Esma-i Hüsna'nın kişiliğimiz ve ahlakımız üzerindeki etkisi - Fikriyat özel
Esma-i Hüsna kelime anlamıyla "en güzel isimler" demek... Rabbimizin isimlerinin, insanlar tarafından bilinebilenlerini içerir. Biliyoruz ki Rabbimizin her ismi bize yaşamımızı daha iyi anlamlandırmamız konusunda yardımcı olur. Fakat bunu idrak edebilmemiz için öncelikle Esma-i Hüsna'nın maneviyatını doğru okumamız gereklidir. Biz de bu minvalde Fikriyat ekibi olarak, yazarımız Fatma Bayram hocamızla, "En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana" isimli kitabını ve Rabbimizin güzel isimlerinin kişiliğimiz ve ahlakımız üzerindeki etkisini konuştuk. Keyifli okumalar dileriz.
Giriş Tarihi: 12.10.2021
13:00
Güncelleme Tarihi: 16.05.2024
13:59
"Bizim gücümüzün dışında, orayı tanımlamak"
Fatma Bayram: Bunu niçin söylüyorum? Ben, bu kadar bilgime rağmen kim cennetlik kim cehennemlik onu dahi bilemem. Bunu bilemeyeceğimi bilmek, benim bütün insanlarla ilişkilerimi nasıl değiştirir, bir düşünün. Ya bildiğimi düşünseydim? Benim ilişkilerim nasıl olurdu, bir düşünün.
Allah diyor ki; "Hayır, orayı sen bilemezsin." Orayı bilemeyeceğimi, O söylerse bilebiliyorum. Dolayısıyla bizim gücümüzün dışında, orayı tanımlamak. Orayla ilgili "dır"la biten cümleler kurmak. O âlemi kuran kaynaktan bilgi gelmeden, sen nasıl bilebilirsin!
Onun için ayet ve hadislerle bize bildirilen bu bilgilerin üzerine kurmamız gerekiyor. Puzzle'ın çerçevesini bunlar çiziyor. Bu puzzle, bir portre mi bir manzara resmi mi nedir? O çerçeveyi işte bu ihbari bilgiler çiziyor. Bu yüzden biz orayla ilgili akli tahminlerde bulunamayız ama aklımız orayı idrak etmek zorundadır. Yapabildiği kadar, kendi gücü nispetinde anlamak zorundadır, anlamlandırmak zorundadır. Onu yapamadığınızda da kuru kuruya inanmış olursunuz. Hayatınızda hiçbir sonucu görünmez.
Özge Özkul: Sınırlarımızı bilmek mecburiyetindeyiz…
Fatma Bayram: Evet, sınırlarımızı bilmek ama o sınırları çok abartıp, yapamayacağımız şeylerin sayısını da çok artırmamak. Çünkü orada bize düşen şeyler de var. Benim her yaptığımın Allah'ın huzurundaki neticesiyle bir bağ kurmam gerekiyor, hayattayken, o işi planlarken.
Esma-i Hüsna'nın birbiriyle ilişkisi var mıdır?
Özge Özkul: Esma-i Hüsna'nın birbiriyle ilişkisi var mıdır? Bir de kitabınızda "Rabbimiz ism-i azamı isimlerinin içinde gizlemiştir" diyorsunuz. İsm-i Azam'dan da bahsedebilir misiniz?
Fatma Bayram: Esma-i Hüsna'nın birbiriyle ilişkisi var ve o ilişkiyi kurmadığımızda da zaten baştan beri anlattığımız o işlevler yerine gelmez. Beklenen sonuç gerçekleşmiş olmaz.
Mesela siz Allah Teâlâ'nın Hâkim isminin – Kur'an'da çok bir arada geçer - Âlim ismiyle ilişki olmadığını düşünebilir misiniz? İlimsiz hikmet olur mu ? İlim sahibi olmayan birinin davranışları, yaratımları hikmetli olabilir mi?
Mesela yine Elmalılı üzerinde çok durur, Rahman ismiyle Kadir ismi arasındaki ilişki… Gücü yetmeyen birinin merhameti, zavallı bir merhamettir.
Cezalandırmaya gücü yeten, kahretmeye perişan etmeye gücü yeten birinin size merhamet göstermesi tam bir merhamettir.
Dolayısıyla bu isimlerin kemali, birbirleriyle olan ilişkisiyle zaten anlaşılabilir.
İslam Ansiklopedisi'nde - ben kitabı yazarken ilk yaptığım şey, o ismi İslam Ansiklopedisi'nden açmak, okumak… Bu vesileyle Bekir Topaloğlu hocamıza da Allah rahmet eylesin. O maddelerin çoğunu o yazmış. Her biri çok güzel birbirinden kıymetli- bu isimler şunlarla da alakalıdır diye mutlaka söylenir.
Farklı seslerden Kur'an-ı Kerim meali dinlemek için tıklayın
"O bağı kendi iç dünyanızda kurmalısınız"
Fatma Bayram: Fakat ben o alakanın sınırlanamayacağı kanaatindeyim. Mesela kimyadaki bir formül gibi değil bu. Her an denkleme yeni bir element girecek olsaydı, biz o denklemleri sabitleyebilir miydik? Sodyumla, klor birleştiğinde şu oluyor diyebilir miydik, diyemezdik. Allah'ın isimleri sonsuzsa o zaman biz de hangisi, hangisiyle alakalı diye son sözü söyleyeceğimiz bir formül üretemeyiz.
