.
Allah Teâlâ; Âdem'i yarattığında ve Kur'an-ı Kerim'in hemen en başında, 2 -3 sayfa sonra bu kıssayı anlatıyor. Âdem'i yarattığında biliyorsunuz şeytanla bir mücadele var. Şeytan isyan ediyor Allah Teâlâ'nın emrine yani itaat etmiyor ve lanetleniyor. Âdem de isyan ediyor aslında, o da cennetteki ağaçtan yiyor ama peygamber oluyor. İkisi de birer kere isyan ettiler, biri lanetlendi biri peygamber oldu. Aradaki fark demek ki yaptıkları değil; yaptıklarını nasıl yorumladıkları.
Şeytan kendi hatasını hata olarak görmedi. "Ben haklıyım secde etmemekte, Sen yanlış bir emir verdin" dedi. Bakın bugün insanlar bu yola giriyor. Bu emir yanlış diyor, ben yanlış değilim, eksik değilim diyor. Âdem ise "Yarabbi Sen doğru söyledin, ben yanlış yaptım diyor" ve o, onu kemale götürüyor. Bir defa eksiklerimizi görmek ve samimiyetle orayı tamamlamaya çalışmak, tamamlamaya çalışmadan da önce tövbe etmek, özür dileyebilmek, eksik olduğunu görebilmek çok büyük bir kemal …