Hicret ne demek? Müslümanlar neden Mekke'den Medine'ye hicret etmiştir?
Hicret, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve diğer Müslümanların, baskılardan kurtulmak için 622 yılında Mekke'den Medine'ye göç etmelerine verilen isimdir. Peygamberimiz neden hicret etti? Müslümanlar Mekke'den Medine'ye neden hicret etmiştir? Hz. Muhammed'in Medine'ye hicreti nasıl olmuştur? Hicret kaçış mıdır ya da bir göç müdür? İslam tarihinin en önemli hadiselerinden biri olan Hicret hakkında merak edilenleri derledik.
Giriş Tarihi: 07.11.2019
20:22
Güncelleme Tarihi: 20.08.2020
09:04
MUHARREM AYINDA ORUÇ NASIL TUTULMALI?
Resul-i Ekrem, Muharrem ayını "Allah'ın ayı" olarak nitelendirmiş; Ramazan'dan sonraki en faziletli orucun, bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir.
Allah'ın Resulü, Muharrem'in sadece onunda değil; dokuz ya da on birinci günlerinde de oruç tutulmasını tavsiye etmiştir.
Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde Muharrem'in dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir. Şâfîîler ise, bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmayı müstehap sayar.
Hanefî mezhebine göre, Muharrem'in sadece onuncu günü oruç tutulması, Yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur.
MUHACİR VE ENSAR NE DEMEK, KİMLERE DENİR?
Medîneliler, Mekke'den gelen kardeşlerini kucaklayarak karşılıyor, onlara cân u gönülden yardım ediyorlardı. Bu yüzden Mekkeli Müslümanlara "Muhâcir", Medîneli Müslümanlara ise, yardım edenler mânâsına "Ensâr" denildi.
Allâh Teâlâ buyurur:
"(İslâm dînine girme husûsunda) öne geçen ilk Muhâcirler ve Ensâr ile onlara ihsân ile tâbî olanlar var ya, işte Allâh onlardan râzı olmuştur; onlar da Allâh'tan râzı olmuşlardır. Allâh onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu, büyük kurtuluştur." (et-Tevbe, 100)
HİCRET NİÇİN YAPILMIŞTIR?
Hicret, Hz. Peygamber'in döneminde farz idi. Onun farziyyeti kıyâmet gününe kadar bâkîdir. Mekke'nin fethi ile sona eren hicret ise, sâdece Resûlullâh devrine mahsustur.
Bir Müslümanın ezan, cemaat, oruç, namaz ve diğer İslâmî hükümleri yerine getiremediği bir yerde kalmaya devâm etmesi câiz değildir. Cenâb-ı Hakk'ın şu âyeti bu hususta delildir:
"Melekler, kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, «Ne işte idiniz?» derler. Onlar da: «Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik.» derler. Melekler: «Allâh'ın arzı geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya!» derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir. Ancak gerçekten âciz ve zayıf olan, çâresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar müstesnâ." (Nisâ, 97-98)
PEYGAMBERİMİZİN HİCRET EDERKEN OKUDUĞU AYETLER
Hicret gecesi, Resûlullâh, daha hâne-i saâdetlerinden çıkmadan müşrikler evin etrâfını sarmışlardı. Fakat Allâh'a tevekkül ve teslîmiyeti sonsuz olan Hz. Peygamber'de hiçbir tereddüd, endişe ve telâş emâresi görülmüyordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz, mübârek ellerine bir avuç toprak alarak müşriklerin üzerine serpti ve Yâ-sîn Sûresi'nin şu âyet-i kerîmelerini okuyarak aralarından geçti:
"Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelerine kadar dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar. (Ayrıca) önlerinden ve arkalarından birer set çektik de onları sardık; artık göremezler!"
(Yâsîn, 8-9)
Peygamberlerin hepsinin bir hicreti vardır. Peki, biz Müslümanların hicreti nasıl olur?
Hz. Peygamber Efendimiz buna şöyle cevap buyuruyor. 'Mücahit nefsi ile cihat edendir. Muhacir -hicret- ise günahlardan kaçandır.' (Buhari, İman, 4) Savaş İslam'da geçici bir durum olarak sayılmış, bu durumda da barışa yolu kapatmamayı emretmiş ve savaşın da bir hukukunun olduğunu hatırlatmıştır. Bu yüzden Peygamber efendimiz (s.a.v.); Mücahit; nefsini koruyandır buyurmuş, savaşandır buyurmamıştır.