Sizde bu isimler tecelli ettiğinde, o bağı kendi iç dünyanızda kurmalısınız. Mesela merhamet … Rahman ve Rahim isimleri üzerinden örnek verelim. Rahman ve Rahim isimleri bir kudret barındırmıyorsa, sadece acımaktan ibaret kalır .
Yolda, bir arabanın çarpıp kenara attığı, ayağı kırılmış bir kedi gördünüz… Zavallı dediniz ama çok aceleniz var, hiç bakamadınız. Çünkü gücünüz yetmiyor vaktinizi o kediye ayırmaya. Bu merhamet, fonksiyonel bir merhamet değil. Âlim ve hakim örneğinde olduğu gibi… İlim sahibi olmadan, nasıl hikmet sahibi olacaksınız? Söyledikleriniz nasıl hikmetli olabilir iliminiz eksik olduğu zaman? Buradan tabi bazılarına çok değinmeler gidiyor ama inşallah üzerlerine alınırlar.
"Her ismin bir azamiyet sınırı vardır"
Özge Özkul: İsm-i Azam'dan da bahsedebilir misiniz?
Fatma Bayram: İsm-i Azam'a gelince o konu tartışmalı bir konu. İslam Ansiklopedisi'nden lütfen izleyiciler baksınlar. İsm-i azam şudur, diyenler var. Büyük çoğunluğun görüşü Lafzatullah'tır , yani Allah ismi ism-i azam'dır. Çünkü ismi cami olan bir tek O'dur.
Allah dediğimizde Rabbimizin özel ismidir, ismi has deniliyor buna. Nasıl ki özel isim, sizin bütün niteliklerinizi içinde barındırıyorsa; Fatma Bayram dediğinizde eş, anne, evlat, kız kardeş, hoca, yazar ne kadar nitelik varsa hepsi bu özel ismin altındaysa, Allah lafzı da bütün hepsini içerir.
Hatta ben Esma-i Hüsna okuyan, dinleyen veya derslere giren insanlara diyorum ki; Allah dediğinizde hepsini demiş oluyorsunuz zaten. Okumanıza o kadar gerek yok diye espri yapıyorum . Çoğunluğun görüşü bu.
Ama benim çok sevdiğim bir görüş var. Ben o kanaatteyim. O görüşü çok beğeniyorum. Benim değil bunların hiçbirisi, kitaplardan okuduklarımız…
*Diyor ki bazı araştırmacılar muhakkikler, her ismin bir azamiyet sınırı vardır. Her ismin bir azami noktası vardır, tecellide. Bu şu demek; siz mesela çok çok sıkıştığınız, darda olduğunuz bir anda, ellerinizi açıp canıgönülden, büyük bir hulusi kalple Ya Vehhab dediniz. O isim, o anda sizin için ism-i azam olur, diyorlar. Ben bu yorumu çok seviyorum.
"Efendimiz'den (sav) ism-i azam'la ilgili epey bir rivayetler var"
Fatma Bayram: Çünkü canlı bir metin gibi size bakıyor, Kur'an-ı Kerim'in de böyle olduğunu düşünüyorum. Böyle hayal ederim hep Kur'an-ı Kerim'i... Size bakıyor, o anda neye ihtiyacınız varsa, onu karışınıza çıkarıyor. Hatta "hangi ismi okuyalım?" diye çok sorarlar bize. Ben bu gibi şeylere hiç girmem çünkü bunun dini kaynaklarda müdellel bir yeri yok ama tarihi bir tecrübedir. İnsanların bir disipline ihtiyacı vardır. Tevvab ismini çok çekin demektense, her namazdan sonra 100 kere çek veya sabah namazından sonra 100 kere çek denmesini istiyorlar. Bu onları disipline ediyor. Bunda da bir sakınca görmüyorum ama ben kendim bunu diyecek yetkinlikte değilim. Şunu şu kadar çek, hiç kimseye demem, demedim şimdiye kadar.
Fakat siz o ismi, o anda canıgönülden söylediğinizde böyle bir azamiyet barındırıyor içerisinde. Şöyle derim insanlara; daraldınız, bir duaya ihtiyacınız var ve bunun size özel olmasını istiyorsunuz. Aslında çok kuşatıcı dualar var, Rabbenâ âtina duası gibi… Bütün hayatımızı, dünyamızı ve ahiretimizi içine alan bir duadır. Ama bazen daha kişisel daha spesifik bir şey okumak istiyor, durumuna özel kişiler. O zaman diyorum Esma-i Hüsna'yı okuyun şöyle bir baştan sona ve hangisinin size o an için çok lazım olduğunu hissettiyseniz, onu söyleyin. Çünkü o anda o sizin için ism-i azam.
Ben bu yorumu çok seviyorum, azamiyeti bir isimde dondurmuyor. Efendimiz'den (sav) ism-i azam'la ilgili epey bir rivayetler var. Bazı duaları işittiğinde; "bu adam ism-i azam'la dua etti, kabul olacak duası" diyor. Aynen Kadir Gecesi'nin gizlenmiş olması gibi ism-i azam'ın da Esma-i Hüsna içerisinde gizli olduğunu ve bizim onu keşfetmek için her seferinde dikkatle bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki sizin tam bir yakınlıkla, bir geceyi ihya etmeniz o geceyi size Kadir kılabilir, ism-i azam da öyle.